04 Ocak 2007 00:00
Sermayenin İstanbul planı - 4 -
Çevre Düzeni Planının her ayrıntısı ayrı bir tahribatın habercisi. Sermaye için doğa yok sayılıyor
Kentin geleceği ayrıntıda gizli
İstanbulu yeniden şekillendirme iddiasındaki 1/100 bin Ölçekli Çevre Düzeni Planı ayrıntılarıyla incelendiğinde kenti tahrip edecek birçok nokta saptamak mümkün. Planda belirlenen lojistik alanlardan, üniversite alanlarına yeni üretilen ekolojik tarım ve turizm merkezi tanımından film sektörü için alan ayrılmasına kadar hiçbir noktanın gözden kaçırılmadığı görünüyor.
Lojistik alan tahribatı
İstanbul Çevre Düzeni Planında, Lojistik Alan kullanımına çok önem veriliyor ve birçok alan üzerine Lojistik Bölge kararı getiriliyor.
Lojistik Odaklar: Organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri, nakliye ambarları, haller, antrepo ve depolar, patlayıcı ve parlayıcı madde depoları; İstanbul ilinde lojistik terminaller; limanlar, havaalanları, demiryolu yükleme istasyonları, gümrük alanları; İstanbul ilinde yük akışları: Petrol dağıtımı lojistiği, kargo dağıtımı, perakende sektörü, katı atık lojistiği olarak belirtilmiş.
Avrupa Yakasının kuzeyinde, Hadımköyde yer alan Lojistik Alan Küçükçekmece ve Büyükçekmece içme suyu havzaları sınırında. Anadolu Yakasında, Orhanlıda yer alan Lojistik Alan ise Ömerli içme suyu havzası sınırında yer alıyor. Bu kararlar uygulandığı takdirde, içme suyu havzalarında ciddi kirliliğe neden olma riski var.
Kentte tarım alanı bırakmıyor
1/100 binlik Çevre Düzeni Planı, İstanbul çevresindeki fındıklıklardan, meralara, su havzalarına kadar verimli topraklara konut alanları, üniversite, teknoloji parkları ya da turizm tesislerinin yapılmasını öngörüyor. Ziraat Mühendisleri Odasının hazırladığı rapora göre, plan, Çatalcadan Şileye kadar son kalan verimli arazileri yoğun yapılaşmaya açıyor. Planda, Şile-Ağva beldesinin güneydoğusundaki dikili tarım arazileri üzerine üniversite ve teknoloji geliştirme parkı düşünülüyor. Halbuki bu araziler üzerinde fındıklıklar mevcut. Teknoloji geliştirme parkının büyük bölümü de mera üzerinde kalıyor.
Büyükçekmece Gölündenden Marmara Denizi boyunca batıya uzanan yerleşim alanlarının devamında da yeni yeni konut alanları planlanıyor. Bunların da tamamı mutlak kuru tarım arazileri üzerinde. Batı sınırında Değirmenköy sulama göleti çevresinde belirlenen her iki üniversite alanı da tarımsal üretimde kullanılması gereken mutlak kuru tarım arazilerinde planlanmış. Silivri-Çeltik ve Yolçatı köyleri arasında düşünülen üniversite alanına da Büyük Kılıçlı köyünün kuzeyinde, ormanlık alana sınır bölgede düşünülen teknoloji geliştirme parkına da yine verimli toprağın üzerinde yer açılmış. Silivri ve Selimpaşadaki mera alanları ise konut alanına dönüştürülüyor.
Ekolojik turizm
Çevre Düzeni Planı Ekolojik Tarım ve Turizm Alanı (ETTA) şeklinde yeni tanım da getiriyor. Anadolu yakasında 3, Avrupa yakasında 4 olmak üzere toplam 7 nokta ETTA olarak kurgulanmış. Ekolojik tarımla her nasılsa bağlantı kurularak ortaya konan turizm alanları soru işaretleri içeriyor. Özellikle Avrupa Yakası üzerinde yer alan ekolojik tarım ve turizm alanları su havzaları içerisinde, Anadolu Yakasında bulunanlar ise tarım arazileri üzerinde yer alıyor.
Sonuç olarak
Bir kentin gelecek yirmi yılını programlayan Çevre Düzeni Planının tümünü dört günde anlatmak mümkün değil. Ancak değerlendirdiğimiz temel noktalar gösteriyor ki üç beş gökdelenin çok daha ötesinde; en ufak ayrıntı atlanmayarak İstanbul geleceğine hazırlanıyor.
Bu noktada, İstanbulluların; İstanbulun geleceğinde hizmetli olmak dışında yeri olmayan emekçilerinin, kent uzmanları ve bilim insanlarının işinin zor olduğu da ortaya çıkıyor.
1/100 bin ölçekli plan için son sözü ise yine plana dava açan kent uzmanlarına bırakıyoruz:
Hazırlanma ve onama şekli açısından yasadışı ve yok hükmünde olan, temel kararları ve öngörüleriyle ciddi sakıncalar taşıyan, şehircilik ve planlama ilkelerine ve kamu yararına açıkça aykırı olan İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, telafisi olanaksız sonuçlara yol açmadan, bir an önce iptal edilerek yürürlükten kaldırılmalıdır. Kentin kültürünü, tarihini ve geleceğini tehlikeye atmadan, ülke planlamasına uygun, gölleri, nehirleri, kıyıları, ormanları, tarım alanlarının korunmasını içeren doğal ortamların sürdürülebilirliğini sağlayan, bilime ve planlama ilkelerine uygun, toplumsal mutabakata dayalı gerçek bir Çevre Düzeni Planı çalışmasının, belediye bünyesi içinde sürekliliği olan bir kamu planlama birimi tarafından, hazırlanmış olan analiz çalışmalarını da değerlendirerek, acilen başlatılması vazgeçilemez bir zorunluluktur.
Halkın payına hizmet düşüyor!
İstanbul Çevre Düzeni Planının nüfus tahminleri ve önerileri ise İstanbul halkının geleceği açısından ipuçları veriyor. Uluslararası sermaye için yeniden planlanan kentte hizmet alanları yüzde 120 oranında büyütülürken, 2023 yılında hizmet sektöründe çalışanların payının yüzde 85 olması öngörülüyor.
Plan, 2023 yılında kentin nüfusunu 15 milyon kişi olarak hesaplıyor. Sanayi sektörünün payının yüzde 15-20ye gerilemesi; hizmetler sektörünün payının ise 80-85e çıkması planlanıyor. Çalışanların ise yüzde 6sının tarım, yüzde 11inin sanayi ve yüzde 83ünün de hizmetler sektöründe istihdamı düşünülüyor. Bugün için ise bu oranlar tarımda yüzde 8, sanayide yüzde 32 ve hizmet sektöründe yüzde 60.
Günümüzde İstanbulda 1 milyon 90 bin 985 kişi hizmet sektöründe çalışıyor. Plan, 2023 için bu sayıyı 3.2 milyon olarak açıklıyor. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ise, bu konuda plan raporlarında çelişkili rakamların olduğu ve bir hesaba göre hizmet sektöründe 2023 yılında 6 milyon kişinin çalışmasının planlandığına dikkat çekiyor.
Ticaret ve hizmet alanlarına bakıldığında ise bugün yaklaşık 5 bin 400 hektar olan hizmet alanlarının 2023te, teknoloji geliştirme parkları ve hizmet alanlarına servis verecek olan lojistik alanlarının yüzde 50si de eklendiğinde 11 bin 800 hektara çıkması öngörülüyor. Bu da hizmet alanlarında yüzde 120 oranında bir artış demek.
(BİTTİ)
Hazırlayan: Elif Görgü