02 Şubat 2007 00:00
Barış ve demokrasi için
Türkiye Barışını Arıyor konferansından sonra Kürt sorunu ilk kez akademik anlamda, en geniş ve farklı çevrelerin katılımıyla, daha düzeyli biçimde tartışılmaya başlandı. Yıllardır bu konu gündeme geldiğinde bilumum milliyetçi, ırkçı çevreler, savaş rantçıları koro halinde bağırırlardı: Kürt diye bir şey yoktur, teröristler vardır.
Türkiye Barışını Arıyor konferansından sonra Kürt sorunu ilk kez akademik anlamda, en geniş ve farklı çevrelerin katılımıyla, daha düzeyli biçimde tartışılmaya başlandı. Yıllardır bu konu gündeme geldiğinde bilumum milliyetçi, ırkçı çevreler, savaş rantçıları koro halinde bağırırlardı: Kürt diye bir şey yoktur, teröristler vardır. Teröristlerle pazarlık yapılmaz. Önce PKK silahları bırakıp teslim olsun. Bu konuyla ilgili, konuşan her insana ilk soruları: PKK terörist mi, değil mi? olur.
Yıllardır inkar politikası uygulanan Kürt halkı, nice canlar telef olduktan sonra ancak var sayıldı. Ne hikmetse, dün kart kurt masalları anlatanlar bile şimdi, Kürt realitesi vardır. Kürt sorunu vardır. Bu sorun herkesten çok benim sorunumdur. Kürtler bizim binlerce yıllık kardeşimizdir demeye başladılar. Sorunun varlığını kabullendiler, ama Ya vatan bölünürse?
Be kardeşim sormazlar mı adama: Madem bu ülkede adı Kürt olan bir toplum var. Bunların dili yok mu? Kültürü yok mu? Yeryüzündeki tüm insanlar gibi doğuştan getirdikleri haklarını nasıl kullanacaklar? Bu sorunlarını çözmek için ne yapacaksın ey devlet? Ey etkili ve yetkililer Ama boşuna. Ya vatan bölünürse? Gerçek bölücülüğün farklılıkları aynılaştırmak olduğunu, çok kültürlülüğün zenginlik olduğunu bir türlü anlamak istemez bu çevreler.
Siz diyorsunuz ki: Kürt sorunu. Yanıt: PKKlı mısın?
Siz soruyorsunuz:
Ne olacak bu yirmi milyon insanın dramı? Yanıt: PKKye terörist diyor musun?
Siz yalvarıyorsunuz: Analar ağlamasın. Genç kızlarımız dul, çocuklar yetim kalmasın. Durdurun bu savaşı. Yanıt: Ya vatan bölünürse?
Siz diyorsunuz ki: Bizim mahalle hastalıktan kırılıyor, doktor gönderin!
Onlar diyor ki, o mahallede bir muhtar var, onu sevmiyorum, o nedenle gelmem.
Barış, demokrasi, özgürlük, insan hakları, emek Siz ne derseniz deyin, alacağınız yanıt hep aynıdır.
Sözüm, bu sorunun insanlık ve demokrasi sorunu olduğunu görenleredir. Sözüm, Türk halkına; Kürt halkına; Ermeni, Laz, Arap, Gürcü, Çerkez, bütün Türkiye halkınadır. Senin emekçilerin aç, köylülerin sefil, memurun esnafın perişan, tüm demokratik hakların, onurun çiğnenmiş, başına yalancılar, hırsızlar, uğursuzlar çöreklenmiş. Ne durursunuz? Gün Demokrasi Cephesini kurma zamanıdır: Hırsızlardan, sömürücülerden, katillerden hesap sormak için, çocuklarımızın geleceğini kurtarmak için; barış ve demokrasi için... (Altınoluk/BALIKESİR)
Ali Açıkgöz