Can güvenliğimiz yok!
Ankara’nın Keçiören Ovacık Mahallesi’nde yaşayan emekçi kadınların birçoğu taşeron işçisi ya da ev emekçisi olarak çalışıyor. Ve bu kadınlar iş yerlerine otobüsle, dolmuşla gidip gelirken çeşitli zorluklar, en önemlisi de güvenlik sorunu yaşıyor.
Nazife ORTAKÇI
Ankara’nın Keçiören Ovacık Mahallesi’nde yaşayan emekçi kadınların birçoğu taşeron işçisi ya da ev emekçisi olarak çalışıyor. Ve bu kadınlar iş yerlerine otobüsle, dolmuşla gidip gelirken çeşitli zorluklar, en önemlisi de güvenlik sorunu yaşıyor.
Özellikle Etlik Zübeyde Hanım Hastanesi’nde 15-22 vardiyasında çalışan kadın arkadaşlarım 22.30 otobüsüne biner, eğer otobüsü kaçırırsa 23.10’daki otobüsü bekler. Geç saatlerde Etlik’te cadde üzerinde beklerken arabaların korna çalmalarından, “Gideceğin yere götüreyim” gibi sözlü tacizlerinden veya araçtaki çoğu yolcunun Ovacık’a gelmeden çok önce inmelerinden dolayı otobüste yalnız kalan kadınların aklına Özgecan gibi katledilen kadınlar gelir.
Bir de birçok zorluktan sonra binilen dolmuşta veya otobüste de oturabilmişseniz bile yanınızdaki yayılarak oturmuş erkek size çok yer bırakmamıştır. Sıkış tepiş otururken yanınızdaki hiç tanımadığınız bir adam namus bekçisi tavrıyla bağırır “Şoför bey, bayanlar var neden daha fazla yolcu alıyorsun?” diye.
Gelirsiniz mahalleye. Eğer sizi eve götürmek için gelen biri varsa şanslısınızdır, yoksa geçilmesi gereken ıssız tarlalar, karanlık sokaklar vardır. İşten sonra “az stres atayım” diye yaz akşamlarınızı geçirmek isteyeceğiniz parkların lambaları yoktur. Kışın ise ulaşım derdi daha da artar. Okullardaki çocuklarını almak için yola düşen kadınlar, evlerine dönerken çocuklarının ellerini sıkı sıkı tutarak ışıkları olmayan caddelerden geçerler. Özellikle Çamyolu Caddesi-Mezarlık Yolu kadınların yürürken çekindikleri bir yer haline gelmiştir.
HAYATLARIMIZ EVLERE SIKIŞTIRILDI
Mahallemizin 3-4 km ilerisinde Forum Ankara adında, mahalleli birçok kadının çalıştığı bir AVM var. Kadın arkadaşlarımız AVM yolunu genellikle yürüyerek gittiklerini anlatıyor: “Sabah yolumuzun üstünde arabalarında içki içen, korna çalıp, taciz eden insanlar var. Gelirken de tüm yorgunluğumuzun üstüne sabahki yol derdini çekmemek için eşlerinin kendilerini almak zorunda olduğunu anlatıyor arkadaşlar. Eskiden sitemizin etrafında arkadaşlarımızla spor amaçlı yürüyüş yapardık. Şimdi ise sitenin etrafındaki boş arazilerde alkol içenlerin, uyuşturucu kullananların sayısının fazla olmasından bu imkânımız kısıtlandı.”
Tüm bu sıkıntılar kadınların yaşamını sadece ev ve bir iki komşusunun evine sıkıştırdı. Nerede yaşıyorsak, oranın ne kadar güvenli olup olmadığı sorusu ilk aklımıza gelen şey oluyor. Bunun yanında dinin, gelenek, göreneklerin, mahalle baskısının etkisindeki kadınlar ömürleri boyunca güvensiz yaşıyor. Etrafındaki fiziksel olanaksızlıklar da cabası oluyor.
Biz kadınlar her türlü karanlığa inat, daha aydınlık yarınlar için birlikte mücadele ederek önce mahallemizi, parkımızı aydınlatacağız. Yarattığımız aydınlık yolda da mücadele ederek kol kola aynı yolda yürüyeceğiz.