Teşvik paketi ve çözüm
Star gazetesinin haberine göre yeni bir “teşvik” yolda. AKP hükümetine yakınlığı ile bilinen gazete haberinde, teşvik paketinin ekonomi kurmaylarınca tamamlandığına yer veriliyor.
Habere göre “teşvik paketi” Başbakana sunulmak üzere bekletiliyor. Başbakan Erdoğan’ın rahatsızlığından kaynaklı olarak bekletiliyor. Belki de bu satırları okuduğunuzda paket Başbakana sunulmuş olacak.
Haber de paketin/teşvik uygulamasının 81 ili kapayan dört ayrı bölge projeksiyonu üzerinden oluşturulduğu belirtiliyor.
Aynen daha önce hazırlanan teşvik paketleri gibi. Tek fark -eğer doğruysa- 4 bölgeye bir bölge eklenmiş. Söz konusu 5. bölge ; gelir dağılımı ve ekonomik açıdan en yoksul-zordaki illerden oluşturulmuş. Habere göre, bunlar, Diyarbakır, Batman, Bingöl, Mardin, Bitlis, Muş, Siirt, Şırnak, Ağrı, Van ve Hakkari’den oluşuyor.
Star gazetesi bunu “terör mağduru şehirlere teşvik” olarak vermiş. Ancak teşvik paketinde bunun nasıl tanımlandığını bilmiyoruz.
Daha önceki hükümetlerce kabul edilen ve sayıları 12-20 arasında değişen teşvik (ekonomi) paketlerinden tek farkı bu 5. Bölge uygulaması...
Bunu ( şimdilik ) saymazsak, diğer paketlerle ortak bir bakış ve yaklaşımla hazırlanmış gözüküyor.
Nedir bunlar?
Kürt meselesinin, yeniden gündemi ağırlıklı olarak meşgul ettiği döneme rastlaması,
Bu problemin çözümünde askeri-güvenlik temelli çözüm pratiği olarak operasyonların gündemde olması; çatışmaların yoğunlaşması, meselenin ekonomik yöntemlerle çözülürmüş gibi yapılması, bu süreçlerde bölgesel eşitsizliğin görünürlüğünün artması.
Şimdi de, bundan evvel uygulanmış paketleri göz önüne alarak yeni teşvik paketinin başarı durumunu irdeleyelim: Şimdiye kadar uygulanan paketlere rağmen. Bölgesel eşitsizlik azaltılmadığı, yine belirlenen hedeflere ulaşmadığı, bu paketin kendisiyle kanıtlanmış oluyor. Diğer bir ifadeyle, evveli başarsaydı buna ihtiyaç olmazdı zaten. Kürt meselesi, aksine daha da büyüdü, derinleşti. Bölgesel gelir dağılımındaki fark da, kapanmak bir yana Kürt illeri olarak adlandırılan kentlerde, bölgede daha da arttı.
Devletin resmi kurumları olan DPT ve TÜİK verileri de bunu doğruluyor. Dolayısıyla bu veriler ışığında/bu tabloya rağmen söz konusu paketin geleceği soru işaretleriyle baştan dolu zaten.
Bunun nedeni bir ön yargıdan ya da indirgemeci bir bakıştan ziyade hükümetin izlediği politikadır.
Diğer paketlerde olduğu gibi siyasi iradenin asıl niyetinin bölgeler arası eşitliği gidermeyi amaçladığı şüpheli; bunun birinci nedeni hükümetin 10 yıla yakın yönetim sürecinde bu farkın daha uygun iklimlere rağmen giderilmemiş oluşu. Diğeri ise paketin/teşvik uygulamasının gündeme getirildiği süreç. Yani çatışmalı bir ortamda güvenlik sorununun bir bölgede/kentte ekonomik teşviklerin nasıl bir olumlu etki sağlayabileceği, daha öncekiler de yaşanan sonuçlara bakarsak yanıt negatiftir. 1990’lara dönüş sinyali veren yasak bölge/mera uygulamaları, KCK’ye mali operasyon adı ile Kürt sermayesine verilen gözdağı başta bu teşvik uygulamasını sorunlu kılmaya yetiyor da.
Bölgesel uçurumu (gelir ve paylaşım) azaltmak olsaydı, bu durumda ilk adım; ortamı normalleştirecek, demokratik adımların atılması; yani askeri operasyonlar, KCK adı altında artık kamuoyunda itibarı kalmayan tutuklamalarla, tutuklananların serbest bırakılması olmalıydı. Yani Kürt meselesinde, Türkiye’de gerilimi azaltacak demokratik paketler...
Ayrıca benzeri süreçlerde yürürlüğe konulan böylesi paketlerin politik bir dağıtıma tutulduğu deneyimlerle kanıtlanmıştır. Örneğin 1990’larda Çiller’in ilan ettiği “Kürt işverenleri listesi” dışında birçok kurumda ek listeler oluşturulduğu biliniyor. Askeri ihaleler, OHAL yetkisindeki ihalelerde azıcık muhalif bilinen herkesin çizildiği belgelere geçti.
Şimdi benzer bir pratik ile karşı karşıyayız. Gazetenin haberinde teşvik uygulamasında 5. Bölgede yer alan iller “Terörden olumsuz etkilenen iller” olarak belirtilmiş. Pakette de böyle ise bu durumda yukarıda dile getirdiğimiz kaygı gerçekçi hale gelir. Çünkü adı geçen iller aynı zamanda BDP’nin çok güçlü olduğu iller olarak son seçimle netleşti. Bu durumda, teşvik paketinin BDP karşıtı olarak baskı aracı olarak kullanılması söz konusu. Hükümetin BDP karşıtı estirdiği hava, bürokraside daha büyük dalgalara dönüştürülebilir. Yani teşvikler, Kürt sorununun demokratik çözümünden yana olan ve BDP’ye yakın gözüken kesimleri cezalandırma aracı haline getirebilir. Şüphesiz bu tür teşvik paketlerini ihtiyaç vardır. Ama bu ancak demokratikleşmeyi içeren bir paketin parçası olarak...
*Gazeteci
*Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevi/Kocaeli
Evrensel'i Takip Et