14 Nisan 2007 00:00
Benim hâlâ umudum var
Benim Hâlâ Umudum Var İnisiyatifi, Hrant Dink cinayetinin gerçek azmettiricileri yakalansın talebiyle yarın saat 13.00te Agos gazetesi önünde buluşacak. İlk eylemlerini 10 Martta yapan gruptan Alber Nahum, Seçil Doğuç, Senem Örnek ve Cem Özatalayla İnisiyatifin oluşma nedenlerini konuştuk. Galatasaray Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesinde araştırma görevlisi olan Alber Nahum, Seçil Doğuç ve Cem Özatalay ile iletişimci Senem Örnek amaçlarının Dink cinayetinin gerçek azmettiricilerinin ortaya çıkarılmasını sağlamak olduğunu söylediler.
Cem Özatalay, Hrant Dinkin cenazesinde bir araya gelen ve tek yürek halinde tutum geliştiren yüzbinlerin militarizmin ve ırkçılığın gelişiminin önüne set çekilebileceğini gösterdiğini belirtti. Bunu bir umut olarak değerlendirdiklerini söyleyen Özatalay, Bu umudu paylaşarak büyütmek gerektiğini düşündük. Amacımız, yürüteceğimiz kampanyanın yaratacağı basınçla, bugüne kadar çeşitli gerekçelerle ayrı duran siyasi parti, sendika ve demokratik kitle örgütlerine, ırkçılığa ve militarizme karşı demokrasi mücadelesi vermek üzere bir araya gelmelerini sağlamak şeklinde konuştu.
Alber Nahum ise Hrant Dinkin hiçbir zaman umudunu yitirmeyen biri olduğunu kaydederek şunları söyledi. Biz onun umudunun taşıyıcısı olmayı çok önemsiyoruz. Hrant Dinkin öldürülmesinin bir tür milat olacağına, demokrasi güçlerinin bu gidişata set çekeceğine inanmak istiyoruz. Hrant Dink cinayetinin gerçek azmettiricileri yakalanamazsa, Şemdinlide olduğu gibi, Susurlukta olduğu gibi üzeri örtülürse, Hrant Dinkin katilini yaratan karanlık daha da büyüyecektir. Hrant Dink cinayetinin gerçek azmettiricileri yakalanabilir ve onları yakalatacak güçler de Türkiyenin demokrat, vicdan sahibi insanlarıdır, demokrasi güçleridir dedi.
Tüm kesimler bir araya gelmeli
İletişimci Senem Örnek ise, Hrant Dinkin cenazesinde derdini, düşüncesini söylemelerinden ve bu uğurda mücadele vermelerinden ötürü öldürülmüş dostları için de yürüdüklerini belirterek, Kemal Türkler, Musa Anter, Metin Göktepe, Sivasta kaybettiğimiz aydınlar için de yürüdük. Türkiyede toplumsal alanın temel karakteri olan antidemokratik ortamın aramızdan aldığı aydınların çeşitliliği; etnik, mezhepsel, siyasal farklılıklara tahammülsüzlüğün bir göstergesi. Bu durumu değiştirmenin yolu, farklı gerekçelerle temsil edilme ve tanınma sorunu yaşayan tüm bu kesimlerin bir araya gelebileceği bir formül yaratmaktan geçiyor. Sivil bir inisiyatif olarak aynı zamanda bu zemini yaratmanın yollarını arıyoruz diye konuştu.
Seçil Doğuç da Türkiyede konuşmak isteyen, var olmak isteyen her kesimin taleplerini demokratik kanallar üzerinden dile getirmesinin engellendiğini belirtti. Yıllardır var olan ancak son dönemde artarak paranoya boyutuna ulaşan iç ve dış düşmanlar yaratma eğilimi, Ermeni sorunu, Kürt sorunu, siyasi İslam gibi sorunların her biri, Türkiyede devletin varlığını tehlikeye düşürecek unsurlar olarak empoze edildi diyen Doğuç, Ermeni değilim, Kürt değilim, Alevi değilim, sosyalist değilim diyerek bu girdaptan kendini kurtarmanın bir olanağı yok. Şartlar gerektiğinde herkes kolayca düşmanlaştırılabilir. Bu tehlikeli sürece dur demek gerekiyor. Bunun için demokrasi güçleri birleşsin diyoruz, özellikle bunun altını çizmeye çalışıyoruz. Türkiyenin öncelikli ihtiyacı bu dedi. (İstanbul/EVRENSEL)
Anita Kazeroğlu
Evrensel'i Takip Et