24 Haziran 2015 17:21
/
Güncelleme: 16:39

Kafamızda Deli Sorular

Sermaye partilerinin bize verebileceği ya da gösterebileceği hiçbir yol olmadığını biliyor ve görevlerimizi tekrar hatırlayarak, ileri atılmanın olanaklarını tartışmamız gerektiğini görüyoruz.

Kafamızda Deli Sorular

7 Haziran öncesi bulunduğumuz her yerde, okullarımızda, oturduğumuz kafelerde, otobüslerde şu soruları duyuyorduk: ‘AKP, tek başına iktidar olabilecek mi? HDP, barajı aşabilecek mi?’

 Şimdi daha umutluyuz ama sorular bitmedi. Gençliğin aklında ve önümüzde hala çok önemli sorular var. İşte bu soruların cevaplarını farklı üniversitelerdeki arkadaşlarımızla tartıştık. Seçim öncesi kararsızlıklarını son güne kadar aşamayan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Ayşegül Gündüz: “HDP’ye oy vermemin sebeplerinden ilki Türkiye’de birleştirici güce sahip başka siyasal partinin olmaması. Özellikle son 3-4 yıldır karşılaştığımız eylemler, direnişler bana iktidar partisinin yönetimdeki başarısızlığının yanında muhalefet partilerinin de yeni bir çözüm arayışına girmediğini gösterdi.” dedi. 
 

‘SEÇİMLER DEĞİŞİM YARATMANIN YOLU DEĞİL’
 

Seçim öncesi kararını neye göre verdiğini sorduğumuz Gündüz ise kırılma noktası yaşamadığını söylüyor; “Kırılma noktası diyebileceğim belirli bir nokta yok çünkü son 13 yıllık AKP iktidarlığında kırılma noktası olarak adlandıracağım birçok gelişme yaşandı. Özellikle başkanlık tartışmalarının çıkmasıyla meclisteki muhalefet yetersizliğini gördük ve en kısa vadede başkanlık tartışmasına son verilmesinde etkili olabilecek kapasiteye sahip emek ve demokrasi güçlerine, bu beklentim yönünde oy verdim.” dedi. Demokrasi güçlerinin yarattığı umudun nasıl yeşerdiğini ve seçimler ve sonrasına dair izlenimlerini sorduğumuz Görkem Gök: “Bu seçimler insanların da oylarına sahip çıkmasıyla bence güzel geçti. Ama seçimlerin değişim yaratacak en önemli şey olduğunu düşünmüyorum. Partilerin hepsi kendi güruhuna seslenmeye çalışan çıkarcı insanlarla dolu, gereksiz kurumlar. HDP’yi bu dört partinin dışında tutuyorum.  HDP’ye oy vermemin en büyük sebebi eşcinsel ve ateist bireyleri görmezden gelmemesiydi. Ben vaatlerle pek ilgilenmiyorum.” Diyerek koalisyon tarışmalarına dair önerisini söylüyor; “Şu an yapılması gereken en güzel şey, AKP’ye güven oyunun verilip iktidar partisi olması sağlanması, şayet çoğunlukta olmadığı için elini kolunu sallayarak kanun çıkaramayacaktır. Diğer partilerin denetiminde ülkeyi yönetmeye çalışsın ve başarısızlığı artık görülmemesi mümkün olmayan bir hale gelsin.” 

DAHA ÇOK YOLUMUZ VAR

Bu istediğinin çok dışında gelişen koalisyon tartışmaları bir kenara dursun, sermayenin ekonomik istikrar vaadiyle partileri gezmeye başladığını görüyoruz. Sermaye partilerinin bize verebileceği ya da gösterebileceği hiçbir yol olmadığını biliyor ve görevlerimizi tekrar hatırlayarak, ileri atılmanın olanaklarını tartışmamız gerektiğini görüyoruz. Bundan sonrası için yapmamız gerekenleri de görmemiz gerekiyor. Demokratik bir ülke mücadelesinin nasıl olacağının cevaplarını pratiğe dökmek için önümüzde hala uzun ve zorlu bir yol duruyor. 


Her Genç Gibi

Mecliste bulunan 4 partiden, HDP dışında olanlarının gençliğe ve arayışlarına seçim çıkarları dışında bakmadığını söyleyen Gündüz: “Özellikle demokratik açılım ve çözüm süreci başta olmak üzere Türkiye topraklarında yaşayan azınlık grupların sorunlarına akılcı çözümler üretmeyi vadetti. CHP’den, HDP’ye kayan oyumu emanet oy tartışmaları içinde değerlendirmiyorum, bir tercih değişikliydi.” Diye anlatıyor seçimini nasıl yaptığını. Egem Büşra Gümüş ise ‘emanetçilerden’: “Bir genç olarak hiçbir partiye güvenmiyorum. Hepsinin bir çıkar içerisinde olduğunu ve yararlarının olmadığını düşünüyorum. İlla ki artı ve eksi yönleri var ama eksi yönleri daha fazla bana göre. Ben oyumu HDP’ye emanet olarak verdim. Ancak HDP’nin LGBTİ ve kadın çalışmalarını desteklemesinin de oy vermemde büyük önemi var. HDP’yi bir Kürt partisi olarak görmüyorum ve artık Kürt sorununun çözülmesini istiyorum. Ayrıca eskisi kadar çağdaş ve modern bir ülke değiliz. Her genç olarak ben de iyi bir kariyer ve iş garantisi istiyorum.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

‘Tüm gruplar silah bıraksın, PKK kendini feshetsin’

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, bir süredir beklenen mesajı, DEM Parti İmralı heyeti aracılığıyla duyuruldu. Öcalan, “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısı yaptı. Açıklamada Suriye’deki Kürtlerin siyasi ve askeri durumuyla ilgili bir ifade yer almadı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et