16 Eylül 2015 17:04

Yeni eğitim yılımız, üniversite ve temel liselerin açılmasıyla başladı. Gelin birlikte ülkemiz siyasetinden yola çıkarak milli eğitimimizin bir resmini çizelim…
En ironik olanından başlamakta fayda var sanırım. Geçtiğimiz yıllarda okul yönetimlerinin beğenmediği öğrenci temsilcileri seçildiğinde, öğrenci seçimlerinin yenilendiğini görmüştük. Ya da Raşit Tükel'in akademisyenler tarafından rektör seçilmesini, ancak cumhurbaşkanı tarafından atanmamasına şahit olmuştuk. Ne kötü idareciler diye tam şikayet edecekken gördük ki genel seçimlerde seçilemeyen AKP, seçilene kadar seçimi tekrarlayacağını ilan etti.
Böylece milli eğitim bakanımızın kafasına göre hareket etmediğini, bir devlet politikası olarak, gençliğin, işçi sınıfı ve emekçilerin önünü açacak, mücadelesini ilerletecek hiçbir seçimi tanımayacaklarını pratikledik.
MİLLİ EĞİTİM NİYE Mİ MİLLİ?
Eğitimin milli olmasının diğer temel özelliği, kamusal finansman ile yönetilmesidir. Oysa bizim eğitim sistemimizde eğitim giderek piyasaya açılıyor, dershanelerin Temel Lise ve Anadolu lisesine dönüştürülmesiyle, orta öğrenimin önemli bir bölümü doğrudan özel liseye bağlanmış oldu. Ülkemizin siyasal hattıyla uyumludur elbette. Devlet aygıtının hastaneleri ticarileştirdiğini, tüm büyük fabrikaları, şirketleri sattığını düşünürsek, eğitim politikasında bir anormallik bulamayabiliriz. Dahası devletin kendisini şirketlerin yönettiğini, AKP, CHP, MHP gibi siyasi partilerin programlarının bile burjuvazi tarafından oluşturulduğunu biliyoruz.
Buradaki itirazımız neyedir o zaman? Ülkeyi yöneten zenginler sınıfının çıkarlarına uygun bir "milli" eğitim programı, bizlerin hangi eşitsizliklerle boğuştuğumuzu umursamıyor. Bu nedenle halkın yararına, bir ekonomi ve eğitim programına sahip değiliz.
İnsan milli eğitim deyince, insanlık tarihinin ortaya çıkardığı ileri birikimin, okula gelen her gencin yeteneklerini geliştirecek bir tarz ve bilimsel yöntemlerle bizlere aktarılacağı bir eğitim anlayışı düşünmek istiyor. Ama şüphesiz böyle değil! O zaman milli eğitimin milli olan yanı yok mudur? Ülke siyasetimiz ile eşsiz bir paralellik içinde ırkçılığın ve muhafazakar politikaların, eğitim alanımızda hayat bulduğunu, "milli" eğitimin başındaki "milli"nin böylece hala dayanaklarını yitirmediğini söyleyebiliriz.
BARIŞI SAVUNMANIN ANLAMI
Sarayın sürdüğü savaş politikalarının teşhirini içerdeki sayfalarımıza bırakarak, milli bir savaş gibi gösterilen savaş, egemen sınıfların, zenginlerin çıkarına hizmet ediyor ama bu savaşta biz gençler, emekçi ailelerin çocukları ölüyor. Milli bir eğitim bizim bu savaşlarda kuzu kuzu ölmemiz için ya da en azından bu politikalara yedeklenmemiz için ırkçılık ve biat kültürüyle bezenmiş bir değerler manzumesi yüklüyor zihnimize.
Bu toplam içinde barışı savunmak aynı zamanda demokrasiyi, laik bir eğitimi savunmak anlamına geliyor böylece. Parasız, demokratik bir eğitim mücadelesi aynı zamanda düzen partilerinin politikalarının teşhir edilmesi, işçi ve emekçilerin gençliğin kendi örgütlerini kurarak mücadele etmesini, özetle; kapitalizme karşı mücadeleyi de içermelidir.
Çünkü hem eğitim politikaları, hem savaş politikaları birbirinden bağımsız ve ülkeyi yöneten hakim sınıflardan bağımsız belirlenmemektedir.
PEKİ ŞİMDİ NE YAPACAĞIZ?
Öğrenci konseylerini demokratik kanallar olarak daha iyi bir eğitim isteyen her gencin mücadele mevzisi haline getirmekten başlayabiliriz işe. Şimdi bütün eğitim alanında sermayenin savaş politikalarını teşhir edecek etkinlikler örgütlemeliyiz. Kültür ve sanat faaliyeti yürüten kulüp ve toplulukların bütünü barış etkinlikleri ile yaratılmak istenen bu ırkçı havayı kırabilir, savaş politikalarını daha fazla genç karşısında teşhir edebilir durumdadır.
Okullarda kolektif işler örgütlemek, fanzin, duvar gazetesi ve okul panoları hazırlamak, küçük tartışma ve buluşmalar yaparak, gençliği güdülmeye hazır koyun sananların karşısına, öğrencilerin kendi sözünü söyleyeceği alanlar açmak, iflas etmiş milli eğitimin yerine, insanca bir yaşam ve eğitim modeli koymak, burjuvazinin gerici sınıf çıkarlarının karşısına, kendi çıkarlarımızı içi sınıfının gençliğinin çıkarlarını koymak olacaktır! Bu nedenle tüm arkadaşlarımızı savaş ve sömürü politikalarına karşı sesini yükseltmeye, geleceği için daha ileriden mücadeleye çağırıyoruz!

Evrensel'i Takip Et