Sınırını bil!
Kobanê, IŞİD saldırılarının yaralarını sarmaya çalışırken Erdoğan’dan gelen 'Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz' açıklaması tepki topladı.
Tamer Arda ERŞİN
Cansu PİŞKİN
Tolga Alp TURGUT
Ankara/İstanbul
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki gün üst üste yaptığı “Suriye’nin kuzeyinde, güneyimizde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz” sözleri tartışma yarattı. Til Ebyad’ın YPG kontrolüne geçmesinin ardından sınırda Kürt statüsüne karşı rahatsızlığını “Kuzey Suriye’de oluşacak bir devlete ne pahasına olursa olsun müsaade etmeyiz” diyerek ortaya koyan Erdoğan’a Kobanêlilerden ve demokrasi ve barıştan yana tavır koyan bir çok isimden tepki var. Yapılan açıklamalar Erdoğan’ın IŞİD’in Türkiye’ye komşu olmasında bir sakınca görmediğine ancak Kürtlerden rahatsız olduğuna yönelik. Gazetemize değerlendirme yapan hukukçular, milletvekilleri akademisyenler Erdoğan’ın ‘düşmanca’ tavrına tepki gösterip Erdoğan’ın sözlerinin müdahale sinyali sayılabileceğini söyledi.
ERDOĞAN IŞİD’E EVET PYD’YE HAYIR DEMİŞTİR
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, PYD’nin demokratik yollarla, özerk biçimde yönetmekten bahsetmelerine rağmen Erdoğan’ın, Til Ebyad’ın alınmasının ardından bu bölgeye müdahaleden söz ettiğini aktardı.
Elçi “Erdoğan, Til Ebyad’ın alınmasının ardından devlet kurmaya doğru giden bir gelişme olarak değerlendiriyor. Gerektiğinde askeri müdahaleden söz ediyor. Her ne olursa olsun orasının Kürtlerin elinde olması sorun olarak algılanıyor. IŞİD, Akçakale ve Türkiye ile komşuydu, Suriye ve Irak’ın önemli noktalarını kontrol ediyor, iki ülkenin toprakları üzerinde, kendini cihat devleti olarak ilan etti. Fakat Erdoğan IŞİD’e karşı çıkıp bir söz söylemedi, tepki göstermedi. Buradan çıkan Sonuç ‘IŞİD’e evet PYD’nin kontrolüne hayır’ ifadelerini kullandı.
“AKP iktidarı Ortadoğu’da gerçekçi olmayan, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve askeri olarak bölgeyi kontrol edeceği bir Ortadoğu hayalleri peşinde koşuyor. Suriye’de bunun hayal olduğunu gördüler. Ortadoğu’da emperyal yapılanmadan vazgeçen AKP, özgürlük mücadelesi veren Kürtlere karşı cumhuriyet tarihinin refleksini gösterdi” dedi.
KATLİAMDA ANKARA’NIN DA PARMAĞI VAR!
HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir ise DİHA’ya konuştu” Cumhurbaşkanının söylemleri tek kelime ile Kürt düşmanlığı olduğunu ifade eden Baydemir Kobanê’ye dönük katliamda Ankara’nın da parmağının olduğunu iddia etti. Baydemir, “Ankara’nın Kürt düşmanlığından vazgeçmesi lazım” diye konuştu. Osman Baydemir katliamın IŞİD ile gerçekleştiğini, ancak birçok tarafın katliamda pay sahibi olduğunu söyledi. “ Til Ebyad’ın YPG kontrolüne geçmesinin ardından Erdoğan ve AKP Hükümetinin Rojava’daki Kürt statüsüne karşı çıkan tutumunu eleştiren Baydemir “Cumhurbaşkanının sarf ettiği açıklamalar Türkiye’yi çok tehlikeli bir maceraya sürüklemenin politikalarının devam ettiğinin göstergeleridir” dedi.
MÜDAHALE ULUSLARARASI ANLAŞMALARI İHLAL EDER
Demokratik Bölgeler Partisi Eş Başkanı Kamuran Yüksek ise, var olan müdahale söylemlerine tepki göstererek Bu müdahalenin uluslararası anlaşmalara aykırı bir tutumu olduğunu söyledi. Yüksek Erdoğan’ın açıklamaları için de “Erdoğan ve AKP Hükümeti halkların kardeşliğine hizmet eden bir politika izlemiyor. Özellikle Kürt karşıtı bir politika izliyorlar. Kürtlerin oradaki Arap kardeşleriyle Rojava’da kendi geleceklerini tayin etmesini istemiyorlar. PYD’nin öncülüğündeki süreç devletleşme değil. Orada kantonlara dayalı özerk yönetimler oluşturularak özerk Rojava bölgesi demokratik Suriye yapılanma süreci var. Bu sadece bir Kürt özerkleşmesi değil. O bölgede yaşayan Kürtler, Araplar ve Türkmenlerin oluşturduğu, orada yaşayan halkların oluşturduğu bir yönetim anlayışı,” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın Suriye’ye müdahale etmesi uluslararası anlaşmaların ihlali olduğunu belirten Kamuran Yüksek şöyle konuştu: “Oradaki halklar kendi kaderini tayin ediyor. O bölgede bir tarihi olmayan IŞİD, bölgenin geleceğini de tehlikeye sokuyor. Ancak Erdoğan, PYD’yi IŞİD’den daha tehlikeli olarak lanse ediyor. IŞİD’in Kobanê’de yaşattığı vahşeti bütün kamuoyu gördü. Rojava’da PYD öncülüğünde kantonun oluşması Türkiye’nin çekinmesi gereken bir durum değil. Türkiye’nin geleceği açısından daha güvenlidir. Biz kardeş halklarız. Olaya buradan bakılması gerekir. IŞİD barbarlığı Ortadoğu’ya nasıl zarar veriyorsa yarın Türkiye’ye de zarar verecektir.
BU TUTUM KATLİAMLARA ZEMİN HAZIRLIYOR
HDP Mardin Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar Erdoğan’ın yarım ağız açıklamalar dışında açık bir tavır almadığını belirterek “IŞİD Türkiye sınırındaki yerleri yönetirken herhangi bir rahatsızlık görmedi. Şimdi Tel Abyat YPG’nin kontrolüne geçince Türkiye açısında tehdit oluştuğuna yönelik bir hava estiriyor” dedi. Bu tutumun Sadece Erdoğan’la sınırlı olmadığını belirten Sancar yandaş medyanın da tahripkar ve saldırgan yayınını eleştirdi. Sancar, “Erdoğan ve medyası bu tutumuyla Kürtlere yönelik insanlık dışı katliamın zeminine de katkı sunuyor. Saldırılara bir bakıma ortak oluyorlar. ‘Bedeli ne olursa olsun izin vermeyiz’ sözü askeri müdahaleyi de ima ediyor. Türkiye için bir macera anlamına gelir. Bu da Türkiye’deki bütün halkları yakabilecek bir durumdur. Ayrıca Erdoğan’ın bu tutumu, Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi oluşturulurken eski yöneticilerin tutumuna benziyor. ‘90’ların ortalarından 2000’lerin ortalarına kadar Türkiye’deki bütün hükümetler buna izin vermeyeceklerini söylemişti. Ama gerçekleri tarih gösterdi. Bu tür çıkışlar boş bir çırpınıştır,” dedi.
TÜRKİYE İÇİNDE DE SAVAŞA YOL AÇABİLİR
Prof. Dr. Gençay Gürsoy Kobanê olaylarıyla güneyde tampon bölge kurulmasını Erdoğan dile getirdi. Bu Türkiye siyasetindeki düşman tavrının yansıması.
Erdoğan İŞİD’le PYD’yi aynı kefeye koydu, hatta yer yer PYD’yi daha tehlikeli gördü. Bu anlayış barbar çeteleri destekliyor. Türkiye’nin önümüzdeki günlerde en önemli sorunu Kürt hareketiyle barış sağlamasıdır. Suriye’de yaşanan olumsuzluklar Türkiye içinde de savaşa yol açabilir.
ORTADOĞU KÜRT DÜŞMANLIĞI ÜZERİNE KURULU
HDP Milletvekili İdris Baluken: İflas eden AKP hükümeti Suriye politikasını yeniden yönlendirme çabasında. Rojava halklarının kazanımları demokratik Suriye Cumhuriyeti açısından umut yaratan tek modeldir. Rojava demokratik geleceği ve barışı açısından dünya kamuoyunda tartışılmaya başlanmıştır. AKP hükümeti bu söylemlerle statükocu bir tavırla Suriye üzerindeki çözümsüzlüğü belirginleştiren politikalarına devam etmek istiyor.
HDP Milletvekili Selma Irmak: Türkiye’nin Kürtlere yönelik dış politikası öz itibariyle değişmiyor. Kürt düşmanlığı üzerine kurulu bir Ortadoğu politikası söz konusudur. Bu söylemler safını belli eden oldukça manidar sözlerdir. Hegemonya kurmak isteyenlerin planları tutmayacak. Bu sözler korkunun ifadesidir. PYD güçlerinin Kobane ile Afrin’i özgürleştirip hat kuracak olmalarının öngörüsünün paniğidir. Ama korkunun ecele faydası yoktur. Türkiye güneyinde Kürtlerle komşu olacaktır. Bu Türkiye’nin yararına, Ortadoğu’da Kürt karşıtı politikalar yürüten AKP Hükümetinin zararına olacaktır.
DİĞER AZINLIKLAR DA ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ VERİYOR
Türkiye Barış Meclisinden Hakan Tahmaz : Türkiye’nin aşamadığı temel sorunu Kürt ve Kürdistan düşmanlığı ve korkusu. Cumhurbaşkanının sözlerinde kastettiği Kürtlerin Rojava’daki oluşumu. Sınırımız dışında kurulacak bir yönetime Türkiye’nin müdahale etmesi, zaten bugüne kadar ve komşularla sorun yaratan politikaların devamıdır. Bölgede sadece Kürtler değil diğer azınlıklar da özgürlük mücadelesi veriyor ve bunu Kürtlerle beraber yapıyor. Cumhurbaşkanı ne söylediğini farkında değil ve halen ideolojik kalıplarıyla sorunlara yaklaşıyor. Bunun çıkmaz bir yol olduğunu biliyor ve bundan çıkma sancıları yaşıyor. Rojava ve Suriye meselesi Türkiye’yi tüm dünyada yalnızlaştırdı. Ne ABD ne de Avrupa Türkiye’nin yanında olmuyor. Mezhepçi politikalarla sorunlara yaklaşmanın yarattığı rahatsızlıklar var.
KÜRT VARLIĞINI TANIMIYOR
Yazar Faik Bulut: Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AKP'nin politikaları başından beri Kürt varlığını reddetmeye yönelik. Kabul etmiş gözükmesine rağmen fiiliyatta Kürt varlığını tanımıyor özellikle de siyasi olarak. Kürt meselesi yalnızca Türkiye'nin meselesi olmaktan çıktı dolayısıyla Irak ve Suriye'yi de kapsayan bir çözüm gerektiriyor. Sınırda kurulacak devletle savaşa hazır olduğunu belirtmesi samimi olmadığının kanıtıdır. Suriye planının çökmesi nedeniyle etnik ve dini çatışma yaratarak 'meftayı diriltmeye çalışıyor. Eski siyaset yeniden canlandırılmaya çalışılıyor. 80 yıldır bütün yanlış politikalar gibi tarihi tersine çevirmeye ve durdurmaya çalışıyorlar ama tarih onları dinlemez. Bu bataklık siyasetinden sıyrılmaları lazım.
TERCİH SURİYE’NİN TEK DEVLET KALMASI
Anayasa Hukukçusu Levent Korkut: Sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sarf ettiği sözler değil, Türkiye’nin resmi tutumu bu. Suriye’de çatışmaların azalmasıyla Suriye’nin geleceği gündeme gelecek ve orada nasıl bir devlet yapısı kurulacak? Cumhurbaşkanının tercihi Suriye’nin tek bir devlet olarak kalması yönünde anlaşılan. Burada olumlu veya olumsuz bir şey ortaya çıkıyor diyemeyiz henüz bu açıklamayla. Kurulacak devlet Kürt devleti ya da bir başka devlet olabilir. “Suriye’nin geleceği, Kürtlerin geleceği ne olacak?” bunu sormak lazım. Federal bir yapı olabilir mi, neler olabilir? Bu konuda net bir şeyler yok. Farklı bir devlet kurulabilir mi bunun tartışmaları olacaktır.
Erdoğan, 'Suriye'nin kuzeyi'ne takıldı: Asla müsaade etmeyeceğiz!