04 Temmuz 2015 13:02

Ekmeğimi kazanıyorum artık hiçbir şeyden korkmuyorum

25 yaşındayken 70’lerinde bir adamla evlendirilen Leyla abla, işkence gibi geçen yıllardan sonra kocası ölünce yeniden evlendirilmemek için Elazığ’dan Ankara’ya kaçmış. Güvenpark’ın güvercinleri için yem satarak geçimini sağlayan Leyla abla, kendi ekmeğini kazanmaya başladıktan sonra artık hiçbir şeyden korkmadığını söylüyor.

Paylaş

Derya KAYA

 

Ankara’nın yamru yumru kara taştan anıtı. Ankara’ya gelip de, her gün binlerce insanın önünden geçtiği, kimisinin oturup soluklandığı Güvenpark’taki bu anıta uğramayan yoktur muhtemelen. Son aylarda Güvenpark’ta bulunan bu anıtın yeni bir konuğu var, Güvenpark’ın güvercinleri için yem satarak geçimini sağlayan Leyla abla. Leyla ablayla uzun zamandır karşılaşıyoruz Güvenpark’tan gelip geçerken. Bu sefer yanına gidiyoruz biraz sohbet edebilmek için. Esmerleşmiş yüzünde yılların bıraktığı çizgiler gülümseyerek karşılıyor bizi. Yanına oturup sohbete başlıyoruz, anlatacak o kadar çok şeyi var ki.

SENİ SATIN ALDIM, KONUŞAMAZSIN!
Leyla abla üç ay kadar önce Elazığ’dan kaçıp her şeyini geride bırakıp gelmiş Ankara’ya. Geçmişi acılarla dolu. 25 yaşındayken 70’lerinde bir adamla evlendirilen Leyla abla, “Eşim beni hortumla döverdi, saçlarımdan tutup, başımı ayaklarına götürüp öptürürdü. Biz de ses çıkaramazdık. Orada köleyiz sonuçta” diyerek anlatıyor evliliğini. Karşı gelip gelmediğini sorduğumuzda “Bir gün söyledim niye bana vuruyorsun, ne hakla, dedim, ‘Seni satın aldım, konuşamazsın’ dedi. Öyle deyince ben de sustum” diyor.
Evliliği yedi sene süren Leyla ablanın kocası 80 yaşında ölünce, baba evinin yolunu tutmuş yeniden. “Her şey bitti” diye düşünürken ailesi “töre” diyerek yeniden evlendirmek isteyince Leyla abla kaçmış. Kumanın üstüne gitmek istemediğini söyleyen Leyla abla, “Altını temizlemek istemiyorum kimsenin. Biz satılık değiliz. Biz de ayaklarımızın üstünde durmaya çalışıyoruz, ama bırakmıyorlar” diyor kızgınlıkla.
Ailesinin yanından kaçtıktan sonra “Orada koruma altında olursun” diyerek sığınma evine yönlendirilmiş, orada da bir hafta kadar kalabilmiş sadece. “Orada da durum çok zor, mağdur olan, sessiz olan kadınları eziyorlar, orada da bizi koruyamıyorlar, dayak da yedim sığınma evinde, duramadım, çıktım” diye anlatıyor.

ARTIK KORKMUYORUM
Ankara’ya ilk geldiğinde çöplerden bulduğu yemek artıklarıyla beslenen Leyla abla, çok zor günler geçirmiş. Bir gün çöplerde yemek ararken kuş yemi satan İsmail isimli biriyle tanışmış, İsmail, ona tezgâh açması konusunda yardımcı olmuş. Kuş yemi tezgâhından kazandığıyla ev kiralayan Leyla abla, “Bu tezgâhı her gün açıyorum, ne kadar kazanabilirsem, hem borcumu, hem kiramı vermeye çalışıyorum, bazen aç kalsam da Allah’a şükür, ne edeyim” diye anlatıyor Ankara’daki yaşantısını. Akrabalarının hâlâ peşinde olduğunu ama artık kimseden korkusu kalmadığını ekliyor sözlerine. “Başımıza ne geliyorsa aile yüzünden geliyor” diyen Leyla abla, Elazığ’dayken hiçbir şeye ses çıkaramadığını ve korktuğunu, Ankara’ya gelip kendi ekmeğini kazanmaya başladıktan sonra ise artık hiçbir şeyden korkmadığını söylüyor.

AÇ KALMADIKSA NE MUTLU BİZE
“Hepimiz ölüp yerin altına gideceğiz, para pul götürmüyoruz, ekmeğimizi kazandıksa, aç kalmadıksa ne mutlu bize” diyor Leyla abla. Ama bazı günler aç yatıyor Leyla abla. Dört duvar arasında ağladığını, komşularının neden ağladığını sorduklarında ise verecek cevap bulamadığını söyleyerek “Bir şey yok diyorum, ne söyleyeyim, işte öyle bir derdim var benim de” diye içini çekiyor. Kadın örgütleriyle, bu konuda kendisiyle ilgilenebilecek kadınlarla iletişime geçip geçmediğini sorduğumuzda “Hiç iletişime geçmedim. Düşünmedim. Buradan ayrılmayı istemiyorum. Beni koruma altına alırlar. Devlet beni koruyamaz. Ondan burada duruyorum. Başka yere gitsem öldürürler beni, sığınamam. Yerim güzel, yerimden ayrılmıyorum” diyerek yanıtlıyor bizi. Sohbetimizi sonlandırıp, yanından ayrılırken Leyla abla, “Binlerce insanımız var. Bir tanesi gelse yem alsa yeter bana” diyerek uğurluyor bizi.

ÖNCEKİ HABER

Aman Ali Rıza Bey tadımız kaçmasın!

SONRAKİ HABER

İstenmeyen kılları ne zamandır istemiyoruz?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa