Çorum Katliamı’nın yıl dönümünde çağrı: Katliam dosyası yeniden açılsın
Taner ŞİMŞEK
Çorum
Çorum’da 4 temmuz 1980 cuma günü, cuma namazındaki kitlelerin, ‘Alaaddin Cami bombalandı’ yalanıyla kışkırtılmasının ardından başlayan katliamda 50’yi aşkın Alevi hayatını kaybetti.
Kendi köyüne bile defnedilemeyen Kireççi Raif olarak tanınan Raif Erden ve tıp fakültesi öğrencisi Süleyman Atlas, halkı katliamdan korumak için panzerlere karşı verdikleri mücadelelerde hayatını kaybettiler.
Raif Erdem çatışmada yaşamını yitirirken, Süleyman Atlas sol omzundan vurularak yaralandı. Yaralı haliyle panzerlerden kaçıp kurtulmak ister. Kendisini almak isteyen polislere karşı direnir. “Ben bu yarayla ölmem. Beni polislere vermeyin” diye çevreden yardım ister. Halkın Süleyman’a sahip çıkması üzerine polisler, “Biz onu hastaneye götüreceğiz” diye halkın elinden zorla alarak panzere koyarlar. Halk, “O’nu Sigorta Hastanesine götürmeyin. Orada öldürürler” diye polisleri uyarmasına rağmen, Süleyman’ı Sigorta Hastanesine götürürler.
Süleyman Atlas beklendiği gibi Sigorta Hastanesinde yaşamını yitirir. Ancak ölüm nedeni omzundan aldığı yaralar değildir. Süleyman’ın vücudu şişlerle delik deşik edilmiş, vücudunda sigara söndürülerek işkenceyle katledilmiştir.
5 Temmuz günü Süleyman’ın cenazesini teslim alan ailesini bir başka acı beklemektedir. Mezarlığa ve Süleyman’ın köyüne giden tüm yollar işgal edilmiştir. Süleyman’ın cesedi evde kokmaya başlar. Yaralıyken sahip çıkamadıkları evlatlarına mezar bile bulamamanın acısıyla kahrolan ailesi çaresizlik içinde evin bahçesine, balkonun altına mezar kazarlar.
Tam bu arada bir vatandaşın önerisi kabul görür ve doğduğu topraklara götürülemeyen ve şehir mezarlığına defnedilmesine izin verilmeyen Raif Erden ve Süleyman Atlas, Palabıyık köyüne, yiğit Palabıyık halkının misafirperverliğine emanet edilir.
Şimdi 35 yıl sonra canlarımızın huzuruna çıkıyoruz. Onları unutmadığımızı ve unutturmayacağımızı bir kere daha söylemek istiyoruz. Ve insanlığını kaybetmemiş vicdan sahibi herkesi 35 yıl önce açılmış yaralara merhem olmaya, bu canlarımızın doğduğu topraklara kavuşturmak için çaba harcamaya çağırıyoruz.
MEZAR BAŞINDA ANILDILAR
35 yıl önce tarihe kara bir leke olarak geçen Çorum katliamında yaşamlarını yitiren, ancak doğduğu topraklara götürülemeyen ve şehir mezarlığına defnedilmesine ise izin verilmeyen Raif Erden ve Süleyman Atlas, Büyük Palabıyık köyündeki mezarları başında anıldı.
Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen anma törenine Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şube Başkanı Nurettin Aksoy, Çorum Alevi Kültür Merkezi Derneği Başkanı Sultan Yıldırım Gök, Eğitim Sen Şube Başkanı Mehmet Öztürk, Çorum Çağdaş Avukatlar Derneği Başkanı Ahmet Özdel, HDP İl Eş Başkanı Ali Akkaya, EMEP Merkez İlçe Başkanı Feyzullah Aygün ve partililer, HDP’den milletvekili adayı olan Muharrem Özünel ve Ümit Küçükbayatlı, BHH İl Temsilcisi Nurettin Kolbüken, CHP İl Genel Meclisi Üyesi Burçin Solmaz Polat, Çorum katliamında hayatını kaybedenlerin ve olaylarda mağdur olanların avukatlığını üstlenen Sadık Eral ve katliam esna-sında fırında diri diri yakılarak öldürülen Veli Solmaz dedenin kızı Naime Nayman katıldı. Anmada konuşmalar yapıldı.
‘ÖZ EVLATLARI GİBİ BAKTI’
Avukat Sadık Eral: Raif Erden ve Süleyman Atlas, Milönü halkını savunurken direniş esna-sında şehit düştüler. 4 temmuz günü Çorum’daki camilerin hoparlörlerinden “Alaaddin Cami bombalandı” anonsunun ardından Çorum karıştı. Raif Erden o esnada panzerlerin kurşunuyla öldürüldü. Süleyman Atlas ise yaralı olmasına rağmen panzere alındı ve faşistlerin işgalindeki Sigorta Hastanesine götürüldü. Orada işkence ile öldürüldü. 5 Temmuz günü Çorum’un her tarafı faşist işgal altındadır. Atlas ailesi çaresizlik içerisinde bahçeye mezar kazdı. Bu esnada cenazenin Palabayık köyüne defnedilmesi önerisi kabul edildi. Büyük Palabıyık halkı direnişe bütün gü-cüyle destek oldu. Şehitlerimize 35 yıldır kendi öz evlatları gibi baktılar. Herkesin doğduğu yerde defnedilmesi en insani haktır. Bir insan Avustralya’da ölüyor ancak doğduğu köye defnedilmek istiyor. Mısır’da Rabia için göz yaşı dökenler, şehitlerimizin kendi köylerine defnedilmesi için gerekli yasal işlemleri yapmalıdır.
Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şube Başkanı Nurettin Aksoy: Olaylar esnasında hayatını kaybedenlerin ailelerine ulaşmaya çalışıyoruz. Şehit aileleri büyük bir travma içerisinde. Şehit olanların ruhu şad, devri daim olsun
ADALET YERİNİ BULMADI
Veli Solmaz Dede’nin kızı Naime Nayman: Anlamlı bir günde yine bir mezar başında bir araya geldik. Hepimizin göz yaşları akıtıldı. Acılarımızı asla unutmayacağız. Yaramız kabuk bağladı ancak merhem sürülmedi. Aradan 35 yıl geçti. Buna rağmen adalet yerini bulmadı.
Eğitim Sen Şube Başkanı Mehmet Öztürk: Faşizm namlusu bu toprakların üzerinden hiç eksik olmadı. Bunun bedelini hep Aleviler, sosyalistler, devrimciler, demokratlar ödedi. Burada yaşanan acı olayların hesabını verecek olan devletin kendisidir.
‘DOSYA YENİDEN AÇILSIN’
Olayların Tanığı Muharrem Özünel: Süleyman Atlas bu direniş esnasında şehit düşmüştür. Süleyman Atlas ve diğerlerinin ölümünde o esnada Çorum’da bulunan Bolu Komando Tugayının etkisi büyüktür. Bu birlik, ‘90’lı yıllardaki kirli savaşta da adından söz ettirmiştir. Çorum olayları dosyası yeniden açılırsa, eminim ki söz konusu komando birliğinin yaptığı katliamlar da açığa çıkar.
EMEP Merkez İlçe Başkanı Feyzullah Aygün: Alaaddin Camii bombalandı anonsunun ardından ben de o yöne doğru gittim. Bu esnada hem panzerlerden, hem komando birliğinden, hem de faşistlerden üzerimize ateş açıldı. Süleyman Atlas sol kolundan hafif bir şekilde yaralandı. Kendisine ‘yanımıza gel’ dedik ancak panzerin içine aldılar. Bu arada bizi yere yatırdılar. Birliğin komutanı askerlerine ‘Başını kaldıranı vurun’ emrini verdi. Daha sonra askerlerine dönerek ‘onu hanginiz vurdu?’ dedi. Şivesinden Karadenizli olduğu anlaşılan bir asker ‘Komutanım ben vurdum’ dedi. Yaşanan tüm bu anlara birebir şahit oldum. Süleyman Atlas, panzere bindirilirken, ‘Devrimciler ölmez’ sloganını atmıştı. Olayların büyümesinde, insanların katledilmesinde devletin büyük payı var.