Barış istiyoruz
Biz barış dedikçe doldurulmuş halk “Sen Kürtsün, teröristsin” deyip bizimle konuşmayan bizimle konuşmayan kişilerle karşılaştık.
Merhaba...
Ben Mizgin. Daha önce size iki defa yazmıştım. Belki bazılarınız hatırlar. Mektuplarımda yaşadığım sıkıntılarımı ve çözüm yolları aradığımı yazmıştım. Fakat bu seferki mektubumda kendi hayatımı, yaşadıklarımı değil de, bu bir türlü sağlanamayan barış isteğimi duyurmak için yazıyorum...
Toplumumuzda var olan bir gerçek var ki, bu yaşadığımız topraklarda Türk-Kürt-Alevi-Sünni hepimiz beraber yaşıyoruz ve yaşamak zorundayız. Ben bu yaşıma kadar yani 25 yıldır, çevremde bu denli ayrımın yapıldığını görmedim... İnanın çocukluk arkadaşımla, yani dostum dediğim insanlarla bile sırf bu saray sevdalısı ve barış karşıtı zatlar yüzünden mesafeli olmak zorunda kaldım. Dostum dediğim insanlar Türk ve bu zamana kadar en ufak bir siyasi tartışmamız olmadı. Fakat bu son zamanlarda yaşanan can kayıpları hepimizi üzdüğü gibi toplumu da karşı karşıya bıraktı, daha doğrusu bırakıldı...
İnsanlar gerçekleri görmek istemiyorlar. Toplum olarak öyle bir düşürüldük ki… Biz barış dedikçe doldurulmuş halk “Sen Kürtsün, teröristsin” deyip bizimle konuşmayan bizimle konuşmayan kişilerle karşılaştık.
“Barış” dediğimiz zaman insanlar bunu “terör” olarak algılamaya başlamış. Bu duruma bakış açım açıkçası büyük bir üzüntü. “Toplum neden bu kadar duyarsız?” diye kendi kendime soruyorum. Ben “Özgürlük, hak, adalet” dedikçe iş yerinden bazı arkadaşlarım “köprü, yol” diyorlar. Bu durum insanlarımızın ne denli harcandığının ve kör olduğunun kanıtıdır.
Ben bir Kürt genci olarak “Barış” diyorum. Barış istiyoruz. Asker, gerilla, polis, sivil ve hiçbir can kaybının yaşanmaması için çocuklarımızın silahla, savaşla değil, doğayla büyümesi için, en önemlisi annelerin yüreklerinin yanmaması için “Barış” diyorum.
İnadına Barış! İnadına Barış!
Mizgin / Esenyalı-İSTANBUL