01 Ağustos 2015 12:26

Görüyorum, duyuyorum, konuşuyorum

Metalle Türkiye’nin ezberini bozan Bursa’nın arka sokaklarındaki kadınlar, yeni ve çoğul bir değişimin habercisi niteliğinde. Bu semtin kalbinde, lokomotif güç olan kadınların ortak noktası Panayır Kadın Dayanışma Derneği var.

Paylaş

Burcu YILDIRIM
Bursa’nın işçi semtlerinden biri Panayır. Fabrikalara işçi taşıyan servis araçları mahalle sokaklarının trafiğini oluşturuyor. Panayır’ın bir diğer yanı da ötekilerin semti, yani birçok yerden  göç almış farklı kültürden emekçilerin yaşam alanı olması. Bu semtin kalbinde ise adeta lokomotif güç olan kadınların ortak noktalarından biri var: Panayır Kadın Dayanışma Derneği.
Nasıl mı? Açılışından bu yana üç dört ay gibi kısa bir zaman geçmesine rağmen farklı kesimlerden birçok kadının seminerler, kurslar, film gösterimleri için buluştuğu, sahip olduğu özgünlüklerle akademik araştırma alanlarına katkı sağladığı ya da şöyle geçerken uğrayayım diyen kadınların bir aradalığı dernek. Öyle ki dernek bünyesinde düzenlenen kermese evlerindeki fazla eşyaları getirip oradan da bir şeyler satın alarak, çamurunda bizim de harcımız olsun diyerek dayanışmayı büyütüyorlar. Uludağ’ın Bursa’ya hayat verdiği gibi bu birliktelik de derneğe hayat veriyor.
Son yıllarda kadına yönelik şiddetin ve bu şiddete karşı bir araya gelen ve mücadele yöntemlerini tartışan kadınların emeğinin bir sonucu Panayır Kadın Dayanışma Derneği. Özgecan Aslan’ın vahşice katledilmesiyle tüm Türkiye’de “Artık yeter” diyen herkesin Bursa özelinde vücut bulmuş hali olan bu dernek, 8 Mart’ta, 1 Mayıs’ta kendi talepleriyle alanlara çıkan kadınlara ev sahipliği yaparken kadın sağlığı, çocuk eğitimi, film gösterimi gibi etkinliklerle mahalleli kadınlara sosyal yaşam alanı sunuyor.

AYNI SOFRADA AYNI GELECEK İÇİN
Burada birlikte, titizlikle yürüttüğümüz çalışmalar her bir kadının hayatına dokunmuş ki dernekten çıkıp yürüme mesafesindeki evine giderken, sokak boyunca kadınların ilgisine, çay sohbetlerine, tartışmalarına konuk ediliyoruz. Evde parça başı iş yapan, fabrika çıkışı gelen, emekli olan, ev kadını olan, işsiz olan, liseli-üniversiteli olan kadınlar aynı sofrada aynı geleceklerini tartışıyorlar.
Emeklerinin karşılığının bu olmadığını ancak evden de dışarı çıkamadıkları için parça başı iş yapmak zorunda kaldıklarını söyleyen kadınlar, yine özel alan olan evlerde yine ek gelir sağlamak için çalışırken “Artık savaş olmasın, buna da razıyız” diyorlar.
Katmerlenmiş çaresizliklerine bir de ya savaş çıkarsa korkusu, gece kapılarına bir kilidi fazla vurduruyor. “Suriyeli kadınlar gibi olmak istemiyoruz” diyerek kaderlerine ve devletlilerce öğretilmiş çaresizliklerine belki geç kalınmış ama kararlılıkla karşı çıkıyorlar.  “Derneğe geldikçe, konuştukça, gördükçe kendimi güçlü hissediyorum. Komşumu da buraya gelmesi için ikna etmeye çalışıyorum” diyorlar.  Sanırım sihirli kelime bu. Metalle Türkiye’nin ezberini bozan Bursa’nın arka sokaklarındaki kadınlar, yeni ve çoğul bir değişimin habercisi niteliğinde.

ÖNCEKİ HABER

Ev baskınlarıyla gözaltı furyası sürüyor

SONRAKİ HABER

Şairlerden gazetemize destek ziyareti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa