16 Eylül 2015 23:40

Metal iş kolunda genel kurullar ve sınıf sendikası nasıl olmalı

Paylaş

Halit KATKAT
Makine Mühendisi-İSDEMİR Emeklisi

Ülkede sarayın saltanatını sürdürmek için gerekli Meclis çoğunluğunu 7 Haziran seçimlerinde sağlayamadığı için erken seçim kararı almasından sonra halka karşı ilan edilmemiş bir savaş başlatıldı. Bunu da baştaki zat-ı muhterem bir TV programında açıkça “bir partiye 400 milletvekili verilseydi böyle olmazdı” diyerek itiraf etmiş oldu.
Bu savaş ortamı yoksulların açlığını, işsizlerin artmasını, iş kazalarını, toplusözleşmeleri ve işçi direnişlerini gündemin arka sıralarına itti. Savaşın ön saflarında işçi ve emekçi çocukları ölürken, iktidardakilerin çocukları ya askerlikten bedel verip, ya da çürük raporu ile kurtulmakta ve servetlerine servet katmaktadırlar. “Şehitlik en yüce makamdır”, “Ne mutlu şehidin annesine” ya da “Vatan için ölmek şereflerin en yücesidir” diyerek yoksulları ölmeye ve öldürmeye teşvik ederken kendileri yolsuzluk ve emek sömürüsü ile servetlerini büyütmektedirler.
Savaş ortamının da etkisiyle çalışma ve yaşam koşulları işçi ve emekçiler için daha da ağırlaşmıştır. İşçiler bu ortamda Kürt, Türk, Alevi diye bölünerek birbirine düşürülmekte ve güçleri zayıflatılmaktadır. İşçileri bu ortamdan kurtarıp insan onuruna yaraşır bir yaşam ve insanca çalışma koşulları sağlayacak olan sendikalar işçilerin beklentilerini karşılamaktan uzak kalmaktadırlar.
Böyle bir ortamda metal işçileri sendikası Birleşik Metal-İş’in genel kurulları yapılmaktadır. Sendika genel kurullarında geçmişin muhasebesi yapılır. Bu sadece parasal olarak değil sendikanın yaptıkları ve yapmadıklarının da değerlendirilmesidir aynı zamanda… Örneğin bu genel kurullarda Renault, TOFAŞ, Ford, Mako, Ototrim, Coşkunöz, Valeo, Arçelik vb. önemli işletmelerde ihanetçi, patron yanlısı sendikal anlayışa darbe vuran metal direnişinin sendika tarafından değerlendirilmesi yapılacaktır.
Bu direnişlerde işçiler, Türk Metal Sendikasından ayrılarak kendi seçtikleri temsilciler aracılığıyla günlerce işten atmalara karşı direndiler. Burada bürokratik yani her şeyi yasalara bağlayan hak almak için grev vb. direniş eylemlerini reddeden anlayışın işçiler tarafından dışlandığını görmek gerekiyor. Yine üst yönetim tarafından atanarak işçilerin başına dikilen temsilcilik anlayışının yerine işçilerin seçip yine işçiler tarafından görevden alınan temsilcilik sistemini de değerlendireceklerdir.
Birleşik Metal-İş grev döneminde iyi bir sınav verememiş işçiler grev kararı vermişken ve grev kararlılığı gösterirken sendika hükümetin grev yasağına boyun eğmiştir. Grev yasağını yönetim kendisi kaldırmak yerine neden işyerlerine sandık konularak işçilerin iradesine başvurulmamıştır? Bunlar değerlendirilmelidir.
Sınıf sendikacılığı tüzüklere yazılmakla ya da sözle olmuyor. Temsilciler atama ile değil seçimle geldiği ve yine işçiler tarafından görevden alındığı, Yönetimlerin ya doğrudan işçiler ya da temsilciler (delegeler değil) tarafından seçildiği ve görevden alınabildiği, greve ve grevin kaldırılmasına; TİS kabul edilmesine; sendika aidatı ve yöneticilerinin maaşları ve diğer ayrıcalıklarına işçilerin karar ve onay verdiği bir sendika ancak işçi sınıfı sendikası olma onuruna sahip olabilir.  
Bütün bunların yanında seçimlerde yaygın olarak kullanılan delegelik sisteminin de ayrıca değerlendirilmesi gerek. “Delege” seçimle birkaç kişinin oyunun örneğin 20 kişinin oyunun bu yirmi kişinin iradesi dışında belirlenmiş bir kişiye devri demektir ki, bu pek demokratik değildir.

ÖNCEKİ HABER

Cemile gözlerime baktı ‘oy anne’ dedi ve öldü...

SONRAKİ HABER

Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca: Öğretmenlerin yüreği yanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa