9 Ağustos 2015 03:37
/
Güncelleme: 10:20

Ebru Nihan CELKAN*

“Şeref verilebilen bir şey değildir, birdenbire ortaya çıkmaz, yavaş yavaş, çok karışık bir biçimde büyüyen bir duygudur.”
Indra Gandhi

70'LER SİNEMASI

1970’li yıllarda Arzu film bir çoğu izleyenlerin hafızalarında ve ruhlarında derin izler bırakan 45’den fazla filme imza atar. Büyük bir çoğunluğumuz bu filmlerden bir veya bir kaçını vazgeçilmez listesine yazmışızdır. Hababam Sınıfı, Bizim Aile, Tosun Paşa, Gülen Gözler, Mavi Boncuk, Süt Kardeşler ilk akla gelenlerden bazıları. İsmi geçen filmler haricinde benim için vazgeçilmez olan iki film daha var. Biri Canım Kardeşim bir diğeri ise Aile Şerefi.Bu iki film kadro olarak benzerlikler göstermesine rağmen listedeki diğer filmlerden türü ve hikaye içerikleri bakımından ayrılır. Komedi yerini drama, ideal yerini gerçekliğe bırakır.
Geçtiğimiz hafta içerisinde milliyetçi partinin başkanı içinden “şeref” geçen hakaret cümlesini kurduğunda aklıma Aile Şerefi filmi geldi. Filmin feminist eleştirisini, aile, namus konularındaki popülist alt metnini bu seferlik kenara bırakarak bende bıraktığı hissin ve anımsadıklarımın izlerini sürdüm. Filmzengin, şımarık, küstah ve arsız bir adamın (Oktay) ve babasının, kendi yağında kavrulan geniş, yoksul ve mutlu insanlardan oluşan bir aileye trajik bir kaza vesilesiyle musallat olmasını konu alır. Ailenin en küçük ferdine arabasıyla çarpan Oktay bu esnadan ailenin güzel kızına aşık olur.İlk başlarda türlü nezaket oyunlarıyla istediğini elde etmeye çalışan Oktay bu yol etkili olmadıkça babasını da yanına alarak yöntemlerini sertleştirmekten çekinmez. Hastalıklı bir şekilde takıntı haline getirdiği kıza ulaşmak için türlü fenalıkları yapmaktan en ufak hicap duymaz. Ne de olsa her zaman istediğini elde etmiştir, babası arkasındadır, çok zengindir ve güçlüdür. Oktay sonuçta kendi hırslarının kurbanı olurken çevresindeki bir çok insanın da hayatında onarılmaz yaralar açar.

BABASI ARKASINDA

“Türkiye’nin siyasal yapısını yeniden düzenleyecek bir takım uygulamalara fırsat ve zemin hazırlayacak bir yaklaşım internet sayfası ile Türkiye’ye zehir saçıyorsa, sevsen de sevmesen de interneti değil, abd’nin dışişleri mensuplarını değil, bu milletin iradesi ile kurulmuş akp’yi tutmak bir vatan görevi olur. İşte milliyetçilik budur.”
Aralık 2010
Devlet Bahçeli

“Devlet gereğini yapmıştır”

Uludere Katliamı ertesi
Ocak 2012
Devlet Bahçeli

Yukarıdaki örneklerin sayısını çoğaltabiliriz. Son dönemde bu söylemlerin yerini eyleme bıraktığı bir süreci deneyimliyoruz. İktidar partisi seçimden mutlak yenilgiyleçıkmış olmasına hatta son hükümette görev yapan birçok bakanı son seçimlerde milletvekili seçilmemiş olmasına rağmenülkede seçim olmamış gibi bir tavırla hayatına devam ediyor. Hepimizi etkileyecek kararlar alıyor, operasyonlar yapıyor, toplu sözleşme görüşmeleri yürütüyor, üst düzey atamalara hız kesmeden devam ediyor.Seçim sonucunu, halkın iradesini yok sayan tavır her geçen gün artıyor. Milliyetçi partinin meclis başkanlığı seçiminde iktidar partisi adayına verdiği dolaylı destek, barış sürecinin rafa kaldırılması, seçim çalışmaları süresince havada uçuşan onca hakarete rağmen sarayın davetine icabet edilmesi, CHP’nin verdiği ve HDP’nin desteklediği “terör olaylarının nedeni araştırılsın” önergesine karşı kullanılan oy ve sonradan tornistan yapılsa da partinin üst kademlerinden gelen azınlık hükümetine destek veririz söylemleri sayesinde arsızlık devam ediyor.
Bir kez dahanet bir şekilde görüyoruz ki iktidar partisi, milliyetçi partinin nutuk kudretini keşfetmiş formudur.İktidar partisini kuran hala içinde önemli görevlerde yer alan birçok isim geçmişte milliyetçi partiyle yolları bir şekilde kesişmiş isimlerdir. Milliyetçi parti iktidar partisinin fikir babalarından biridir. Şımarık oğluna durması gereken noktada müdahale etmeyen tam tersine onun aldığı kararları kendi varlığını onun varlığına armağan edercesine destekleyen milliyetçi parti kendi sonunuda adıma adım hazırlıyor. Bu yaklaşım er ya da geç şımarıklığı gemlenemeyen iktidar partisine ve onun destekçisine oy kayıpları olarak zaman içerisinde dönecek. Önemli olan bir türlü doymak bilmeyen hırsları peşinde koşanların ve onları destekleyenlerin daha fazla onarılmaz yara açmaması, daha fazla insanın ölümüne sebep olmaması.

BARIŞ HAYAT KARDEŞLİK

Türkiye, acıların kesintisizce biriktiği bir ülke. Şerefi tartışacaksak bu acıların sebebi olanları ve acı üstüne acı ekmek konusunda ısrarcı olanları tartışmakla başlayabiliriz. Faili meçhullerve katliamlar için “çözülecek, gereği yapılacak, bu benim de davam” diye sözler veren ve sözlerini tutmayanlar, ülkenin derelerini, suyunu ve kamusal alanlarını çalanlar, sivil halkına bomba yağdıran ve sonra üstünü kapatmaya çalışanlar, haklarında açılan tüm yolsuzluk dosyalarını sümen altı edenler, şehit cenazeleri ertesi “oyum arttı mı?” diye anket yaptıranlar, öldürülenler kimdenmiş sorusunu sorduktan sonra başsağlığı dileyenler ve bu zihniyete en zor anlarında omuz verenler dururken milliyetçi partinin liderinin kullandığı sıfat başkalarına düşmez.
Bütün bunlar ortadayken, kimse özellikle de yıllardır üst düzeyde siyaset yapanbiri oy tercihi farklı olan insanlara şerefsiz diyemez.
Cumhurbaşkanının özenle, ısrarla ve inatla sürdürdüğü “bizler ötekiler” dilini seçimlerden sonra büyük bir şevk ve arzuyla sahiplenen milliyetçi partiye rağmen, ölümü kutsayan cümlelere rağmen, savaş güzellemelerine rağmengüler yüzle, tereddüt etmeden ve yüksek sesle “BARIŞ” demek “HAYAT” demek “KARDEŞLİK” demek şereftir.

*Oyun Yazarı

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et