İsteğe bağlı düşük hakkı engelleniyor
Türk Tabibleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, bu olay vesilesiyle yeniden gündeme gelen kürtaj hakkıyla ilgili geçtiğimiz haftalarda bir forum düzenledi...
Elif Ekin SALTIK
Sevgilisi tarafından kolundan vurulan 24 yaşındaki Ayşe K’nin yaşadığı kürtaj krizini hatırlarsınız. İki aylık hamile olan Ayşe, kurşun yarası enfeksiyona yol açtığı halde hamile olduğu için ilaç verilmiyordu. Tedavi edilmediği için kolunu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştı. Ayşe’nin kürtaj olması için onu vuran adamın izni gerekiyordu. Üstelik Ayşe, çocuğa bakamayacağını da söylüyordu. Kriz, sağlık örgütlerinin devreye girmesiyle aşılmıştı.
Türk Tabibleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, bu olay vesilesiyle yeniden gündeme gelen kürtaj hakkıyla ilgili geçtiğimiz haftalarda bir forum düzenledi. “Kadınlar Doğum Kontrol Yöntemleri ve İsteğe Bağlı Düşük İçin Sağlık Hizmetine Erişebiliyor mu?” başlıklı forumda “Kadınlar temel bir sağlık hizmeti olan doğum kontrol yöntemlerine ulaşabiliyor mu?”; “Bu hizmet aksamadan, iyi bir niyetle veriliyor mu?”; “Kadınlar isteğe bağlı düşükte kendi bedenleri hakkında söz sahibi mi?” gibi konular ele alındı.
2008’DE İŞLER DEĞİŞİYOR
Kadın Hastalıkları, Doğum ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Akın, kürtaj ve doğum kontrol yöntemleriyle ilgili çok uzun yıllar mücadele vermiş ve bu konuda yasaların çıkartılmasını sağlamış bir akademisyen. İsteğe bağlı düşüğün bir insan hakkı olduğunu söylüyor. Yani kadının kürtaj olmak istemesine rağmen bunu gerçekleştirmeyenler, ettikleri yemine rağmen insan haklarını ihlal etmiş oluyor. Ayşe K’ye isteğe bağlı düşük yapılmamasında kadın için tamamen aleyhte bir niyet olduğunu ifade ediyor Akın. Dünyadan ve Türkiye’den rakamlar vererek dünyada yüzde 50 oranında istenmeyen gebelik yaşandığını ortaya koyan Akın, Cumhuriyet dönemiyle birlikte Türkiye’de isteyerek düşüğün ciddi oranda anne ölümlerine yol açtığını söylüyor. Sağlıklı ortamlarda yapılan kürtaj ve doğum kontrol yöntemlerinin doğru uygulanması tabii ki buna engel olacak, ki oluyor da. Akın, 2008 yılına gelene kadar anne ölümlerinin çok ciddi oranda azaldığını rakamlarla aktarıyor. Ama 2008’den sonra uygulanan politikalarla işler yine tersine dönüyor.
ANNE CANİ, HEKİM KATİL OLDU
Hepimiz hatırlarız 2010 yılında dönemin başbakanı Erdoğan “Her kürtaj bir Uludere’dir” diyerek anneyi cani, hekimi de katil yapmıştı. Bugün hâlâ bu sözün arkasından gidenler var. Ve, “Anne ya da bebekte herhangi bir sağlık sorunu yoksa kürtaj yapamayız” cevabını verip kadınları hastane kapısından dönmeye, merdiven altı yerlerde ya da başka türlü yollarla düşük yapmaya iten kurumlar ve kişiler. İsteğe bağlı düşük savunuculuğunda kadınların ve kadın örgütlerinin ciddi mücadelesi olduğunu belirtiyor Akın, “Ancak kadınların düşüğü en az zararla atlatmasında en büyük görev de hekimlere düşüyor” diyor. İsteğe bağlı düşük savunuculuğunda da iki şeyin önemli olduğuna işaret ediyor. Birincisi, insan hakkı, yaşam hakkı; ikincisi ise hekimlerin duyarlığı. “İsteğe bağlı düşük, cenin hakkı üzerinden değil sağlık hakkı üzerinden tartışılmalıdır” şeklinde son sözü söylüyor.
ASM’LERDE DOĞUM KONTROL HİZMETİ VERİLMİYOR
Düşüğü ve doğum kontrol yöntemlerini inceleyen Dr. Binnaz Başaran İşçi ise temel sağlık hizmetleri içerisinde yer alan doğum kontrol yöntemleri hizmetinin sağlık ocaklarından Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) dönüştürülmüş olan sağlık kurumlarında artık verilmediğini belirtiyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri aile hekimlerinin iş yükünün çok artması. Hekimlerin bugünkü sağlık sisteminde poliklinik hizmetleri dışında başka bir hizmet verecek zamanı kalmıyor.
Kadınların doğum kontrol yöntemlerine ulaşıp ulaşamadığı ile ilgili alan çalışması da yapan İşçi, doğum kontrolü malzemelerinin Sağlık Bakanlığı tarafından az sayıda, düzensiz bir şekilde gönderildiğini, aile hekimlerinin çoğunun bu eğitimleri almadığını; rahim içi araç takma, düşük konusunda deneyimsiz olduğunu söylüyor. “Deneyimli olan aile hekimleri ise bu hizmetler çok zaman aldığı ve performans puanı düşük olduğu için uğraşmak istemiyor” diyor. Kürtajla ilgili yasalar varken hem yöneticilerin söylemleri hem de sahadaki malzeme yetersizliği ve sağlık politikalarından kaynaklanan bireyselleşmiş hizmet kadınların sağlıklı bir isteyerek düşük hizmetine de doğum kontrol hizmetlerine de ulaşmasına engel oluyor. Konunun uzmanı olan aile hekimleri de bu işi sürdürmeye çalışsalar da birçoğu yaşları itibarıyla emeklilik çağına gelmiş durumda. Artık burada en önemli görev akademiye ve kadınların ortak mücadelesine kalıyor.