Tehlikeli ‘Figaro’ mu?
Dr. Suat Sarp
İş Hekimi
drsuatsarp@gmail.com
Gazeteci dediğimizde, entelektüel, yol gösterici, bilgi-görgü-kültür-deneyim aktararak okurlarının yolunu aydınlatan olarak aklımıza ilk gelenlerden olan Sevgili Uğur Mumcu’nun, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” sözünün önemini yazık ki, yine “gazeteci” sıfatı taşıyan birinin yazdığı, iş alanımıza değinen bir yazısı ile deşmek de varmış…
“Bir kanun varmış üç sene önce çıkan, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu...” diye başlanılmış yazıya… Bu kanun var! “Mişli geçmiş zamanda” değil, bugün… Ve iş sağlığı güvenliği profesyonelleri olarak, işi, işçiyi, işvereni bilmedikleri, görmedikleri, farkında olmadıkları tehlikelerden korumak için elimizdeki yegane dayanak olarak; eksiğiyle gediğiyle, ama bu konuyu öne çıkarmak, gündeme getirmek için, daha önce ilgili konulara “İş Kanunu” içinde değinilirken, ilk defa müstakil bir yasa olarak artık var. 30 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlandı, 1 Ocak 2013’de yürürlüğe girdi ve 1 Temmuz 2016’da tüm özel işyerlerini ve tüm kamu işyerlerini de kapsayarak var olacak… 1 Ocak 2013 tarihinde 50 ve üzeri çalışanı olan tüm işyerlerinde 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” yürürlüğe girdi; 1 Ocak 2014’de 50’nin altında çalışanı olan “tehlikeli” ve “çok tehlikeli” işyerlerini de kapsadı ve 1 Temmuz 2016’da 50’nin altında çalışanı olan “az tehlikeli” işyerleri ile kamu işyerlerini de kapsayacak.
Aşağıda görüleceği gibi işyerlerinin tehlike sınıfı tasnifini dahi yanlış vermiş yazıyı yazan… “Tehlikesiz” işyeri yok yazık ki! Sulandırılmaya çalışılsa da, aklı olan bir okuyucu hastanenin, ki “çok tehlikeli” sınıftadır, genelev’in bu iler tutar yanı olmayan yazıda iddia edildiği gibi “tehlikesiz” olamayacağını tahmin edecektir… İşyerlerinin tehlike sınıfları işyerinin SGK NACE kodları üzerinden belirlenir -bu yazı dışında kendisinden duymadığım- Cem Yılmaz’ın yorumlarına göre değil! Cem Yılmaz’ın işi “komedyenlik”tir; ama kitlelerin okuması için yazan, “gazeteci” kimliği taşıyan birinin işi -gerçekleri bilmeden ve saptırarak- ülkemizde çok canlar yakan, hayatlara mal olan, çok önemsenmesi gereken bir konuda komiklik yapmak olamaz! Ve eminim Cem Yılmaz dahi, yine gazetecilerin yazdığı elektrik kaçağı yüzünden girdiği havuzda ölenlerle ilgili haberlere rastlamıştır…
“Bu kanun işyerlerini ‘tehlikesiz’, ‘az tehlikeli’ ve ‘çok tehlikeli’ olarak üçe ayırıyor.
Holding, hastane, manav, genelev falan tehlikesiz.
Emlakçı, bakkal, kırtasiyeci falan, ‘az tehlikeli’...
Cem Yılmaz, “yahu insanın bir havuzla ne gibi bir problemi olabilir, havuz dediğin, ya içine girip yüzülür, ya da kenarında durup işenir” demişti... Tıpkı bunun gibi, bir insan bir emlakçı da “kazık yemekten”, bin liralık evi harala gürele üç bin liraya tutmaktan başka ne tehlike yaşayabilir?
Kırtasiyecide ne yapacaklar, “amma da pahalı” dersen pergel mi batıracaklar?
Yok, tehlike müşteri açısından değil, patron ve tezgahtar açısından...
Yani kazıklamaya kalkarsan müşteriden sopa yiyebilirsin!”
Yazının aşağıdaki kısmı yazık ki, bilgi sahibi olmadan ahkam kesmenin insanı ne üzücü hallere taşıdığını çarpıcı bir şekilde sergiliyor: Yazanın tehlikesini “hiç anlayamadığı” berberler, dediği gibi “çok tehlikeli” değil, ama “tehlikeli” sınıfta yer alıyor… İlgili kişinin berberini de sorgulamasında fayda var; zira “anlayamadığı tehlike” yüzünden -neyse ki bir süredir berberlerde tek kullanımlık kan taşı kullanılmaya başlandı- bir çok hastalık bulaşıyor/bulaştırılıyor ilgili işyerlerinde; enfeksiyon tehlikesi yazık ki sadece diş çekmekle karşımıza çıkmıyor. Aşı ile korunabilecek bir hastalık olan ve ülkemizdeki yaygınlığı sebebi ile Avrupa Parlamentosunda dahi “Hepatit B’yi Avrupa’ya Türkler mi yayıyor” oturumları yapılan -bir örnektir sadece- bir hastalığa karşı toplumun çoğunun -1998 doğumlulara yapılmaya başlandı ülkemizde- aşısız olduğundan, bu ve benzeri hastalıkların sonuçlarından ve sonrasında sulandırarak saydığı işyerlerinin -kötü çalışan örneklerinin- en önemli bulaşma yerleri/sebepleri olduğundan da bihaber yazan. Oysa bir tık ile internetten söz konusu işyerlerinde dezenfeksiyon, enfeksiyondan koruma/korunma konularında ne kadar geride, yetersiz olduğumuzu yapılan akademik çalışma özetlerine göz atarak öğrenebilirdi…
“Bir de ‘çok tehlikeli’ sınıfına giren işyerleri var...
Herhalde silah fabrikası, baruthane, nükleer reaktör, gökdelen inşaatı falan diyeceksiniz.
Hayır efendim: Kadın kuaförü, erkek berberi, güzellik salonu, kuru temizleyici, hamam, kaplıca, sauna!
Hamamın tehlikesini Murat Bardakçı dostumuzun ve bendenizin eski eserlerini okumuş olanlar bilirler. Bu konuda özellikle Hamamlar Kethüdası İbrahim Efendi’nin “Dellakname-i Dilküşa” (Gönüller Açan Tellaklar Kitabı) adlı klasik Osmanlı başyapıtını ve haddim olmayarak bendenizin, eğer sahafta bulabilirseniz, “Şengül Hamamı” isimli çalışmasını tavsiye ederim.
Berberin tehlikesini hiç anlayamadım.
Eskiden berberler diş de çekerlerdi, hadi oradan bir “enfeksiyon”tehlikesini anladık da... Ama bu kalmadı artık.
Suratını keserlerse kantaşı sürüyorlar, azıcık sızlayıp geçiyor.
Bence berberin en büyük tehlikesi, bitmez tükenmez “kim şampiyon olacak” geyiğinden baygınlık geçirme riskidir! Yaz aylarında bu geyik yerini “koalisyon olur mu” geyiğine bıraktı ki o daha da beter.”
Eğrisi doğrusundan çok olan yazının son bölümü de şöyle:
“Bitmedi, çok tehlikeli sınıfına girenler, kanuna göre işyerinde “iş güvenliği uzmanı” ve sıkı durun, kadrolu “doktor” bulundurmak zorundalarmış!
Önce Çalışma Bakanlığı’nın düzenleyeceği eğitim kursuna gideceksin, apartman kapıcısının kalorifer kursuna gitmesi gibi...
Hamamcıysan ve bu eğitimi alırsan doktor tutmak zorunda değilsin, fakat berberler ne yazık ki kurs sertifikasıyla da kurtulamıyorlar, onlara güvenlik uzmanı her durumda zorunlu.
Tutmazsa, ayda 6 bin 167 TL cezası var!
Ceza “makabline şamil” (geriye dönük) olarak da kesilebiliyor. Yasanın öngördüğü tarihten, yani on sekiz ay öncesinden bu yana uzman tutmadıysa, ceza katlana katlana 111 bin lirayı buluyor! Doktor tutmadıysa da, ikisini topla, 222 bin lira... Bu durumda ya berber iflas eder, ya da saç sakal tıraşı beş yüz liraya fırlar.
Diyecektim, düzeltiyorum: Bir de baktım, bu zorunluluk “elliden fazla işçi çalıştıranlar” için geçerliymiş.
Altmış kişilik devasa berber salonu bulursanız uygulamamazlık etmeyiniz.
Alın işte, hükümeti de eleştirdik, çok istiyordunuz ya...
Engin ARDIÇ”
“Cem Yılmaz’ın yeteneği bende yok” düşüncesiyle seyirci karşısına çıkmayı göze alamayıp, komikliği yazı yoluyla yapmaya çalışmak belki bazı konular için olabilir; ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın kamu spotları ile, iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri olan biz iş hekimleri/hemşireleri ve iş güvenliği uzmanlarının sahada -ki iğneyi kendimize çuvaldızı Bakanlığa batırdığımız çoktur- halkı bilinçlendirmeye çalıştığı; en ciddi yaralarımızdan olan, özel önemi olan “iş sağlığı ve güvenliği” konusunda, yapılanları ti’ye alan bu tür yazılar, oluşturulmaya çalışılan ve yeni Somaları, Ermenekleri yaşamamak için bir an önce oluşturulması gereken “İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü” çalışmalarına da zarar verecek niteliksizliktedir. Bu tür yalan yanlış kaleme alınmış yazılar, zaten okuma alışkanlığı az olan bir toplumda hasbelkader okunursa, okuyanların aklını karıştıracak ve yapılanları/yapılması gerekenleri çarpıtacaktır, hele ki yazan kişi bile konuyu bu kadar anlıyorsa!
Bu yazı olmamış! “Tehlikeli Figaro” ismi, berberlere gönderme olarak seçilmiş ama burada “Figaro” yerine, “sorumsuz gazetecileri” temsil edecek başka bir “komik” isim olmalı! Ne olabilir acaba?