4 Mart 2008 06:00

Azimle, sabırla zirveye...


Beşiktaş tam 137 hafta sonra ligin zirvesinde. Siyah-beyazlılar, haftaya lider giren Galatasaray’ı İnönü’de devirince, yaklaşık 4 yıllık liderlik özlemlerine son verdiler.
Beşiktaş adeta, tavşanlarla yarışan bir kaplumbağa gibi yol alıyor. Yarışı kazanacaklarından emin olan tavşanlar, hem hızlı başladılar hem de zaman zaman çok hızlı yol aldılar. Bazı maçlarını rakiplerine gözdağı verecek kadar farklı kazanarak yarışta ne kadar iddialı olduklarını gösterdiler. Ama böyle hızlı yol alışlarını sürekli hale getiremediler. Kendilerini dev aynasında görüp rakiplerini küçümsedikleri anlarda darbe yiyip tökezlediler.
Beşiktaş ise iğneyle kuyu kazar misali ağır ama kendinden emin bir yol izledi. Çoğu rakibi karşısında, sahada bariz üstünlük kuramasa da azmiyle, inadıyla, güveniyle, sabrıyla ve kararlılığıyla sahadan 3 puanla ayrılmayı başardı. 16 galibiyetinin 13’ünün tek farklı olması durumu özetliyor aslında. Performansını çok üst düzeye çıkaramasa da çok aşağılara da düşürmedi. Bu anlamda şampiyonluk yarışını sürdüren takımlar arasında en istikrarlı grafiğe Beşiktaş’ın sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hikayedeki yarışın sonunda gülen kaplumbağa oluyor. Bakalım Beşiktaş da istikrarlı gidişatını bundan sonra da sürdürüp sezon sonunda ipi göğüsleyebilecek mi?
Derbi, Beşiktaş için bu sezon tutunabileceği son daldı. Avrupa macerasının son bulmasının ardından, hafta içinde Türkiye Kupası’na da veda eden siyah-beyazlı ekibin artık kalan tek hedefi, lig şampiyonluğuydu. İşte tam da bu nedenle motivasyon açısından Galatasaray’dan daha iyiydiler. Delgado, Holosko, Nobre gibi hücumcuları belki de bu sezonki en istekli maçlarını oynadılar. Galatasaray, Nobre’yi durduramıyor. Bu, Brezilyalı golcünün, 3’ü Fenerbahçe’de olmak üzere Galatasaray filelerini 6. sarsışıydı.
Sağlam’ın jestleri
Ertuğrul Sağlam da kariyerindeki ilk derbi galibiyetine imza attı. Ama Sağlam’ın gol kaçıran ya da hata yapan futbolcularının ardından yaptığı suçlayıcı jestler hiç hoş değil. Fatih Terim’den görmeye alışık olduğumuz bu tip el-kol hareketlerinin, futbolcuların moralini bozmaktan ve teknik adam-futbolcu iletişiminde onulmaz yaralar açmaktan başka bir işe yaramayacağını, Ertuğrul Sağlam düşünemiyor mu? Bunlar ancak, oyuncularına ve kendisine güvenemeyen, olası bir başarısız sonuç karşısında sorumluluğu oyuncularına yüklemenin altyapısını hazırlayan, kurnaz(!) teknik adamların yapacağı hareketlerdir.
Feldkamp, bu sezonki en kötü oyunlarını oynadıklarını söyledi. Ona göre bunun baş nedeni, çok pas hatası yapmaları ve topu ileriye doğru rastgele şişirerek oynamalarıydı. Peki niye müdahale etmedi o zaman takımına? O da diğer seyirciler gibi maçı izledi sadece. Galatasaray’ın yüksek tempolu presinden de eser yoktu. Zaten sarı-kırmızılı takım, karşısında fizik gücü yüksek takım bulduğu zaman bocalamaya başlıyor. Alman teknik adamın artık bunu anlaması ve futbolcularına yeri geldiğinde daha kontrollü oynamaları gerektiğini öğretmesi lazım.
‘Ölüm’ tribünlerdeydi
Seyircilere değinmek de şart. “Şehitlere” saygı duruşundan önce birbirlerine her türlü küfrü ediyorlar, saygı duruşu sırasında ise birden vatanı ne kadar çok sevdikleri(!) akıllarına geliyor ve “düşmana” karşı ortak tezahürat yapıyorlar. Saygı duruşundan sonra ise yine en pis küfürlerle birbirlerine sataşmayı sürdürüyorlar. Tam da vatanını seven, daha doğrusu sevdiğini zanneden ama insanı sevmeyen, takımını desteklerken bile “ölümlü” tezahüratları dilinden düşürmeyen, güruhlaşma eğilimi son derece yüksek ortalama futbol seyircisine yakışan bir davranış biçimi. Oysa insanı sevmeden vatanı sevmek mümkün olabilir mi? Vatan, millet, bayrak, şehit kavramları üzerinden ölümün kutsandığı, ölme ve öldürme kültürünün sorgulanmaksızın özümsendiği bir toplumsal atmosferde, kana, ölüme hevesli yığınların doldurduğu stadyumların, bu geri kültürün yeniden üretildiği mekanlar haline gelmesi hiç şaşırtıcı değil.
Yarış kızıştı
Sadece 9 golün atıldığı 24. haftada, Beşiktaş’ın galibiyeti ve 52 puanla liderlik koltuğunu devralmasıyla zirve yarışındaki heyecan da arttı. Siyah-beyazlıları takip eden Galatasaray, Fenerbahçe ve Sivasspor’un puanları 51. Fenerbahçe, geçen haftaki Bursa yenilgisinin ardından başkentte A.Gücü karşısında da 2 puan bıraktı. Alex’in performansının düşük olup da Fenerbahçe’nin iyi oynadığı bir maçı hatırlayan var mı? Bu maç da onlardan biriydi. Bir takımın kaderinin bir oyuncuya bu kadar bağlı olması, aslında endişe vermesi gereken bir durum. Zico ise durumun farkındaymış ve çözüm ararmış gibi görünmüyor hiç. Bursa deplasmanından galibiyetle dönen Sivas da ortaya çıkan bu son tablo karşısında yeniden umutlandı.
Mehmet Özyazanlar

Evrensel'i Takip Et