05 Temmuz 2007 00:00
Bir yıldız kaydı!
Bu başlık, seni anlatmaya yetecek mi bilemem. Hayatımda sevdiğim, saydığım, saygı duyduğum bir insanın fiziki olarak aramızdan ayrılışını, demir perdeler arkasında eli kolu bağlı bir insanın duyguları ne ise ben de o duygularla sana yazıyorum.
Bu başlık, seni anlatmaya yetecek mi bilemem. Hayatımda sevdiğim, saydığım, saygı duyduğum bir insanın fiziki olarak aramızdan ayrılışını, demir perdeler arkasında eli kolu bağlı bir insanın duyguları ne ise ben de o duygularla sana yazıyorum. O nedenle belki başlık, duygularımı tam olarak ifade etmeyebilir. Ama bana göre bir yıldız kaydı gökyüzünde. O yıldız ki kayarken yeri boş olacak bir yıldızdır.
Herkesin ölüm korkusuyla zorunlu olmadıkça sokağa çıkmadığı, on dakika sonra ne olacağının belli olmadığı bir süreçte ve bölgede Cizira Botan milletvekili adayı olduğun seçimlerde senin büronda tanışmıştık. Orada kaldığımız kısa süre içinde gittiğimiz her yerde, köylülere karşı bir köylü kadar yakın ve alçakgönüllü duruşun, onlarla olan ilişkilerin, yaşlılarla konuşurken Ha Maha ha daye deyişin, hele hele bir seçim konvoyunda bizim meşhur Cudi Mahallesinden geçerken ağzında tek dişi olmayan, saçları bizim Süphan karı gibi beyaz bir ananın bizi görünce Size kurban olayım deyişi ve senin ona Biz size kurban olalım. Çünkü siz anasınız, bizi doğuran sizsiniz, bizi dertten, kederden koruyan sizsiniz deyişin... Geçerken elinde bizi uğurlamak için sallayacak bir flama, bir afiş olmadığından belki o güne kadar eşinin ve çocuklarının yanında bile başından çıkarmadığı beyaz tülbendini çıkarıp o beyaz saçlarını kendinden geçmişçesine rüzgarda havalandırarak tülbendiyle halay çekince dolan gözlerin, hâlâ gözlerimin önündedir. Ona ilişkin söylediğin Biz bu halka layık olabilecek miyiz? Bu anaların hakkını verebilecek miyiz sözlerin hâlâ kulaklarımdadır.
Evet, fiziki olarak aramızdan ayrılışını haber aldığımda, ilk aklıma gelen oydu. Onun üzerine daldım, 1991-2007 arası bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Hani hep karşılaşırken ya da telefonlaşırken hayatım derdin ya. Bir anda ben de sana sordum; Canım niye bizi bırakıp gidiyorsun diyordum ki Mehmet Sincar arkadaşın aramızdan ayrılış gününü hatırladım. Arkadaşlarla beraber Ankaradan gelirken, sizi karşılarken yine gözlerim yaşarmıştı. Beni kucaklarken kulağıma Hayatım gözyaşlarımızı içimize akıtacağız, onları kalbimizde saklayacağız, kimse gözümüzü yaşlı görmesin demiştin. Sanki kulağımda imiş gibi HEPin, DEPin kuruluşunu, bir bütün olarak 1990-1995 konsepti sürecindeki asil duruşunu, hele hele ülkemizin tarihinde görülmemiş bir şekilde dokunulmazlıklarınızın kalkmasıyla senin iki katın olan bir sivil görevlinin, seni Meclisin bahçesinden alışını, ardından gerek aynalı sorgu odalarında gerek mahkemelerde hiç hak etmediğin halde karşılaştığın şeylere rağmen yaptığın savunmalarla, halklarımız arasında kendini köprü yaparak Bu ülke hepimizindir haykırışını, on yılı aşkın süre kaldığın cezaevinde gösterdiğin Eyyubice sabrını ve dışarı çıktıktan sonra çok daha olgun, daha dahiyane ülkemizde kardeşleşmenin, barışın, refahın, huzurun sağlanması için kalbinin teklemesine rağmen çalışmalara dört elle sarılışını, kitlelerle olan ilişkilerindeki güleryüzlülüğünü, yol göstericiliğini, o kocaman yüreğini herkese açmanı; hepsini ama hepsini tek tek hatırladım. Derken bana en son telefon açtığında kalp teklemesiyle ilgili Bak hayatım, teklemeleri erteleyelim ya da def edelim. Çünkü bu halkın, bu toplumun bize ihtiyacı vardır demiştin. Yine sana sordum; Canım benim, sen de def eder miydin? Çünkü bizim sana ihtiyacımız vardır diyordum, baktım ağzımda tuzlu bir tat. Evet, farkında olmadan gözyaşlarım ağzıma kadar girmiş ve tuzlu tat gözyaşlarımın... Aynen şu anda aktıkları gibi... Beni bağışla. Birçok defa bir çok sevdiğim için gözyaşlarımı içime akıttım. Ama bazen öyle oluyor ki zoraki olarak dışarı taşıyor. Ama ister içimize akıtalım ister dışarı taşsın, birbirimize karşı beslediğimiz sevgi çiçeklerinin hayat suyu olacaktır göz yaşlarımız.
Mehmet Mehdi Aslan İzmir 2. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı
Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi (İZMİR)