Adana’dan kampa giden gençlerin objektifinde işçiler var!
Açıkçası biz böyle bir manzara ile karşılaşacağımızı düşünmemiş, içeride sadece ‘gri’ bir çalışma alanı göreceğimizi düşünmüştük. Aslında sadece bu iki çocuk bozuyordu beklediğimiz manzarayı.
Celalcan GEZER
Adana
İçeri girdiğimizde yüzümüze ağır bir küf ve toz kokusu çarpmıştı. Fotoğraf makinelerimizin ayarlarını da yaptık ve merdivenlere ilk adımımızı attığımızda bizi 2 küçük çocuk gülümsemeleriyle karşıladı. Açıkçası biz böyle bir manzara ile karşılaşacağımızı düşünmemiş, içeride sadece ‘gri’ bir çalışma alanı göreceğimizi düşünmüştük. Aslında sadece bu iki çocuk bozuyordu beklediğimiz manzarayı. Hemen birkaç kare fotoğraflarını çekmek istedim, kirli duvarların önünde kirli elbiseleriyle çocuklar çok görmüş yüzleriyle parlıyorlardı. Hemen poz verdiler, farklı farklı pozlarını çektim. “Televizyona çıkacak mıyız?” diye sordular. Televizyona çıkmadınız ama burada, yazımdasınız kardeşlerim. Umarım bu yazıyı sizlere ulaştırabiliriz de, okursunuz. Bizi karşılayan bu güzel manzaradan sonra içerilere doğru yürümeye koyulduk. 5-6 metrekarede, metrekare sayısı kadar insan çalışıyordu.
15 SAAT MESAİ, 3 KURUŞ PARA
Arkadaşlarım çocuklarla vakit geçirip onları severken benim aklım başka bir yere takılmıştı. Kokunun büyük miktarda sebebi olan tuvaletler gözüme çarpmıştı. Gerçekten yakınında durmak bile kolay değildi. Ama insan mecbur olunca alışıyordu. Kimileri sarayında altın tuvalette, kimileri burada... Aramızdaki farkların en basit özetiydi. 15 saat mesai, 3 kuruş da para. Lüks ayakkabıların bir kısmının yapımı buradaydı. O ayakkabıları alıp ayağına geçirenler bu şartlardan habersiz. O çocuklar imkansızlıklar içinde mutlu olmayı öğrenmek zorunda kalan çocuklar.
İZAHI YOKTU!
Deniz ÖNDEŞ
Merhaba ben Deniz Öndeş lise mezunuyum, üniversite sınavına hazırlanıyorum. Güneşli günler görmeye dair, özgürlük kokan güzel insanların buluştuğu İzmir’de gerçekleşecek olan Gençlik Kampına gideceğim bu yıl. Bu havanın kokusu burnumun yakınlarında ve bu hal beni fazla sevinçli kılıyor. İzmir gençlik kampında açacağımız fotoğraf atölyesinde sizlere sunmak için hazırladığımız görsellerimizi seyrinize arz etmekten mutluluk duyarız. Bu çalışma kapsamında Adanalı işçileri fotoğraflayacağız. Ancak yakın zamanda ayakkabı saya işçilerine yaptığımız ziyaret bizi fazlasıyla üzdü. Bu güzel insanların omuzlarına taşınması mümkün olmayan yüklerin yüklenmesi ve bu insanların bu yükü taşımaya çalışmaları benim zihnimi yerle yeksan etti. Adana’nın bu cehennem sıcağında işçilerin ufacık bir odada bir soğutucu dahi bulunmaksızın çalışıyor oluşlarının izahı yoktu. Uzun saatler çalışıp karşılığını alamamalarının da bir izahı yoktu! Patronun cebine giren biraz fazla para onun vicdanından hiçbir şey eksiltmiyordu. Aksine aç gözlerini doyurmaya çalışmaları, biz işçi sınıfının yanındaki insanları daha çok öfkelendiriyor. Buna bir dur diyelim, gelin birleşelim!
AÇGÖZLÜ ABDİ AĞALARA KARŞI BİRLEŞELİM
Dilara DURUER
Öncelikle herkese merhaba. Adana Emek Gençliği olarak bizler bugün Adana Tarihi Kazancılar Çarşısı’nda saya işçilerinin çaylarını içmeye gittik. Kazancılara gidiş amacımız öncelikle işçileri ziyaret etmek olsa da Fotoğrafçılık atölyesi olarak işçilerin çalışma şartlarını fotoğraflayıp Gençlik Yaz Kampı’mızda sergilemekti. Adana’nın Seyhan ilçesinde olan Kazancılar Çarşısı veya bilinen başka isimleriyle Yemeniciler Çarşısı, Adana Arastası 1500’lü yıllardan beri varlığını sürdüren ve birçok küçük atölyeyi içinde barındıran bir çarşı. Atölyelerde bizim büyük mağazalardan yüz liralar dökerek aldığımız ayakkabılar, kalaylı bakır kazanlar ve helvalar üretiliyor. Çukurova’da bir koyup üç alan, üçünü de kendi yiyen Abdi Ağa’ların modernize edilmiş markaları da tamamen bu çok bakımsız yerlerde üretiliyor. Biz direk saya işçilerinin atölyelerine gidiyoruz. Karanlık ve yıkık dökük beton merdivenlerden yukarı çıkıp önce küçük atölye odalarını görüyoruz. Odalarda küme küme işçiler ayakkabıların yüzeyini boyuyorlar. İşçiler bu sıcak mevsimde lağım kokusuyla beraber günde 10-12 saat hiç durmadan çalıştırılıyor ve yüzlerce ayakkabı yapıyorlar. Daha sonra ise yaptıkları ayakkabıdan aylık olarak belki 6 tane bile alamayacak kadar insafsız bir rakama talim ettiriliyorlar. Çalışma koşulları insan standartlarının çok çok altında. Asıl şikayet edilecek durum işçilerin ürettiklerinden çok az bir pay alması değil ürettiklerinin üzerinde zerre söz hakkı olmaması. Sömürüye karşı bütün işçiler, emekçiler birleşmediği sürece kapitalizm belirli bir zümreye bütün olanakları sunarken toplumun büyük çoğunluğu olan bizleride bu koşullarda yaşamaya zorlayacaktır.
HATRI BİLE SAYILMAYAN İŞÇİLER
Hasan Mert OLGUN
Bugün partiden tanıştığım yeni ve sıcak insanlarla birlikte, fotoğrafçılık atölyesi için Adana’nın gizli köşelerine, gerçek işçilerin çalıştığı yere bir yürüyüş yaptık. Asıl amacımız sırayla kötü şartlar altında çalışan ve hatrı bile sorulmayan emekçileri ve çalıştığı yerleri fotoğraflamaktı. İnanın bana alın teriyle çalışan insanların o şartlarda bile güzel gülüşlerini ve misafirperverliğini görmek biz yoldaşları çok mutlu etti. Kültür turu niteliğindeki bu gezimiz biz genç nesillerin gelişimi için çok önemliydi.