Meksika’nın basın özgürlüğü sorunu
Rubén Espinosa’nın tabutu dostları ile iş arkadaşlarının alkışları ve çok sevdiği Cocker Spaniel cinsi köpeği Cosmo’nun ulumaları eşliğinde Mexico City’nin kızgın güneşi altında mezarına götürüldü.
Katledilen fotoğrafçının naaşı dikkatlice mezarına konulurken, ağlayarak yas tutan dostları birbirlerine destek oluyor, bir yandan da bir sonraki kurbanın kendileri olabileceği gerçeğiyle yüzleşiyorlardı.
31 yaşındaki Espinosa ve yanındaki dört kadın Mexico City’de bir apartman dairesinde ölü olarak bulundu. Kurbanların önce dövüldüğü ve işkenceye maruz bırakıldığı, sonra da başlarından vurulduğu açıklandı. Bu cinayetler tam da Espinosa’nın aldığı ölüm tehditleri yüzünden körfez bölgesi eyaleti Veracruz’dan kaçmasından iki ay sonra gerçekleşti.
Siyasal yozlaşma ve organize suçlar aleyhinde konuşma cesareti gösteren muhabir ve aktivistlere karşı uygulanan şiddet artarken, bu şiddetle mücadele edemeyen Meksikalı yetkililere gazeteci ve basın özgürlüğü savunucularının gösterdiği tepki de giderek büyüyor.
İktidardaki Kurumsal Devrimci Parti’den(PRI) eyalet valisi seçilen Javier Duarte 2011 yılında göreve geldiğinden beri Veracruz’da çalışıp öldürülen 13. gazeteciydi Espinosa. Madde 19 isimli basın özgürlüğü örgütüne göre, Latin Amerika’daki gazeteciler için en tehlikeli yer artık Veracruz eyaleti.
GAZETECİLERİN YÜZDE 80’Nİ KATLEDİLDİ
Fakat Espinosa’nın ölümü başka korkunç bir dönüm noktasına daha işaret ediyor: İlk defa bir gazeteci, tehditlerden kaçanların ortak bir sığınak olarak gördüğü başkentte güvende olmayı umarken katlediliyordu. “Rubén’in katledilmesi tüm gazetecilere açık bir mesajdır: Meksika’da bizim için gidilecek güvenli tek bir yer bile yok ve cezasızlık hüküm sürüyor.” diyor Espinosa’nın yakın dostu ve iş arkadaşı olan 27 yaşındaki Felix Márquez. Ve devam ediyor: “Veracruz’da gerçekleri haber yapan gazeteciler katlediliyor. Eyaletteki gazetecilerin yüzde 80’i çoktan sindirildi, kalan yüzde 20 ise hala işini yapmak için mücadele veriyor.”
Gazetecileri Koruma Komitesi’nin verilerine göre, Meksika’da 1992 yılından beri işlenen gazeteci cinayetlerinin neredeyse yüzde 90’ının failleri cezasız bırakıldı.
Mexico City’deki Birleşik Krallık Büyükelçiliği’nde çalışırken gazetecilere yönelik şiddet konusunu araştıran insan hakları uzmanı Patrick Timmons, bu katliamın basını susturmak için yapılan bir başka teşebbüs olduğunu söylüyor. “Bu cinayetler koca bir kuşağın öncü gazetecilerini yok etmeyi hedeflemiş cinayetlerdir.” ve ekliyor: “Veracruz, hakkında çok az şeyin bilindiği Meksika’nın en kalabalık eyaletlerinden biri. Meksika’da anlatılamayan en önemli hikaye buradadır, tam da yönetimin ve kartellerin istediği gibi. Rubén cinayetinin amacı da gazeteciler arasında korku salmaktı.”
Espinosa Mexico City doğumluydu. Sekiz yıl önce Cuartoscuro ve AVC haber ajansları için serbest foto muhabirlik yaptığı Veracruz eyaletinin başkenti Xalapa’ya taşındı. Espinosa ayrıca saygın bir haftalık haber dergisi olan Proceso için de çalışıyordu.
Daha çok gösteriler ve toplumsal hareketler hakkında yazan ve bu konuda uzmanlaşan Espinosa 2012 yılından beri bir takım tehditler aldığını açıklamıştı fakat dostları ve iş arkadaşlarının aktardığına göre özellikle yaşanan son iki olay yetkilileri öfkelendirdi.
Espinosa’nın çektiği Duarte fotoğrafı, 2014’ün Şubat ayında Proceso’nun kapağında “Veracruz: hukuksuz eyalet” başlığıyla yayımlandı.
Daha da yakın bir zamanda Espinosa, geçtiğimiz Eylül ayında polisler ve silahlı uyuşturucu çetelerinin saldırısına uğradıktan sonra kaybolan 43 öğretmenlik okulu öğrencisi için tüm ülkede yapılan gösteriler hakkında haber yapmıştı. Espinosa radikal öğrenci hareketinin güvendiği az sayıdaki gazetecilerden biriydi ve yaptığı haberde öğrencilerin PRI parti binası ile diğer devlet binalarını ateşe vermeleriyle doruğa ulaşan gösterileri ve sonrasındaki polis müdahalesini konu almıştı.
Aldıkları tehditlerden sonra eyaletten kaçan diğer otuzdan fazla gazetecinin yaptığı gibi, bir dizi tehdit alan Espinosa da Haziran başlarında Veracruz’u terk etmişti.
‘KENDİSİ İÇİN GİTMESİ GEREKTİ’
Dostu Marquez, Espinosa’nın ayrılışını şöyle anlatıyor: “Rubén gitmeyi hiç istemedi. Bu iklimi ve Xalapa’daki huzurlu hayatı seviyordu, Mexico City’deki kalabalıkları değil. Köpeğini dahi bırakmak istemiyordu. Ama sanırım gitmesi gerektiğini, kendi can güvenliği için gitmesi gerektiğini düşündü.”
Fakat Mexico City de ona güvenli bir sığınak olamadı: Cuma günü geç saatlerde, başkentin en güvenli yerlerinden biri olarak bilinen ve genellikle orta sınıfın oturduğu Narvarte mahallesindeki dairede beş ölü beden bulundu.
Kadınlardan biri Espinosa’nın sosyal antropolog ve aktivist olan ve ev aradığı için geçici olarak yanında kaldığı arkadaşı Nadia Vera’ydı. 32 yaşındaki Vera, siyasal yozlaşma karşıtı gösterileri hakkında Espinosa’nın düzenli olarak haber yaptığı #YoSoy132 öğrenci hareketinin aktif bir üyesiydi. Vera da Espinosa gibi Veracruz’u güvenlik sebepleri ile terk etmişti.
Henüz kesinleşmemiş bilgilere göre diğer kurban 18 yaşındaki Michoacánlı öğrenci ve model Yesenia Quiroz. Diğer iki kurbanın kimlikleri hakkında ise çok az bilgi var: Biri Mexico eyaletinden gelen bir temizlik görevlisi, diğeri ise Kolombiya vatandaşı olduğu anlaşılan bir kadın. Savcılık tarafından yapılan açıklamada, Kolombiyalı kadının katiller tarafından çalınan arabasının Pazartesi günü Mexico City’nin dört mil güneyinde terk edilmiş halde bulunduğu ifade edildi.
‘lınan bilgilere göre kurbanların beşi de başlarından vurularak öldürülmüş ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin açıklamasına göre hepsinin bedenlerinde işkence ve cinsel şiddet izleri bulundu.
İnfaz olduğu anlaşılan ölümlere ve Espinosa ile Vera’nın ardı ardına aldığı tehditlere rağmen, savcılar cinayetlerin sebebinin hırsızlık olabileceği üzerinde duruyorlar.
Vali Duarte, eyaletinde gerçekleşen 13 gazeteci cinayeti arasında olası herhangi bir bağ olduğunu kabul etmeyi defalarca reddetti ve geçtiğimiz haftalarda bazı habercileri organize suça karışmakla suçladı. Duarte “ifade özgürlüğü ile suçluların medya üzerinden kendilerini ifade etmelerini birbirine karıştırmamak gerektiğini” sözlerine ekledi.
Pazar günü ise kısa bir açıklama yaparak bu cinayetlerin “tiksindirici” olduğunu dile getirip baş sağlığı diledi.
Marquez, Espinosa’nın ölümünün Meksikalı gazetecileri gerçekleri haber yapmaktan vazgeçiremeyeceğini söyledi. “Evet korkuyorum. Hepimiz korkuyoruz. Ama ne olursa olsun fotoğraf makinemi asla elimden düşürmeyeceğim, Rubén’in ölümü bana bunu öğretti.”
The Guardian’dan çeviren: Hazel Karakaya
Ara başlıklar Evrensel’e aittir.