Evden dışarı meclisten içeri
Hem sokakta hem mecliste kadınlar kazandıklarını garanti altına almak ve geleceğe taşımak için çok uğraşmak zorundalar yine. Seçim sürecinde hiç erinmeden, yorulmadan çalışan, kapıları çalan, kapıları çalanlara dert anlatan kadınlar için bu uğraşın lafı bile olmayacağını biliriz.
Sevda KARACA
Memleket tarihinin en tartışmalı seçimi, kazananları ve kaybedenleriyle geride kaldı. Ama süreç hala bitmedi. Çünkü kazananları ve kaybedenleri sadece mecliste kimin kaç koltuğu olduğuyla hesaplayamayacağımız bir süreç bu. Kadınların koltuğu az, ama kazanımları çok örneğin… Kadınların kazanımları çok ama hak ettikleri, bekledikleri daha da çok örneğin…
Halkın iradesinin önündeki barajı yıkmak için omuz verenlerin büyük kısmı kadınlardı. Çünkü bu baraj, aynı zamanda kadınların eşitlik mücadelesinin kazanımla sonuçlanabilmesinin önüne çekilen bir setti. Bu set HDP’nin 80 vekil çıkararak Meclise girmesiyle yıkıldı. Bu Meclis, HDP’nin yüzde 40’lık kadın temsiliyetinin yarattığı farkla, en yüksek kadın temsiliyetinin olduğu “rekortmen meclis” olarak tarihe geçti.
Kadınlar, seçimden sadece kendilerine ha bire ayar çekmeye çalışan gerici bir iktidara, diktatörlüğe, keyfiliğe, ayrımcılık ve eşitsizliğe, nefret diline, azarlama ve aşağılamaya, savaşa karşı bir kazanım elde etmiş olmadılar sadece. Barışa, çözüme, demokrasiye, eşitlik, adalet ve özgürlüğe, katılımcı, kucaklayıcı bir ortak yaşam için tüm partilere de bir siyaset manevrası belirlemiş oldular.
Bu kazanımlar kadınların bu süreçte biriktirdiği gücü bugünkü düzeyin ötesine taşıyacak bir birlik zemini ihtiyacını da ortaya koyuyor. Bu birlik zemininin hem mecliste hem de sokakta ayakları olacak elbette, olmalı. Hem sokakta hem mecliste kadınlar kazandıklarını garanti altına almak ve geleceğe taşımak için çok uğraşmak zorundalar yine.
Seçim sürecinde hiç erinmeden, yorulmadan çalışan, kapıları çalan, kapıları çalanlara dert anlatan kadınlar için bu uğraşın lafı bile olmayacağını biliriz. Maksat yeni bir hayatın köşe taşlarını dizmekse, evden dışarı, meclisten içeri bir söz için yine yorulmayı göze alacaktır kadınlar.
KADINLARIN MECLİSİ OLABİLECEK Mİ?
Geçtiğimiz dönem kadınların kağıt üstündeki haklarının her fırsatta geriye götürüldüğü, gece yarısı torba yasaları ile hakların budandığı bir dönem oldu. Deyim yerindeyse torbalarla götürülen hakların geri getirilmesi için, kadınların el birliğiyle çalışması gerekiyor. Kadın katliamlarına, şiddete son verilmesi, cinsiyet eşitlikçi, özgürlükçü bir yeni Anayasa yapılması, barış sürecinin halklarının kardeşliğini ve eşitliğini güvence altına alacak biçimde ilerlemesi, savaş sürecinde yaşanan kadın hakikatlerinin ortaya çıkarılması ve tazmin edilmesi için mekanizmaların oluşturulması, kadınlara güvenceli istihdam olanaklarının sağlanması, merkezi bütçenin cinsiyet eşitliği perspektifiyle hazırlanması, kadınlara yönelik sosyal destek mekanizmalarının oluşturulması ve yaygınlaştırılmasının güvence altına alınması, tüm yasama ve yürütme işlerini kadınlar açısından gözetecek bir Kadın Bakanlığı kurulması… Bunlar, bir kalemde sayabildiklerimiz.
Kadınların bu acil talepleri için Meclisten, özellikle de kadın vekillerden beklenti yüksek. Bu beklentinin karşılanabilmesi için HDP’li kadın vekiller Mecliste bir kadın grubu kurulması için girişimlere başladılar. HDP’nin mecliste bir grup kuracak kadar kadın milletvekili sayısı var. Ama arzu edilen, tüm partilerden kadınların bir araya geleceği ve bu acil sorunlar için görüşlerini paylaşabilecekleri bir kadın grubu oluşması. Kadınlar karar mekanizmasında daha fazla yer alsın, kadınların talepleri konusunda ilerleme sağlansın diye yapılan bu çağrıya diğer partilerden kadınların nasıl bir yanıt vereceği merak konusu. Bu öneriye destek verip vermemek, Mecliste kadınların taleplerinin yerine getirilmesi için bir dayanak olmayı kabul edip etmemek anlamına gelecek kadınların nazarında. Takipçisi olacağız.
SOKAK SÖZÜN GARANTİSİ
Kadınların seçim sürecinde ilerlettiği birlik zemininin sokak ayağında da yapılacak çok şey var.
Öncelikli gündemlerimizden biri kadın cinayetleri. Kadın katliamının durdurulması için aslolanın her alanda eşitliğin güvence altına alınması olduğunu biliyoruz. Kadın hareketi, cinayetlerin önlenmesi noktasında acilen yapılabilecekleri formüle edebilmek için kafa yoruyor, toplantılar, buluşmalar düzenliyor. Kadına yönelik şiddet her gündeme geldiğinde, en ağır cezayı savunmanın kadın cinayetlerine en çok karşı olmak gibi gösterildiği Meclis’te, olması gerekenin, kadınların korunması için mekanizmalar geliştirmek üzere devletin tüm olanaklarını seferber etmesi olduğunu tartışmak, tartıştırmak istiyorlar. Tartışmanın bu biçimde yapılabilmesinin garantisinin, sözümüzü örgütlü bir biçimde sokakta söylemek, her bir cinayet mahallini kadınlar öldürülmesin diye mücadele alanına dönüştürmek olduğunu geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz. İnfial yaratacak “yeni” bir kadın katliamını beklemeden, artık sıradanlaşmış her cinayeti bir kadın isyanına dönüştürmek; bu isyanı kadınların tek tek yaşadığı öfkenin örgütlü toplamı haline getirebilmek için yerellerde buluşmalar düzenlemek çok acil bir ihtiyaç.
Bir diğer gündemimiz elbette barış. Kürt sorununda çözümsüzlüğün devamını kendi iktidarının devamına dayanak yapmaya çalışan AKP, kadınların bu süreçte verdiği “barış istiyoruz” sözüne sırtını döndüğünü/döneceğini son gelişmelerle kanıtlamış oldu. YPG/YPJ güçlerinin IŞİD’i geriletmesi Erdoğan ve AKP kurmayları tarafından Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde bir ‘Kürt kuşağı tehlikesi’ olarak nitelendirilirken, barbar IŞİD çetelerinin yaptığı katliamların el altından Türkiye’de organize edildiği gerçeğinin üstü örtülmeye çalışılıyor. Yüzlerce kadın ve çocuğun ölümünden sorumlu barbarlık çetesinin dayanağı olmaktan çekinmeyen AKP, sınır ötesi operasyon peşinde. Kadınların Türkiye’nin Suriye’deki Rojava bölgesine yönelik bir müdahaleye ve Kürt sorununda yeniden savaş politikalarına dönülmesine karşı sokakta söyleyecekleri barış sözü, yalnızca kendileri için değil, komşu topraklarda barbarlığa karşı mücadele veren farklı halklardan kadınlar için de hayati önemde.