Muhbirlik yasası toplumu birbirine düşürecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhtarları toplayarak, 'Hangi evde kim varsa emniyete bildirin' sözleriyle başlayan muhbirleştirme çalışması sokaktaki vatandaşa uzandı. Yeni İçişleri Bakanlığı yönetmeliğiyle Terörle Mücadele Kanunu kapsamında suç ihbarı yapan kişilere 200 bin liraya varan para ödülü verilecek.

Terörle Mücadele Kanunu Kapsamına Giren Suçların Faillerinin Yakalanmasına Yardımcı Olanlara Verilecek Ödül Hakkında Yönetmelik’ dün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Yeni yönetmelikle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında bulunan bir suçun ihbarını yapan kişiye para ödülü verilecek. İhbar edilen kişinin “Terör örgütünde üst düzey yönetici olması” veya suçun toplumda oluşturduğu etki de düzeyinde ödül 20 katına çıkarılabilecek. Kamuoyunda tepkiye yol açacak yasayı Evrensel'e değerlendiren, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Gökmen Yeşil ve Ağır Ceza Hukukçusu Avukat Ercan Kanar, yeni yönetmeliğin bir güvensizlik ortamı yaratarak toplumu birbirine düşüreceğine dikkat çekti.
YÖNETMELİKTE NE VAR?
Yönetmelikte para ödülü verilebilmesi için; verilen bilginin, suçun aydınlatılması veya failin belirlenmesine yardımcı olacak nitelikte olması, ödüllendirilecek kişinin; suçun işlenişine iştirak etmemiş olması, geçici köy korucuları hariç kolluk, askeri personel veya “terörle mücadele”de görevli kamu personeli olmaması gerekiyor. Ödüllendirilecek kişinin ise Türk vatandaşı olması gerekmiyor. Yine yönetmeliğe göre ödülün miktarı; sağlanacak bilgi, aydınlatılacak suç veya ihbar edilecek fail dikkate alınarak ödül komisyonu tarafından belirlenecek. Ödül miktarında üst sınır ise 200 bin TL. Suç failinin “Terör örgütünde üst düzey yönetici olması” veya suçun toplumda oluşturduğu infial ve etki de dikkate alınarak ödül komisyonunun önerisi ve İçişleri Bakanının onayı ile miktar 20 katına kadar çıkabilecek. Ödül miktarı, ihbarı yapan kişinin “aydınlatılmasına yardımcı olduğu her suç ve fail için” ayrı ayrı belirlenecek. Ödül Komisyonu ise, emniyet işlerinden sorumlu İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısının başkanlığında; Emniyet Genel Müdürünün belirleyeceği üç üye, Jandarma Genel Komutanının belirleyeceği üç üye olmak üzere toplam yedi üyeden oluşacak. Ödüllendirmeye ilişkin giderler de İçişleri Bakanlığının bütçesine konulacak ödenekten karşılanacak.
SAHTE İHBARLAR ARTACAK
Yeni yönetmeliği Evrensel'e değerlendiren ÇHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gökmen Yeşil, Cumhurbaşkanı eliyle muhbirlik çalışmasının zeminin yaratıldığına vurgu yaptı. Yeşil, buradaki amacın istihbarat sağlanmasından çok, yurttaşın muhbirleştirilmesi ve devlete biat eder pozisyona getirilmesi olduğunu dile getirdi. Hızla toplumun değişik kesimlerinin birbirine karşı cepheleştirildiğini belirten Yeşil, bu çerçevede yeni yönetmelikle vatandaşları muhbir olan ve olmayan diye bölüneceğine dikkat çekerek şöyle devam etti: “Yapılmaya çalışılan güven sorunu yaratmak. Yani komşuna güvenme, esnafına güvenme, en yakınındakine güvenme. Toplumda güvensizliği çoğaltarak birliği azaltmak; yaptıkları bu.” Gizli tanık ifadeleri ve telefon ihbarları dayanak yapılarak gerçekleşen polis operasyonlarını hatırlatan Yeşil, yeni yönetmelikle sahte ihbarların artacağını da ifade ederek, “Sahte ihbar derken kolluğun vatandaş rolüne girerek ihbarda bulunması artacak” dedi.
İhbarı yapan kişinin “Ben güvendeyim” diye düşünmemesi gerektiği konusunda da uyaran Yeşil, “Zekeriya Öz konusunda olduğu gibi bugün kahraman olan yarın hain olabilir” diye konuştu.
‘VARLIKLI MUHBİRLER SINIFI YARATACAK’
Ağır Ceza Hukukçusu Avukat Ercan Kanar da, söz konusu yönetmelikle Türkiye’nin tamamen muhbirler cumhuriyetine dönüştürülmesinin amaçlandığını söyledi. Yönetmeliğin hukukun evrensel tüm ilkelerine aykırı olduğuna vurgu yapan Kanar, “Yasalar, yönetmelikler ahlaka ve etik kurallara uygun olmalı. Demokratik bir hukuk devleti iddiasında olan bir ülkede bu tür ahlaksız yönetmelikler yapılmamalı” dedi. “Ödüllü ihbarcı” yönetmeliğinin 1933-35 yıllarında Hitler’in iktidara geldiği ilk yılları hatırlattığını dile getiren Kanar, “Hitler tüm yasaları kaldırmış ülkeyi bu türde gayriahlaki yönetmelik ve kararnamelerle yönetmişti” diye konuştu. Yönetmelikle kişinin kendisini savcı yerine koyarak ihbar edeceği kişiyi “suçlu” ilan edeceğini ifade eden Kanar, “Bu yönetmelik varlıklı muhbirler sınıfı da yaratacak. Toplumu birbirine düşürecek. Herkesin birbirinden şüphelenmesine neden olan güvensizlik ortamı yaratacak. Korku toplumu yaratacak. Bu 12 Eylül’de de yaşanmıştı” diye devam etti. Yönetmeliğin iptali için İdare Mahkemesinde dava açılması gerektiğini kaydeden Kanar, “Bunu da baroların yapması gerek. Biz Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu olarak böyle bir öneri götürebiliriz. Ancak Batıdaki Barolar Türkiye’de yaşananlara karşı sessiz” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)
TİHV: ÖZGÜRLÜKLER ORTADAN KALDIRILMAK İSTENİYOR
“Terörle Mücadele Kanunu” kapsamında topluma “ihbarcılığı” dayatan düzenlemeye tepki gösteren TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı da, “Gayriinsani bir durum” diyerek, insanların birbirinden şüphe edecek bir ortama sokulduğunu belirtti.
Türkiye’de esas olarak “Terörle mücadele” adı altında yapılanların özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu belirten Bakkalcı, bu çerçevede esas olarak hukukun üstünlüğünün ortadan kaldırıldığını söyledi. Yeni yasanın değerlerin ne kadar aşındığının ve tahrip edildiğinin birer göstergesi olduğuna dikkat çeken Bakkalcı, “Bugün çıkarılan yasa son derece değersizdir. Para ortaya konuluyor. Bütün insanlar aslında yanındakinden bile şüphe edecek bir ortama sokulmak isteniyor. Gayriinsani bir durumdur” dedi. (Ankara/DİHA)
Evrensel'i Takip Et