04 Mart 2008 00:00
Ekranda terör var!
Türkiyede özellikle son iki yılda kamuoyunu televizyona bağımlı hale getiren dizi piyasası, deyim yerindeyse kontrol edilemez noktaya geldi. Her televizyon kanalı günde iki diziye yer verirken, ekrandaki en çok tercih edilen dizilerin önemli bir kısmı, konusunu yok sayılan etnik kimliklerden alıyor
Türkiyede özellikle son iki yılda kamuoyunu televizyona bağımlı hale getiren dizi piyasası, deyim yerindeyse kontrol edilemez noktaya geldi. Her televizyon kanalı günde iki diziye yer verirken, ekrandaki en çok tercih edilen dizilerin önemli bir kısmı, konusunu yok sayılan etnik kimliklerden alıyor. Psikolojik savaş diye tabir edilen olgunun en büyük silahı haline gelen diziler içinde, en çok seyirci toplayan diziler Kürtleri veya Kürtlerin yaşadığı coğrafyayı konu ediyor.
Haftanın 70 saatini dizilere ayıran büyük televizyon kanallarında hâlihazırda 54 dizi yayınlanıyor. Televizyonda bugüne kadar yayınlanan dizilerin neredeyse tümünde, kapıcı, çöpçü, temizlikçi, gündelikçi, hamal, koruma, mafya babası, ağa, kan davası, töre cinayetleri ve hırsızlık gibi ikincil meslekler ve olumsuzlayan rollerle konu edinen Kürt tipi, dizilerde kullanılan kaba davranış özellikleri ve bozuk şive ile de teşhir edildi.
Yoğunlaşan şiddet ortamı ve sınır ötesi operasyonların ardından ise, artık Kürtler daha çok terör örgütleri ve uyuşturucu mafyaları ile dizilerdeki yeni yerini aldı. Uzun süre yasak ve engellemelere tabi tutulan Kürtçe ise ekrandaki terör ve mafya motifli dizilerin resmi dili haline geldi. Pars Narkoterör, Gazi, Tek Türkiye ve Köprü gibi dizilerde sıkça kullanılan Kürtçe, bu dizilerde kötü kullanımdan kurtulamıyor.
JİTEMi kutsayan dizi Pars
İstanbul Narkotik Baş Komiseri Şamil Baturay, katıldığı rutin bir operasyonda, Türkiyede kurulan yeni bir uyuşturucu şebekesine ait delillere rastlar. Narkotikte birlikte çalıştığı nişanlısı Zülüf ile birlikte Vana aile ziyaretine gittiğinde ise, kendisini uyuşturucu baronlarının tam ortasında bulur. Çerkez oğlu Şamil ile Kürt kızı Zülüfün aşkı, Şamilin abisinin uyuşturucuyla ilgili bir operasyonda öldürülmesiyle daha da imkansız bir hâl alır.
Dizide en can alıcı nokta ise Pars denilen oluşumun Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve MİT gibi kurumların bilgisi dahilinde çalışan bir olmuş olması. Devlet içinde devlet fikrinin dizide sıklıkla göze çarptığı dizide, Pars denilen gizli oluşum vatansever ve ülkenin savunması için önemli bir misyonla seyirciye aktarılıyor. Dizide belirgin vurgulamalardan biri de Vanlıların maruz kaldığı ve yer yer aşağılamaya varan diyaloglar. Öyle ki Vandaki sivil toplum kuruluşu ve yurttaşlar geçen aylarda diziyi protesto etti.
Gazi ise, Çukurcada bir sınır karakolunda askerlik yapan Çavuş Fırat Kalenderin terhisine bir hafta kala terhisçiler için yapılan veda gecesine yapılan saldırıda sakat kalan ve ailesinin yanına tekerlekli sandalyede döndükten sonra hainlerin sadece dağlarda olmadığını öğrenmesinden ve bunlarla mücadele etmesini konu alıyor. Dizi, gerek bazı tanıdık isimleri zan altında bırakması ve gerekse yaptığı vatan millet Sakarya propagandasıyla en çok seyirci kitlesi bulunan dizilerden biri.
Dizide duygusal bir anlatım kullanılarak örgüt, devlet ve yargı arasındaki ilişkilere ve örgüt (PKK) mensuplarının İstanbulda lüks yaşamı ve güvenlik güçleri ile ilişkilerine dikkat çekiliyor. Gazi dizisinde teşhir edilen isimlerin başında ise İlnur Çevik geliyor. Çevik, dizide İlker Çelik ismiyle canlandırılıyor.
Başarısızlığa gerekçe üretiyor
Ekranlarda Kürtleri, Kürtçeyi ve örgüt meselelerini işleyen bir başka dizi ise Köprü. Gidemediğin Yer Senin Değildir sloganıyla yayınına devam eden dizide de yine PKK halkı haraca bağlayan ve şehirde yurttaşa kan kusturan örgüt olarak tanıtılıyor. Devletin halkla olan iletişiminde ve hizmet noktasındaki tüm başarısızlıkların nedeni olarak örgütü gösteren dizi yine Kürtçeyi sık kullanmasıyla göze çarpıyor.
Samanyolu Televizyonunda yayınlanan Tek Türkiye isimli dizi ise milliyetçi, ırkçı ve kutuplaştırıcı düzeniyle dikkat çekiyor. İlk bölümünde yokluk ve sefalet içindeki Doğu halkını adeta kurtarmaya kendini adayan kahraman bir doktorun öyküsü anlatıldı. Kürtlerin sosyolojik, ekonomik ve toplumsal geri kalmışlığına da, devlet payı dışında gerekçeler aranıyor.
Dizilerde hırsız, dolandırıcı gibi tiplemelerle konu edilen Romanlar ise dernekleri öncülüğünde bir imza kampanyası başlatarak RTÜKe başvurmuş ve Görgüsüzler dizisinin yayınını engellemişti.
Dizi sektöründeki bu örneklere bakıldığında, iktidar tarafından öteki olarak görülenler, reyting uğuruna diziler için de öteki olmaya devam edecek, üstelik yeni kuşakların beyninde negatif bir şekilde yeniden yapılandırılacak gibi görünüyor. (İstanbul/DİHA)
İsmail Yıldız