Grevi ortaklaştırmak için ısrarcı olunmalı
Başta eğitim emekçileri olmak üzere saldırılara karşı bugün tüm emekçiler olarak yeni bir sınav ile karşı karşıyayız. AKP iktidarının 10. yılında emek cephesinde yarattığı tahribat da dahil olmak üzere birçok alana dönük önemli operasyonlar gerçekleştirdiği ve bunda kısmen başarılı olduğu reddedilemez bir gerçektir!
AKP’nin uluslararası sermaye ve işbirlikçilerinin gereksinimlerine uygun olarak ülkeyi şekillendirdiği ve iktidarın gücü karşısında boyun eğmeyenlerin direncini kırmak için saldırılarda sınır tanımadığı bilinmesine rağmen bu iktidar karşısında emekçilerin farklı sendikal örgütlenmelerin içerisinde olmasını bahane ederek, farklı davranışları ortaya koyma lüksü bugün için asla olamaz ve olmamalı da.
Gerici, ırkçı eğitimin yanı sıra çocuk işçiliğinin ve çocuk gelinlerin sayısını arttıracak kısaca 4+4+4 diye formüle edilen eğitim modeline ve 4688 sayılı sendikalar kanunundaki değişiklik ile grevsiz sendikayı getiren sendikalar kanununa karşı alınan grev kararı birçok tartışmayı içinde barındırsa da örgütlenmesi gereken bir iş olduğu ortadadır.
İçerikleri günlerce kamuoyunda tartışılan ve yukarıda da kısaca başlıklar halinde sunduğumuz ve sermayenin hem eğitim alanında hem de örgütlü kesimler üzerinde kendince yarattığı yeni konumlanmaya verilecek tek cevap bugün 28-29 Mart grevini tartışmalara hapsetmeden örgütlemektir.
AKP iktidarı temsil ettiği kesimler açısından “cesurca” ortaya koyduğu performans karşısında emekçilerin geri durma hakkı söz konusu olamaz. Grevi en ileriden örgütlemek ve grev etrafında örgütlü örgütsüz tüm kesimleri toparlamak zorundayız.
İktidarın kendi ihtiyaçları için hak gördüğü bu düzenlemelere karşı emekçilerin kendi cephesinden güçlü bir yanıt vermesi gerekmektedir.
Grev kararının alınması ve şubelere gönderilmesiyle ortaya çıkan tartışmaları, isteksizliği ve kendine güvensizliği ortadan kaldırmanın yolu buna uygun çalışmalara dahil olmak, bu çalışmalar etrafında örgütlenmek ve çalışmaları ortaklaştırmaktır.
Getirilen düzenlemeler ne yalnızca Eğitim Sen’in, ne de KESK’in bir sorunudur. Tüm halkın sorunu olan bir konu etrafında milyonları örgütleme şansımız varken bu şansımızı kısır ve dar alana hapsedilmiş bir tarzda ele alamayız.
Bu açıdan bakıldığında konfederasyon genel merkezlerinin ön şartsız ve önyargısız bir şekilde 28-29 Mart grevini ortaklaştırma çabalarında ısrarcı olmaları gerekmektedir. Yukarıda konfederasyonların bu ortaklaşmayı sağlayıp sağlamamasını beklemeksizin işyerlerimizde, alanlarda, mahallelerde, halkın olduğu her yerde grevi güçlü kılacak çabayı göstermeli, çalışmalara uygun olarak seferber olmak zorundayız.
Bütün bir eğitim sisteminin, mesleki eğitime indirgenmesine karşı,
İmam Hatip Okulları’nın orta kısımlarının yeniden açılmasına karşı,
Grevsiz sendika yasasına karşı,
On binlerce öğretmenin norm kadroya düşürülmesine karşı,
Çocuk işçiliği ile yaratılmak istenen ucuz emek sömürüsüne karşı,
Çocuk gelin yaratacak uygulamalara karşı,
“Birleşe birleşe kazanabiliriz” şiarı etrafında 28-29 Mart grevini güçlü bir şekilde örgütlemek için kaybedecek zamanımız yok.
Bu yasalar ile geleceğimiz ipotek altına alınmak isteniyor;
Ya geleceğimizi sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda ipotek ettireceğiz ya da daha ileriden örgütlenerek bu yasaları püskürteceğiz.
Haydi o zaman görev başına...
Haydi o zaman grev başına.
(*) Eğitim Sen Adana Eski Şube Başkanı
Evrensel'i Takip Et