23 Haziran 2007 00:00

Demokrasiye sıfır tolerans


Son icraatı; polislere, herkesin parmak izini toplamaktan ihtarsız silah kullanmaya kadar birçok yetki veren tasarıyı yasalaştıran AKP iktidarı, 2002 Kasım’dan bu yana imza attığı onlarca antidemokratik uygulama ve olay ile tepki topladı.
Türk Ceza Kanunu (TCK), değiştirilerek basına hapis cezası getirildi. Terörle Mücadele Kanunu ile birçok özgürlükler kısıtlandı. TCK 301. madde ile Gazeteci Hrant Dink’in ölümüne kadar varan ve hâlâ onlarca gazeteci, yazar, kitle örgütü ve siyasi parti temsilcisinin yargılandığı sürecin önünü açtı. İnsan hakları örgütlerinin raporlarına göre ise son 5 yıllık AKP Hükümeti döneminde, işkenceden gözaltında kayıplara, yargısız infazlardan linç girişimlerine kadar meydana gelen yüzlerce hak ihlali gerçekleşti. Tüm bu veriler, AKP iktidarının demokrasiye “sıfır tolerans” tanıdığının ifadesi oldu.
Basın Kanunu
AKP’nin özellikle halkın haber alma özgürlüğü önüne diktiği engellerin ilki, Nisan 2004’te kabul edilen Basın Kanunu oldu. Para cezaları 150 milyara kadar çıkartılırken, yargı süreçleriyle ilgili hazırlık soruşturmaları ve davalar hakkında haber yapılması neredeyse imkansız hale getirildi. Cumhuriyet başsavcılıkları, her türlü süreli ve süresiz yayın ve gazetelere el konulabilmesi yetkisine de yeniden kavuştu.
TCK değişti, basına hapis geldi
AKP’nin en önemli icraatlarından biri de Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) değiştirilmesi oldu. Yeni TCK, 1 Haziran 2005’te yürürlüğü girdi. Gazetecilere hapis cezası yeniden getirildi; adliyede fotoğraf çekmek, kayıt almak yasaklandı. Çeteye ‘çete’, hortumcuya ‘hortumcu’ demeye hapis cezası getirildi ve mahkeme süreci hakkında yapılan her haberin ‘yargıya müdahale” kapsamında cezalandırabilecek, yoruma açık hükümler getirildi. ‘Suçu ve suçluyu övme’ hükmüyle “Deniz Gezmiş ve arkadaşları hakkında olumlu sözler söyleme”yi bile suç sayacak hükümler getirildi. Hatta 1977’de jandarma kurşunu ile öldürülen Ertuğrul Karakaya’nın annesine, oğlunun mezarındaki anma törenine katılıp konuştuğu için bu hükümle dava açılabildi. Karakaya, herhangi bir suçtan hüküm giymemiş olduğu halde...
TMY: Herkes terörist, her eylem terör
Haziran 2006’da ise Terörle Mücadele Yasası (TMY) yürürlüğe sokuldu. “Göçmen kaçakçılığından nitelikli hırsızlığa, mühürde sahteciliğe” kadar 55 suç tanımı bu yasa kapsamına alınarak “terör” suçu sayıldı. Bu yasayla getirilen “halkı askerlikten soğutma” şeklindeki suç tanımı ile de orduya yapılacak tüm eleştirilerin terör suçu sayılmasının önü açıldı. Ayrıca “terör örgütü propagandası” da genişletildi. Avukat-müvekkil ilişkisinin mahremiyeti ortadan kaldırıldı. TMY ile “temel kanun” olan TCK bile egale edilmiş oldu.
Bu yasalarla DTP Başkanı Ahmet Türk ve 56 belediye başkanının da aralarında olduğu yüzlerce siyasi parti temsilcisi, kitle örgütü yöneticisi, gazeteci, aydın ve vatandaş, Newroz’dan 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü etkinliklerine ve 1 Mayıs’a kadar birçok eylemde gözaltına alınarak tutuklandılar ya da yargılanıyorlar.
301 de AKP marifeti
TCK 301. madde ile “Türklüğü aşağılamak” gibi bir ‘suç’u hayatımıza kazandıran AKP, bu marifetiyle yazarlardan gazetecilere, çeşitli konularda demokratik hakkını kullanıp basın açıklamaları yapan onlarca kişiye dava açıldı. 301. madde Elif Şafak, Orhan Pamuk ve Gazeteci Hrant Dink’in yargılanmalarıyla gündeme geldi. 301 duruşmaları nedeniyle hedef haline getirilen Hrant Dink’in, suikasta kurban gitmesi bile bu maddenin kaldırılmasına yetmedi. Gazetemiz de dahil olmak üzere hâlâ onlarca kişi 301. maddeden yargılanıyor.
Hrant Dink korunmadı
Ermeni soykırımı ile ilgili yazılar yazdığı için 301. maddeden hakkında birkaç dava açılarak sürekli hedef gösterilen Hrant Dink’in öldürülmesi, AKP Hükümeti’nin bir başka yüzünü daha ortaya çıkardı. Cinayet sanıklarının ve azmettiricilerinin emniyetten jandarmaya birçok bağlantıları olduğu; cinayet girişimi olacağı konusunda Trabzon ve İstanbul Emniyeti ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bir değil onlarca defa uyarıldığı, ancak hiçbir önlem alınmadığı öğrenildi. Cinayetin azmettiricisi olan zanlının devlete çalıştığı ortaya çıktı. Hiçbir şeyden sorumlu değilmiş gibi davranan AKP, İstanbul emniyet müdürünü ve valisini bile görevden almadı.
Gazete ve radyolar susturuldu
AKP’nin çıkarttığı yasalarla birçok gazete, radyo kapatıldı; kitaplar ve yazarları yargılandı, televizyonlar karartıldı. Gündem, Yaşamda Gündem, Güncel ve Azadiya Welat gazeteleri iki aya varan kapatma cezaları aldı. Türkiye Yayıncılar Birliği 2006-2007 verilerine göre sadece 2006 yılında 293 yazar, yayıncı, gazeteci, aydın, çevirmen ve insan hakları savunucusu ile 44 kitap, düşüncelerini ifade ettikleri ya da bunları yayınladıkları, tercüme ettikleri için hakim önüne çıktılar. Yine görülmemiş şekilde karikatürlere savaş ilan eden Başbakan Erdoğan, gazetemize, Cumhuriyet gazetesine ve Penguen dergisine açtığı tazminat davalarını da kaybetti.
İşkence hız kesmedi
Kendi dönemlerinde “işkenceye sıfır tolerans” tanıdıklarını ve işkence yaşanmadığını ileri süren AKP’yi raporlar yalanladı. Sadece THİV’e 2004 yılında 692, 2005 yılında 193, 2006 yılında ise 337 kişi gözaltına işkence gerekçesiyle başvurdu. Yine THİV verilerine göre sadece 2005’te, gözaltında 5 kişi öldü. Polisler, askerler, korucular ve özel güvenlik görevlileri tarafından en az 52 kişi öldürüldü.
Linç övüldü, linççiler serbest
AKP döneminde yükselen “değer”lerden biri de “linç kültürü” oldu. Trabzon’da TAYAD’lıların ardından birçok yerde Kürtler linç edilmeye çalışıldı. Övgüler yağdırılan linç girişimde bulunanlara polis hiç dokunmazken, hiç biri yargılanmadı. (İstanbul/EVRENSEL)

Neler oldu neler!
  • Kasım 2003’te Şişli ve Taksim’de iki sinagog ve HSBC birkaç gün arayla bombalandı. 30’dan fazla insan öldü. Zanlıların yakalanmış olmasına rağmen aynı yöntemle patlatılan ikinci bombanın önlenmemesi, istihbarat skandalı olarak değerlendirildi.
  • Kasım 2004’te Mardin Kızıltepe’de 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babası kamyon şoförü Ahmet Kaymaz, Özel Tim tarafından öldürüldü. Uğur’un bedeninden 13 kurşun çıkartıldı. Polisler beraat etti. Uğur’un amcası ise “Ağabeyim ve Uğur terörist değildi. Onları öldürenler terörist”dediği için TCK 301’den ceza aldı.
  • Kasım 2005’te Şemdinli’de Umut Kitabevi’nde patlayan bomba sonrası halkın suçüstü yakaladığı astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş’in yargılanması hukuk skandalına dönüştü. Astsubaylara “İyi çocuklardır” dendi. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın soruşturulmasını isteyen savcı meslekten ihraç edildi. Yargıtay, 39 yıllık cezayı sanıkların lehine bozdu.
  • 6 Mart 2005’te, Beyazıt’ta Dünya Emekçi Kadınlar Günü için basın açıklaması yapan çoğu kadın yüzlerce kişiye saldıran polis, kadınları ölesiye dövdü.
  • 28 Mart-4 Nisan 2006 arasında Diyarbakır’de gerilla cenazeleri sırasında çıkan olaylarda 5’i çocuk 10 sivil, güvenlik güçlerinin kurşunlarıyla öldürüldü. Kimse soruşturulmadı.
  • 12 Eylül 2006’da, yine Diyarbakır Koşuyolu’nda patlatılan bomba nedeniyle 7’si çocuk 11 kişi yaşamını yitirdi. Derin izler taşıyan olay hâlâ aydınlatılmadı.
  • Şubat 2006’da Trabzon’da Rahip Anderas Santoro, 16 yaşındaki O.A. tarafından öldürüldü. Olayın arkasındaki bağlantılar hâlâ açığa çıkartılmadı.
  • 8 Mart 2007’de “Nokta” dergisi, Genelkurmay’ın andıçını ortaya çıkarttı. Hukuk dışı bir şekilde basılarak malzemelerine el koyulan dergi, baskılar nedeniyle sahibi tarafından kapatıldı.
  • Nisan 2007’de Malatya’da Hıristiyanlık ile ilgili kitaplar yayınlayan Zirve Kitabevi çalışanı üç kişi, boğazları kesilerek vahşice öldürüldü.
  • 1 Mayıs 2007’de işçilerden başka herkesin eylem yaptığı Taksim Meydanı’nda İşçi Bayramı mitingine izin verilmedi. Eylem yapan göstericilere onlarca biber ve gaz bombası atıldı.
    Yaka paça dövülerek gözaltına alınanların yanında tüm yollar kapatılarak İstanbul’da hayat felç edildi.
    Elif Görgü
  • Evrensel'i Takip Et