4 Temmuz 2015 13:47

İnsanca yaşamaya hakkımız yok mu?

Ankara Hastanesi’nde de taşeron işçiler, günde 16 saate varan sürelerle güvencesiz çalıştırılıyor, en ufak hatada dahi işten çıkarılmayla tehdit ediliyor, angarya iş yapmaya mecbur bırakılıyor...

İnsanca yaşamaya hakkımız yok mu?

Birgül KAÇMAZ
Doktor ve hemşirelerin de önümüzdeki süreçte taşeron olarak çalıştırılmasına ilişkin tartışmalar sürerken, hastanelerde çalışan yüz binlerce taşeron işçi insanca yaşayacak ücret talebiyle kadro bekliyor. Ankara Hastanesi’nde de taşeron işçiler, günde 16 saate varan sürelerle güvencesiz çalıştırılıyor, en ufak hatada dahi işten çıkarılmayla tehdit ediliyor, angarya iş yapmaya mecbur bırakılıyor... Görüştüğümüz kadın taşeron işçiler, daha iyi çalışma koşulları ve kadrolu, güvenceli iş talep ediyor; kendileri ve ailelerine biraz daha fazla zaman ayırabilmek istiyor.

‘EYVALLAH’ DEMEMEK İÇİN
Altı yıldır hastanede çalışan Leyla’nın bir oğlu var. Eşinden şiddet gördüğü için ayrılan Leyla oğluyla birlikte yaşıyor. Gün içerisinde çalıştığı saatlerin belli olmadığını belirten Leyla, asgari ücret aldığını, günde 10 buçuk saat çalıştığı halde aldığı ücretin yetmediğini, kirada oturduğu için de para yetiştiremediğini anlatıyor. Leyla, nasıl kuralsız bir ortamda çalıştıklarını “Müdürler dahil, sekretere varana kadar herkesin özel işlerini yapıyoruz, kahvaltılarını bile hazırlıyoruz. Yapmadığımız zaman da şikayet ediliyoruz. Eğer çalışmak istiyorsak onların her dediğine evet demek zorundayız” diyerek anlatıyor. Hastanede çalışan taşeron işçilerin son dönemde sendikada örgütlendiğini duymuş Leyla. Hiçbir şekilde sosyal hayatlarının olmadığını, kadın olarak, özellikle de boşanmış bir kadın olarak hastanede çalışmanın çok zor olduğunu söylüyor. Sürekli aşağılanmayla yüz yüze olduklarını söyleyen Leyla, “Günlerimiz herkese eyvallah diyerek geçiyor. Kadrolu olsaydık bu kadar sıkıntı yaşamazdık. Herkes bizi hizmetçi olarak görüyor” diyor. İşten atılmamak ve haklarını almak için sendikaya üye olmaya karar veren Leyla, sendika gelince bir şeylerin değişeceğinden umutlu.

DÜNYAYA SADECE ÇALIŞMAYA MI GELDİK!
Taşeron olarak çalışan Gül’e göre, aldıkları ücretin bir şeylere yetmesi için asgari ücretin en az 1500 lira olması gerek. Aldığı bütün paranın doğalgaz, su, elektrik faturalarına gittiğini ve çalışmaya mecbur olduğunu belirten Gül, “Bizim de insan gibi yaşamaya hakkımız yok mu” diye isyan ediyor. İşyerinde 16 saat çalıştıktan sonra çocuklarıyla vakit geçirmeye zamanları kalmadığını, diğer yandan evin bütün işlerinin de kendisini beklediğini anlatıyor.
Özlem de çocuklarının isteklerini karşılayamamaktan şikayetçi. Taşeronda çalışan bir işçinin günlük 30 liraya, 16 saat çalıştığını belirten Özlem, çok çalışmalarının karşılığını ise alamadıklarını dile getiriyor. “Günde 16 saat çalışan bizler ev işi mi yapalım, dinlenelim mi, çocuklarımızla vakit mi geçirelim? Hiçbir sosyal hayatımız yok. Bizler bu dünyaya sadece çalışmaya mı geldik?” diyen Özlem’in en yakıcı talebi insanca yaşayacak bir ücret.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et