10 Ağustos 2015 00:53

İşçiler örgütlü olursa her şeyi çözebilir

Esenyurt Kıraç’ta oturan BEDAŞ işçisi Recep Garipgazioğlu’nun evine konuk olduk.

Paylaş

Türkiye’yi yönetenler savaş politikalarında ısrar ediyor. Israr edildikçe de her yerden ölüm haberleri geliyor. Peki işçiler en çok onları etkileyen bu politikalar için ne diyor. Bunu konuşmak için Esenyurt Kıraç’ta oturan BEDAŞ işçisi Recep Garipgazioğlu’nun evine konuk olduk. 

Recep Garipgazioğlu Hakkari’de doğmuş, 2006’ya kadar da orada yaşamış. Ardından da İstanbul’a gelmiş. Hakkari’de yaşadığı yıllardan bahsediyor Garipgazioğlu: “Hem Hakkari’de yaşayacaksın hem genç olacaksın hem Kürt olacaksın hem de mücadele etmeyeceksin imkansız.” Hakkari’de gerilla cenazelerinin panzer arkasında sürüklendiği dönemleri gördüğünü anlatıyor. 

IŞİD bölge de görünür olmaya başladığından beri halkın isyan ettiğini, son olarak da Suruç’ta 31 kişinin katledildiğini anlatan Garipgazioğlu, “Ama devlet IŞİD adı altında devrimcileri gözaltına alıyor. Böylece 90’lı yıllardaki kaos ortamı yaratılmak isteniyor özellikle de gençlere. Ancak Kürt halkı 90’lardaki Kürt halkı değil daha bilinçli’’ diyor. 

İŞÇİLERE UYARI

Sendika ve emek örgütlerinin katliama ve operasyona dair tutumlarını soruyoruz. Esas olanın işçilerin ne dediği olduğunu söylüyor ve devam ediyor: “Sendikalar yönlendirme mekanizmalarıdır, işçiler örgütlü olursa her şeyi çözebilir. Sendikalar engel olsa, bir şey yapmasa bile çözebilir.” Özellikle bilinçli işçilere daha fazla iş düştüğünü anlatan Garipgazioğlu, “Sürekli aynı görüşten insanlarla çay içeceklerine başka görüşte olan insanlarla da oturup çay içsin, onları ikna etsinler” uyarısında bulunuyor. 

SAVAŞ POLİTİKALARI TEDİRGİN EDİYOR

Recep Garipgazioğlu’nun eşi Miran’la konuşuyoruz. Komşularının, çevresindekilerinin yaşananları nasıl değerlendirdiğini soruyoruz. Pek çokları gibi komşuluk ilişkilerinin yok olmasından şikayetçi. Bir yıldır şimdiki evlerinde oturmalarına rağmen komşuluk ilişkisi yokmuş. Bu nedenle daha önce oturduğu mahalleden örnek veriyor. Onlarla sık sık bir araya geldiklerini ve her şeyi konuştuklarını anlatıyor. Birçoğu AKP’liymiş ama son seçimlerde büyük çoğunluğu farklı gerekçelerle HDP’ye oy vermiş. Oturduğu evde kiracı olmalarından ve evden atılma kaygısından dolayı çoğu tartışmadan da geri durmuş. Yapılan operasyonlar ve yaşanan katliamların devamının gelmesinden tedirgin. “Hükümetin savaş politikalarını sürdürüyor olması yaşanan kargaşanın ve ölümlerin önümüzdeki günlerde de süreceğini gösteriyor” diyor. 

YAŞAMIN ÖNÜNDE

3 çocuğu var Recep Garipgazioğlu’nun. En büyük kızı Berjin. Anlamı yaşamın önünde demek. Biraz da öyle aslında çok başarılı bir öğrenci. Evdeki çocuklar heyecanla karnelerini gösteriyorlar, hepsi de çok başarılı. Berjin birçok başarı belgesi almış. Öğretmenleri okuduğu okul yerine daha iyi bir okula gitmesini ve tüm okul masraflarını karşılamak istediklerini söylemişler.

DİRENİŞ SIRASINDA KALP KRİZİ GEÇİRDİ

Recep Garipgazioğlu’nu direnişçi bir Bedaş işçisi olarak biliyoruz ama daha öncesi de var. “Önceden ben patrondum” diyor Recep Garipgazioğlu. İlaç pazarlama işiyle uğraşıyormuş. İflas edince de İstanbul’a gelmiş. “Ticarete tövbe edip işçi olmaya karar verdim” diyor. İlk olarak Bedaş’ta taşeron olarak çalışmaya başlamış. Kadrolu işçilerin üç katı çalışmalarına karşılık, kadrolu işçiler 800 lira, onlar 508 lira ücret alıyormuş. Üstelik az olan ücretleri geç ve eksik veriliyormuş. 
İş güvenliği önlemleri de alınmıyormuş. Pek çok arkadaşının trafo da can verdiğini söylüyor. Müdürlerden yanmaz elbise istediklerinde ise şu yanıtı almış: “Sana bir şey oldu mu olmadı sana bir şey olursa gelir hesabını sorarsın.” Buna tepkili Recep Garipgazioğlu: “Düşünün maliyetinden dolayı alınmayan yanmaz elbise yüzünden bizim arkadaşlarımız öldü.”
Bunlara sessiz kalmayarak genel müdüre kadar gitmiş. Bir süre git gel yaptığı sıralarda DİSK ve Türk-İş’e bağlı sendikaları temsilcileri gelip sendikaya üye olmalarını istemiş. Sonrasını Recep Garipgazioğlu’dan dinliyoruz: “Baktığımda DİSK’in kadroları daha emekçi görünüyordu, Türk-İş’in kadroları ise resmen patrondu. Bu yüzden DİSK’te örgütlenme kararı aldık.” Bir süre sonra  2 arkadaşları 301 madencinin can verdiği Soma katliamına karşı eylem yaptıkları için işten atılıyor. İşçiler işten atmayı bunu kabul etmiyor ve iş yavaşlatacaklarını söylüyorlar. Ardından konuşmak için genel müdürlüğe giderken güvenlik kapıyı kapatıyor ve koridorda sıkışıyorlar. 

Bu sırada Recep Garipgazioğlu kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor. Uyandığında çok net hatırladığı şey işçilerin hâlâ kapıda bekliyor olduğu. Recep Garipgazioğlu’nun raporu bittikten sonra 24 işçiyi disiplin suçu işledikleri iddiasıyla işten çıkarmışlar. 

Sonra 200 gün süren çadır direnişi. Enerji Bakanı Taner Yıldız ile ancak 200. günde görüşebilmişler. 1 saatlik bir toplantıda Recep Garipgazioğlu bakanı samimiyetsiz bulmuş. Seçim döneminde çadırın kaldırılmasının istendiğini bu nedenle bazı kişileri işe alma sözü verirken direnişin önünde bulunanları işe almadığını anlatan Garipgazioğlu, yasal mücadelelerinin halen sürdüğünü dile getirdi.

(İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Davutoğlu, Kılıçdaroğlu bugün görüşüyor: Ya koalisyon ya erken seçim

SONRAKİ HABER

Tehlikeli ‘Figaro’ mu?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa