27 Şubat 2007 00:00

DTP’ye baskı artıyor


Demokratik Toplum Partisi’ne (DTP) yönelik baskılar gün geçtikçe artıyor. Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu’nun “Kerkük’e sınır ötesi operasyona” ilişkin sözleri gerekçe gösterilerek alelacele tutuklanmasının ardından şimdi de DTP eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’a 1’er yıl 6’şar ay hapis cezası verildi.
DTP eşbaşkanları Türk ve Tuğluk’a verilen cezaların gerekçesi ise geçtiğimiz yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle hazırlanan Kürtçe bildirileri dağıtmak olarak gösterildi.
Türk ve Tuğluk hakkında “Türkiye çapında Kürtçe bildiri dağıttıkları ve bildiride Abdullah Öcalan’ı övücü ifadelere yer verildiği” iddiasıyla açılan davada dün karar verildi. Ankara 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Türk ve Tuğluk katılmazken, avukatları Nuri Özmen hazır bulundu.
Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki mütalaasını tekrarlayarak, sanıkların “suçu ve suçluyu övmek” ve “Siyasi Partiler Kanunu’na muhalefet” suçlamalarıyla 2’şer yıl 6’şar ay hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi.
Avukat Özmen, savcılığın iddialarının çelişkili olduğunu belirterek, “DTP’lilere potansiyel suçlu muamelesi yapıldığını” söyledi. Genel başkanın suçlanabilmesi için parti Merkez Yürütme Kurulu kararı olması gerektiğini, ancak karar defterinde böyle bir karar bulunmadığını dile getiren Özmen, Türk ve Tuğluk’un üzerlerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığını, “suçu ve suçluyu övme” suçunun ise teşebbüsten ibaret olduğunu savunarak, müvekkillerinin beraatini istedi.
Savunmanın ardından beş dakikalık ara veren mahkeme başkanı Kozan; Türk ve Tuğluk’un, Siyasi Partiler Yasası’na muhalefet suçundan birer yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdiğini açıkladı. Kozan ayrıca, Türk ve Tuğluk’un eylemlerinin, TCK’nın 215’inci maddesinde düzenlenen “suçu ve suçluyu övme” kapsamında değerlendirildiğini belirterek, sanıklara bu suçtan da 6’şar ay hapis cezası verildiğini bildirdi. Avukat Nuri Özmen kararı temyiz edeceklerini söyledi.
Aynı zamanda Öcalan’ı övmekten
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan davanın iddianamesinde, bildirinin, Siyasi Partiler Yasası’nın propaganda dilini düzenleyen ve “...siyasi partilerin, Türkçeden başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plaklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler dağıtamaz; bu eylem ve işlemlerin başkaları tarafından da yapılmasına kayıtsız kalamayacaklarını” öngören 81/c maddesine aykırı olduğu kaydedilmişti.
İddianamede, Türk ve Tuğluk’un eylemlerinin ayrıca, TCK’nın 251’inci maddesinde tanımlanan “suçu ve suçluyu övme” kapsamına girdiği de ifade edilerek, Türk ve Tuğluk’un 2 yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırılmaları talep edilmişti.
Aydoğdu için itiraz dilekçesi
Bu arada, DTP İl Başkanı Hilmi Aydoğdu’nun tutuklanmasının kaldırılması için avukatı Muharrem Erbey, itirazda bulundu.
Sınır ötesi operasyon ihtimalinin söz konusu olduğu şu günlerde Aydoğdu, Kerkük’le ilgili kullandığı ifadeler nedeniyle tutuklanmıştı.
Diyarbakır’ın Çermik DTP İlçe yöneticisi Hacı Akbulut ise, Öcalan lehine slogan attığı gerekçesiyle tutuklandı.
15 Şubat’ta Öcalan’ın yakalanarak Kenya’dan Türkiye’ye getiriliş günü nedeniyle gerçekleştirilen basın açıklamasında, PKK lehine slogan attığı gerekçesiyle gözaltına alınan Akbulut, “terör örgütü propagandası yapmak ve örgüt lehine slogan atmak” suçu iddiasıyla çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. (HABER MERKEZİ)
Perdeyi Büyükanıt açtı!

DTP’li eşbaşkan ve il yöneticilerine yönelik cezaların, yaklaşan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve Newroz kutlamaları öncesi verilmiş olması dikkat çekici bulunurken gelişmeler, “ceza vererek yıldırma politikasının” bir parçası olarak yorumlanıyor.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ABD ziyaretinin son günü olan 17 Şubat’ta yaptığı konuşmada “PKK’nin siyasallaştığı” ve “Türk milletinin uyanık olması gerektiğini” vurgulamış, ardından toplanan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu ise yaklaşan Newroz’la ilgili olarak güvenlik önlemlerinin artırılması gerektiği kararına varmıştı.
Terörle mücadele ve PKK bağlamında ‘çok büyük bir oyunun’ başlamak üzere olduğunu iddia eden Büyükanıt, “ilk defa söylediğini” vurgulayarak “Sahnenin perdeleri kapalı, sahneyi açacak oyuncular perdenin arkasında ipleri ellerinde tutuyor, yapacakları tek şey perdeyi açmak, yapacakları tek şey bu. Perde açılmak üzere. Bunun bütün emareleri ortadadır, önemli olan bu emareleri iyi okuyabilmektir. Oyun şudur: Çeşitli bazı çevrelerde, ne kurum ismi vermek istiyorum ne ülke ismi vermek istiyorum, onlar siz düşündüğünüz zaman bulabileceğiniz şeyler” ifadesini kullanmıştı.
Büyükanıt, Kürt konferansını kastederek düzenleyici aydınları da PKK’yi siyasi platforma taşımakla itham etmişti.

Evrensel'i Takip Et