Aşktan değil, fantaziden hiç değil ama eriyoruz...

Hacer YÜCEL
Açıkta bırakılan çikolata ya da dondurma gibi eriyoruz... En azından bendeki durum bu. Öte yandan bu ‘erime, bitme’ sürecinin kesinlikle ‘aşık olmakla’ bir ilgisi yok ve elbette keşke öyle olsaydı!
Bu arada unutmadan söyleyeyim, ‘şeker’ gibi insanların başına bu hep gelir, üzülmeyin yani...
Bütün bunlarla birlikte, millet olarak travmanın eşiğindeyiz. Niye mi? Sayın Nihat Hatipoğlu’ndan ötürü... Hani şu ilahiyatçı olan, hani bir televizyon kanalında ‘Dosta Doğru’ programını sunan, hani bütün benliğini halkın yararına sunan ve onların her türlü sorununa ‘derman’ niteliğinde cevaplar veren, çözümler bulan zat-ı muhterem...
Efendim, Hatipoğlu, “Banyoda çıplak yıkanılabilir mi?” sorusuna, “Çırılçıplak yıkanmak mekruh görülmüştür. Çünkü o halde olmak iyi değildir” yanıtını vererek şunları söylemiş: “Peki ne yapacak? Göbeğinin altından şortunu çıkarmadan yıkanacak. Son anda onu çıkarıp durulanacak.”
Hayyyde, diyesi geliyor insanın. Hele yaz sıcaklarının insanı alıp götürdüğü, ‘eriyip, bitirdiği’ dönemde verilecek cevap mı bu?
Üstelik en büyük serinleme yöntemlerinden biri olarak dururken; “su, banyo, duş” üçlemesi...
Ve özellikle belirtmek istiyorum, soruyu soranın kabahati yok, belli ki sıcakların tesirinde kalmış beyni; önce kaynama ve sonra da ‘suda fazlasıyla’ aşina olduğumuz buharlaşma sürecini yaşamış ve nihayetinde böyle bir durum vuku bulmuş. Yani soruyu kendi iradesi ile sormuş olamaz diye düşünmekteyim.
Ama hoca niye böyle cevap veriyor? Hadi cevap verdi, cevapları dönemin koşullarına uygun olsun. Yaz için ayrı kış için ayrı...
Şimdi bu programı izleyen pek çok insan, ‘eriyip bitme’ noktasına geldi ve buna bağlı olarak travma yaşıyor. Hocanın haberi yok!
Çünkü banyoda çıplak yıkanılamazken, evde nasıl çıplak dolaşsın? Cezası çok büyük! Mazallah hayalini kurduğu cennet ayaklarının altından kayıp gider, o yüzden cehennem sıcaklarına razı gelecek artık. Uyurken bunaldığı vakit “ayyyy” deyip üstünde başında ne varsa çıkarıp da yatamaz... Yani mesele ciddi.
Dolayısıyla kabahati çok büyük hocanın, bir kere cehennemde yaşa demiş, yani ahirette günah ve sevap durumuna göre karar verilmesini beklememiş. Yaz sıcakları nedeniyle yaşanan cehennem azabını arttırmış.
Eeee, şimdi ne olacak?
O vakit, cennete giden yoldan sapmadan serinlemeye bakmak lazım.
Nasıl mı?
ÇARŞAFA DOLAN DA YAT!
Aslında çok kolay, çarşafını bir güzel ıslat, saniyenin milyonda biri hızda soyun ve çarşafa sarınıp yat. Serin serin, oh mis... Ama hastalanmak da var... Öte yandan annemin “öyle ıslak ıslak yatarsan çocuğun olmaz” tespitini de aktarmadan geçmek istemem. “Bil” diye söylüyorum.
BUZDOLABININ GÜCÜNÜ KEŞFET!
Islak çarşafa dolanarak yatmak sana göre değilse, sabah çıkarken ya da akşam yatmadan iki üç saat önce, çarşaf ve yastıklarını buzdolabına koy. Yatarken çıkar ve kullan.
Buzdolabını açıp karşısına da oturabilirsin; ama unutma serinleyeceğim derken buzdolabından olabilirsin.
PATRONUNU KIZDIR!
İş yerinde klima var, üstelik bütün gün soğuk şeyler tüketiyorsun; ama yine de işe yaramıyor mu? O vakit patronunu kızdır. Hatta öyle bir kızdır ki fırtına gibi essin, sadece sen değil diğer çalışanlar da bundan faydalansın.
‘SOĞUK DUŞLUK’ HAREKETLER YAP!
Soğuk duş etkisi yaratacak hareketler içine gir. Ama hem kendin hem de çevrendekiler nasiplensin bu durumdan. Özellikle çıplak duş alma hakkımız yokken, çok iyi bir hareket olur bu. Tanıdığım bir adam vardı, öyle pantolonlar giyerdi ki, oturunca sadece çatalı değil oturan yerlerinin hepsi meydana çıkardı. Bu manzaranın yarattığı duş etkisi yaz sıcaklarında muazzam bir şey haberin olsun.
SOKAKTA HALI YIKA...
Çocukluk çağlarımın en büyük hobisiydi, eminim sizin de öyle. Ama büyüdük ve halı yıkama merkezleri çıktı, değil mi? Yapma, halını kendin yıka, hem serinle hem de paran cebinde kalsın. Sokakta, balkonda, terasta... Her yer olabilir, yeter ki iste...
MORGA YA DA BANKAYA GİT!
Sokaktasın ve sıcak iyice bastırdıysa en yakındaki hastaneye ya da bankaya uğra. Hastaneye gittiysen morga girip “Bir tanıdığa bakacam” de. Olay anlaşılıncaya kadar serinlemenin tadını çıkar. Ya da bankaya git, en az morg kadar serin haberin olsun. Serinlemek adına bankaya giren ve bu durumu çaktırmamak için ‘sıra fişi’ alan arkadaşlar olmuş; işittim, ama bence fiş almana gerek yok. Çünkü “fişiniz var mı” kontrolü yapılmıyor.
SEVİŞME!
Evet, çok şey istiyoruz farkındayız ama hava çok sıcak. Öte yandan pek çok evde klima yok, vantilatör ise hak getire... Zaten hiçbir şey yapmazken eriyor bitiyorsun. Sevişme eylemi sırasında yaşananları düşün; gidecek sıvı miktarı ile vücutta oluşacak sıcaklık miktarındaki artışı hesapla, odaya sinecek ter kokusunu düşün ve kendine gel. Yapma!!!
Zaten ‘duşu’ bile çıplak alman suçken, bunu düşünüyor olman bile saçma; ama belki unutmuşsundur diye hatırlatalım istedik. Ha ben sıcağa rağmen çarşafın altında Hatipoğlu hocamın söylediği şekilde yaparım dersen, mezar yeri satın almayı unutma.
OLAYA PSİKOLOJİK YÖNDEN YAKLAŞ!
Psikolojik olarak kendini serinletmeye, kavurucu sıcaklardan böyle uzaklaşmaya çalış. Baktın telkinle bunu yapamıyorsun o vakit git en kalın kazağını giy, bir saat sonra da çıkar. Bak gör o vakit hem beyindeki hem de vücuttaki psikolojik serinlemeyi.
Buna halk arasında “Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” denir ki, bence psikolojideki en “10” numaralık harekettir.
Evrensel'i Takip Et