Savaş, bir kadına en fazla hangi acıyı yaşatır?
Çocukların annelerinin acılarla dolu hayatını deşerken öğrenecekleri, öğrendiklerinde ise hiçbir zaman eski hayatlarına dönemeyecekleri gerçeği bir tokat gibi onların da bizim de yüzümüze çarpıyor.
Hilal YAĞIZ
Devlet; her dönem, savaş, katliam enstrümanını elinden düşürmemiş tarihte. Enstrümanlar da yaşanan acılar da hiç değişmemiş. Tertelesi, katliamı, soykırımı hepsi bu topraklarda ismini haketmiş.
Savaş bu yüzden AKP Hükümetinin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bugün dilinden düşürmediği aklından çıkarmadığı, düşlerini süsleyen hayalleri.
Henüz gerçek anlamda içine girmediğimiz savaş ortamında bile hala tek tek veya toplu halde canlarımızı yitiriyoruz, bombalanıyoruz, yok ediliyoruz.
İÇİMDEKİ YANGIN
Asıl adı “İncendies”, Türkçeye çevrilmiş haliyle “İçimdeki Yangın” tam da savaşın alıp savurduklarını toplayıp gözümüzün önüne getiren bir film.
Ölümünün ardından çocuklarına bıraktığı iki ayrı mektupla kendisini anlatan bir kadının, annesini anlamaya çalışan çocuklarının hikayesini, savaşa karşı savaş veren bir kadının en fazla nasıl bir acıya katlanabileceğini anlatıyor bize. Ve savaşın doğurduğu acıların tarifinin imkansız olduğunu...
Yer; Ortadoğu... İç savaşın en karanlık zamanları... Yönetmen; Denis Villeneuve.
Yazar Wajdi Mouawad’ın tiyatro oyunundan filme uyarlanan bu yangın hikayesinde ikiz kardeşler Jeanne ve Simon, ölen annelerinin son arzusunu yerine getirmek için Lübnan’a giderler. En İyi Yabancı Film Oscarı’na da aday olan 2010 yapımı filminin ana karakteri Nawal Marvan, Hrıstiyan bir Araptır. Müslüman-Hristiyan çatışmasının ortasına sürüklenir. Aşık olduğu adam abileri tarafından Müslüman olduğu için öldürülür; ondan geriye kalan tek şey olan karnındaki bebek ise elinden alınıp yetimhaneye verilir.
Yıllarca, sadece oğlunu arayan Nawal, en sonunda oğlunun verildiği yetimhanenin bombalandığını görür. Çocuğunun öldüğünü düşünerek, savaşın nedeni olduğunu düşündüğü Hristiyan lideri öldürür. 15 yıl kaldığı hapishanede en ağır işkencelere maruz kalır. Tecavüze uğrar. Hamile kalır ve ikiz bebeklerini doğurur. Annelerini, ellerindeki iki mektupla ilk kez tanıyan kardeşler, bu tecavüz sonucu olduklarını öğrendiklerinde, bu hikayede kendi hayatlarını da bulurlar. Fakat yüreği öğrendiği kendi hayat hikayesiyle yangına dönen sadece onlar olmayacaktır...
Film tüm bu yaşananlara rağmen, ardından gelen en esaslı acı gerçekle noktalanır; hikâyenin başında taş kesilen anne Nawal’ın yangınıyla...
BİR ARTI BİR HİÇ BİR EDER Mİ?
Eder. Edecek. Filmi özetleyen soru, filmin içinde çocuklarının annelerinin acılarla dolu hayatını deşerken öğrenecekleri, öğrendiklerinde ise hiçbir zaman eski hayatlarına dönemeyecekleri gerçeği bir tokat gibi onların da bizim de yüzümüze çarpıyor.
Bu çarpıcı film ile altüst olan ezbere matematik işlemi hafızamızda aslında o “savaşın en fazla kadınları parçaladığı” gerçeğinin somutlaşmış hali oluyor. Yaşananları, en yakından tanıyan, bilenler olarak, kadınlar olarak bu filmi sayfalarımızda ele almamızın nedeni de en çarpıcı, en trajik, en dramatik filmlerden biri olması değil. Aslında gerçeğin ta kendisi olmasından kaynaklı.
YANGINLARIN SÖNMEDİĞİ YERDEYİZ
Henüz bir tekinin bile hesabının verilmediği katliamların, savaşların yaşandığı yerdeyiz; yangınların hiç sönmediği yerde...
O en güzel gençlerimizin cani, katil, tecavüzcü çetelere ve onları maşa yapmış emperyalist barbarlığa karşı ölümsüzleşmelerine tanık olduğumuz günlerde, yangınımıza rağmen bu yüzden barışa sahip çıkıyoruz. Savaşa karşı duruşun simgesi Rojava’ya ulaşamadan, yüreğimizi yakan, içimizdeki ateşi harlayan gençlerimizi yitirdiğimiz zamanlarda, en çok da bu zamanlarda, bu yüzden “Savaşa Hayır” diyoruz.
Ve biz bugünlerde bir kez daha o “iç savaş” denilen; toprakları, insanları, tarihi bile çürüten zamanları ve mekanları hatırlamak gerektiğini düşünüyoruz.
Bu yangını söndürmenin tek yolunun hatırlamaktan ziyade hiç unutmamak ve unutturmamak olduğunu bilerek...
İÇİMDEKİ YANGIN
Yönetmen: Denis Villeneuve
Oyuncular: Rémy Girard, Lubna Azabal, Mélissa Désormeaux-Poulin, Maxim Gaudette
Tür: Dram
Yapım: Kanada / 2010