30 Ocak 2008 00:00
Umutların birleştiği albüm Strana Hevî
Uzun yıllar amatör olarak müzik çalışmalarını yürüten Fırat Güneşin ilk albümü Sitrana Hevî (Umudun Şarkısı) çıktı.
Uzun yıllar amatör olarak müzik çalışmalarını yürüten Fırat Güneşin ilk albümü Sitrana Hevî (Umudun Şarkısı) çıktı. DMSden çıkan albüm 11 eserden oluşuyor. 11 eserin biri dışında hepsinin müziği ve bestesi Fırat Güneşe ait. Metal işçisi olan Güneş, Hak-İşe bağlı Öz Çelik- İş Gebze Şubesinin sekreterliğini de yapıyor. Güneşin Mezopotamya Kültür Merkezi bünyesinde çalışmalarını sürdüren Rojda ile birlikte bestelediği eserleri seslendirmesi ise albüme ayrı bir güzellik katmış. Güneş yaptığı müzik çalışmasında, kendi yöresinde konuşulan Kürtçenin Kurmanci ve Zazaca lehçelerini kullanmış. Muş Varto doğumlu Güneş, besteleri ile kendi coğrafyasının gerçekliğini yansıtmaya çalışmış. Göç, özlem, isyan ve coğrafyanın içinde barındırdığı güzellikler... Çalıştığı fabrikadaki arkadaşlarının çoğu Türk olmalarına rağmen Güneşin albümünü almışlar. Ve ilgiyle karşılamışlar. Albüme gösterilen bu olumlu tepki ile verilen mesaj, emekçiler arasında süren kardeşliğin güzel bir örneği...
Halkın içinde olmak avantaj
1985ten beri müziğin içinde olduğunu anlatan Fırat Güneş, son olarak Roj TVde birkaç kez programa katılması ve Almanyada Vartoluların yaptığı gecelerde sahneye çıkması ile birlikte albüm yapma fikrinin ortaya çıktığını söylüyor. İşçiliğin yanında 14 yıla yakın bir süredir aktif sendikacılık yaptığını hatırlatan Güneş, piyasada olan müzik anlayışına karşı halkın gerçekliğini anlatan bir müzik yapma isteğinin kendisini albüme yönlendirdiğini kaydediyor.
İşçilik ve sendikacılık yapmasının müzikle uğraşmasının önünde engel olmadığına vurgu yapan Güneş, bunun kendisi için avantaj olduğunu şöyle açıklıyor: Halkın içindeyiz. İşçinin içindeyiz...Yani yaşamın içindeyiz. Onun için en kolay şekilde sanatı da biz yaparız diye düşünüyorum. Malzeme açısından bu böyledir.
Kürtçenin Kurmanci ve Zazaca lehçelerini kullanan Güneş, Varto coğrafyasında Zazaca ve Kurmanci konuşuluyor. Her iki dili de iyi kullandığımı düşünüyorum. Müziği yaparken Zazacayı ve Kurmanciyi eşit kullanmaya çalıştım. Beşi Kurmanci altısı da Zazaca. Vartoda yaşanan kardeşliği işlemeye çalıştım diyor.
Günümüze kadar yasaklanan Kürt dilinin bugünlere geldiğine ve yasağın tam anlamıyla kalmadığına dikkat çeken Güneş şöyle konuşuyor: Albüm çalışmasını yaptığım firma, eskiden çift vardiya çalıştıklarını, günde 10 bin albüm yaparken şimdi ayda 10 bin albüm yapabildiklerini söylüyor. Müzik açısından bir ümit var mı yok mu ona bakmak lazım. Ondan sonra da öznele, Kürt müziğine dönmek lazım. Aslında yasalarımızda birçok konuda olduğu gibi ülkemizde yapılan sanat konusunda da her şey yüze göze bulaştırılıyor. Aynı şey bu konuda da yaşanıyor. Bir arkadaşımdan biliyorum. Albümü çıkarıyor. Konser için Bingöle gidiyor. Konsere gitmeden korsan albümü oraya gidiyor. Korsanı elden ele dolaşıyor. Güneş, Kürt müziği için gerekli altyapı çalışmaları başta olmak üzere halkın taleplerini dile getirenlere halkın sahip çıkması gerektiğini belirterek, ülke coğrafyasının sahip olduğu zenginliklerden bahsediyor. Yaşanan Kürt sorunu karşısında emekçilerin taraf olması gerektiğini söyleyen Güneş, Evet bölgede bir sorun var. Bu sorun gün geçtikçe derinleşiyor. Bu sorunun böyle devam etmesini isteyenler var. Bu kanın durmasını istemiyorlar. Çünkü Ortadoğu coğrafyasında silah ticaretinden geçinenler var. Dolayısıyla kirli savaşın bitmesini istemiyor. Esas olarak biz emekçilerin bu noktada söz söylemesi gerekiyor. Bu halkın kardeşliği, beraberliği için ortak dili yakalamaya çalışmak gerekir. 68 kuşağı şunu söylüyordu: Bunlar içimize yerleştiğinde bu halka kaybettirecek. Bu halkın kültürünü yok edecek. Kardeşliğini ve her şeyi. Tabii onların amacı o. Dolayısıyla bence Kürt müziğinin de Türk müziğinin de durumu zorda. Emperyalist bir kuşatma altında kültür diyor.
Albümdeki bir parçanın beste ve müziğinin dedesine ait olduğunu ifade eden Güneş, geriye kalan eserlerin kendisine ait olduğunu hatırlatıyor. Yaptığı bestelerde içinde yaşadığı coğrafyanın gerçekliklerinin olduğunu belirten Güneş, Rojda ile birlikte eserlerini seslendirmenin olumlu tepkilerle karşılaştığını ifade ediyor. Güneş, albüm çalışmasında Rojdanın emeğini esirgemediğini ve eşinin de aranjörlüğünü yaptığını söylüyor.
İşçi arkadaşlardan da olumlu tepki
Çalıştığı fabrikada çalışan işçilerin çoğunluğunun Türk olduğunu belirten Fırat Güneş, onlardan da olumlu tepkiler geldiğini söyleyerek konuşmasını şöyle bitirdi: Keşke bir iki parça da Türkçe olsaydı diyenler oldu. Onun dışında olumlu tepki aldım. Arkadaşlarımdan önemli bir kısmı albümü aldı. Dilinden anlamasak da müziğinden anlıyoruz diyorlar. Burada da görüldü ki halkın arasında bir sorun yok. Sorun egemenlerin kafasında, onların anlayışında. Yıllardan beri Kürtçe parçalar söylediğimi biliyor arkadaşlar. Belki genel merkez düzeyinde de biliniyor. Ama şimdiye kadar olumsuz herhangi bir tepki ile karşılaşmadım. (İstanbul/EVRENSEL)
Şerif Karataş