An azadi an azadi
Bir yanda şehri, kesk û sor û zer le süsleyerek bayram kutlamak isteyen bir halk; öte yanda şehri kana bulamak isteyen, biber gazlarıyla, silahlarıyla kolluk kuvvetleri... 2012 Newroz’unun ülke geneli açısından özeti budur kısaca. Amed’de kazanılan halk zaferi de bu direnişten farklı değil.Haftalar öncesinden başlayan Newr
Haftalar öncesinden başlayan Newroz hazırlığı, bayram gününün ilk saatlerinde duraklarda bekleyen insan kalabalığıyla kendini gösterdi. 2 gün önceden valilik emrini tebliğ etmişti: Kutlama pazar günü yapılmayacak. Beklenti ve öngörülerimiz tecrübelerimizden geliyordu. Yine anaakım medyanın zevkle “teröristler sokakları savaş alanına çevirdi.” diyerek haber görüntüleri sunacakları saatler bekliyordu tüm şehri. Ama bir farkla: Biz panzerleri, kurşun sıkan polisi, biber gazını, tazyikli suyu da görecek ve gösterecektik. Nitekim öyle de oldu.
POLİS PROVOKASYONU
Newroz alanına yakın bir yerde, içinde marşlar, şarkılar söylenen otobüsümüzden indik. Otobüsteki o heyecan yerini, alanın girişindeki çatışmaya bırakmıştı. Polisin kitleyi alana sokmaması üzerine Amed halkı ve polis çatışmaya başlamıştı. Halk, bayramını kutlamak ısrarcıydı ve diretiyordu: “ Bu bayram ne valiliğin ne hükümetin, bu bayram bizimdir. Hangi gün kutlanacağına biz karar veririz.”
Ellerimizde limonlarımız; bir yandan alana girmeye çabalarken diğer taraftan kendimize ve yanımızdakilere mukayet olma ve nefes alma çabası içerisindeydik tabi. Uzunca bir mücadelenin ardından, nihayet, sevindirici haberi telefonla aldık: Vekiller ve temsilcilerle birlikte alana akıyordu kalabalık.
NEWROZ CEJNA GELÊ ME YE
Alandaki hava Newroz’un yalnızca bir bayram olmadığını, aynı zamanda bir direniş günü olduğunu da fazlasıyla hissettiriyordu. Bütün baskılara rağmen bir halk ölümü dahi göze alarak çocuğundan yaşlısına hem bayramını hem de günün zaferini kutluyordu. Çalan davuldan süzülen renklere, halaydan zılgıtlara kadar her şey anlatıyordu gerçekliği: Bu halkın bayramıdır Newroz.
Alanda Kürt ve Türkler’in yanısıra çokça yabancı uyruklu da vardı. 4 dilde ‘tutuklamalar son bulsun’ yazan pankartın ardındaki italyanlar, boyunlarında sarı-kırmızı-yeşilli Almanlar, fotoğraf makineleriyle ingilizler ‘tutsaklara özgürlük’ pankartına Amerikadaki Kürtle diye imza atan Amerikalılar ve daha pek çoğu... Ağızlarında eğreti Kürtçe sözcüklerle gülümseyerek yanıtlıyorlardı bizi: Spas! Sabah saatlerinde Türk polisi ve terörüyle tanışsalar da onlar da en az Amed halkı kadar coşkuluydu. Alanda onlar da zafer işaretleriyle bağırıyorlardı “Newroz pîroz be!”
Bir gün önceden el konulması üzerine Selahattin Demirtaş’ın “Ses cihazları da KCK’li herhalde” diyerek alay konusu ettiği durum üzerine vekiller otobüsler üzerinden konuşma yaptılar. Demirtaş da Tuğluk da Türk de Baydemir de aynı sözlerle selamlıyordu kalabalığı. Hepsi halkın barikatları aşarak baharı selamladığını söyleyerek başlıyordu konuşmasına. Ve konuşmalar Kürkçü’nün de gündeme düşen sözü gibi bu newrozun ‘kapak’ olduğuyla devam ediyordu. Yer yer zılgıtlar yer yer yuhlamalarla vekil konuşmaları dinleniyordu Yandaş medyanın 1 saat öncesini ‘PKK yanlısı göstericiler’ olarak gösterebileceği kalabalık onlara inat dilleriyle, renkleriyle, halaylarıyla, kadınlarıyla, ateşiyle gözlere ve kulakları şenlendiren bir bayram havasının renkli kalabalığı olmuştu. AKP provokasyonu ve terörü bir halkın-ulusun mücadelesine yenik düşmüştü. Alanda bağırıyordu bir adam: “Roma’nın zincirlerini kırdık!” diye. Gerçekten zalimin zulmünün mağlup oluşu tarihe 18 Mart 2012 olarak bir halkın kalemiyle not edilmişti.
SPAS Jİ AMEDÊ RE
Son dönem tutuklamaları, baskıları, şiddet ve hatta ölümleriyle gölgelenmek istenen Kürt ulusunun özgürlük mücadelesi Newroz’un ne şekilde kutlanacağına soru işareti düşürmüştü. Daha önce 1 milyon insanı taşımış Amed Newroz alanı bu sene nasıl karşılayacaktı baharı diye merak ediyorduk hepimiz. Tüm gözlerin çevrildiği direniş şehri baharı karşılarken bir kez daha seslendi hep bir ağızdan: “ Boşuna cebindeki anahtar, ışığım kitlenmez ki benim!” Cejna we pîroz be!