24 Mayıs 2007 00:00
EMEK GÜNLÜĞÜ
Son iki aylık süreç, Türkiyede sermayenin ve egemen güçlerin, mevcut sistemin devam etmesi için neler yaptıklarının ve gelecekte neler yapabileceklerinin aynası oldu. İki aylık sürece siyasal gelişmeler açısından çok şey sığdı.
Son iki aylık süreç, Türkiyede sermayenin ve egemen güçlerin, mevcut sistemin devam etmesi için neler yaptıklarının ve gelecekte neler yapabileceklerinin aynası oldu. İki aylık sürece siyasal gelişmeler açısından çok şey sığdı. Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları, Anayasa Mahkemesinin verdiği karar, cumhuriyet mitingleri ve mitingler devam ederken elektronik olarak verilen muhtıra... Arkasından alınan seçim kararı...
.Baskın seçim veya hızlandırılmış seçim denebilir. Sağda ve solda, işçi ve emekçileri aldatmak üzere birleşen burjuva partileri... Ve iki gün önce Ankaranın göbeğinde patlayan bomba; yaşamlarını yitiren insanlar, çok sayıda yaralı... Patlayan bomba üzerinden yapılan açıklamalar, görüşler ve adres göstermeler... Bütün bunların bir anlamı olmalı. Mitingleri perdenin arkasından örgütleyenler; yüzbinlerin duygularını suiistimal ederek yeniden sisteme bağlamaya çalışanlar, Anayasa Mahkemesi kararında etkili olanlar, muhtıralar etkisiyle ülke siyasetine yön vermek isteyenler, iktidarı ve muhalefeti ile tüm burjuva partiler, Türk ve Kürt halkını kandırmak üzere bir kez daha tarih sahnesinde ortaya çıkıyorlar. Seçim süreci işliyor. Daha önce bir araya gelmeyen, yasa ve Anayasada değişiklik yapmayan partiler, bir anda bağımsız adayların birleşik oy pusulasına yazılması için tam kadro Mecliste hazır bulunup oy kullanıyorlar. Amaç, hak ve özgürlük isteyen, kardeşlik isteyen Kürt, Türk işçi ve emekçilerin temsilcilerinin Meclise girmesini önlemek olunca, şartsız bir araya geliyorlar. Bu da olmadı, milletvekili adaylarının bertaraf edilmesi için alınan karalar açıklıyorlar. Yetmedi, yeni oyunlar tezgahlayarak senaryoyu işlemeye devam ediyorlar. Amaç belli; halkın kafasından barış, demokrasi, hak ve özgürlük, halkların kardeşliği gibi düşünceleri silmek. İşçilerin ve halkların temsilcilerinin seçime girmelerinin ve seçimde çalışma yürütmelerinin önüne geçmek.
.İşçilerin ve emekçilerin sesini keserek Aman şeriat geliyor, aman bölücüler geliyor propagandası ile ülkeyi yeniden biçimlendirmek... Egemenler ve sermaye açısından yazılan senaryo devam ediyor, tezgah işliyor. Bizlerin görevi senaryoyu bozmak, tezgahı açığa çıkarmak, perdenin arkasındakilerin yüzünü kitlelere anlatmak ve emekçilerin seçeneğini ortaya çıkarmak.
Seçim tarihi işlemeye başladığından bugüne, diğerlerinin hepsi aynı olduğundan, ikinci bir seçenek yaratmak için iyi bir sınav verilemedi. Kimi siyasal anlayışlar, Türk ve Kürt halkının, işçi ve emekçilerin çıkarlarını gözeten bir tutum almadılar ve böylesi durumlar halen devam ediyor. İşçi sendikaları konfederasyonları, kamu emekçileri sendikaları konfederasyonlarının sessizliği devam ediyor. Kimi sendikacılar, IMF ve DB programına sadık kalacak partileri işaret ediyorlar. ABDnin GOP projesinin uygulanması için çaba içinde olan partide, politikaya atılmaya hazırlanan sendikacılar var. Evet Türkiye işçi ve emekçileri, Kürtler zorlu bir süreçten geçiyor. Türkiye aydınları, ilerici sendikacılar, emekten yana partiler, kitle örgütleri bir sınavdan geçiyor. Bu sınav, iki halkı eşit koşullarda bir arada yaşama ve kardeşleştirme sınavı. Bu sınav, işçi ve emekçilerin açlıktan, yoksulluktan, ağır çalışma koşullarından kurtulmanın yollarını araması sınavıdır. Bu sınav, gerçek laiklik ve demokrasi özlemlerini gerçekleştirme sınavıdır. Gün, bunun yanında yer alma ve almama günüdür.
Dün EMEP, DTP, ÖDP ve SDP genel başkanlarının Ankaradaki olay karşısında aldığı tutum ve birlik, seçim sürecine taşınabilir. O kara perdenin arkasındaki güçler, daha kolay açığa çıkarılabilir.
Seyit Aslan