20 Eylül 2015 06:54

Mola ve evrene dair her şeyin cevabı 42 mi?

Hacer YÜCEL

Hayatın, evrenin ve her şeyin cevabı sizce nedir? Bazılarınızın gözleri ışıldadı, hınzır ifade ise gelip oturdu çehrelerinize; görebiliyorum. Ama bilmeyenleriniz için hemen cevaplayayım; 42. Evet doğru duydunuz, cevap 42. Hayatın, evrenin ve her şeyin cevabı bu kadar basit!
“Hoppala bu da nereden çıktı?” demeyin lütfen; çok kızarız bilginiz olsun. Onun yerine kısa bir mola verin. Ve mola vermek iyidir bir yerde.
Öte yandan evrenin ve her şeyin cevabının 42 olduğunu bilerek, önemli bir ayrıntıya dikkatinizi çekmek istiyoruz. “Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır” sözündeki ya da “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” cümlesindeki 40, acaba 42 midir? Ve bir yanlış anlaşılma sonucu 40 hak etmediği bir üne mi kavuşmuştur? Peki durum böyle ise ne yapmak lazım gelmektedir? Ve tam burada gereksiz bir bilgi; ama bizce önemli, okul numaramız 41 idi. Nasıl olay daha bir karışık hale geldi değil mi? Şaka şaka, bizim 42’ye inancımız tamdır, öte yandan şüpheci olmakta da fayda var.

ENTELEKTÜEL BİR İÇECEK: KAHVE
Molaaaa... Evet kesinlikle bir mola ve en güzel de kahve ile olur. Köpüklü köpüklü bir fal kahvesi iyi giderdi şimdi. Hani fena da olmazdı. Neyse halimiz çıkardı falimiz... Tamam tamam, fal kahvesi olmasa da olur. Dünyanın şu en ünlü kahve markasında aroması bol kahvelerden birini içmek de aslında iyi olurdu...  
Neyse bizce kahve, entelektüel bir içecektir. Başka bir deyişle içenler birden bire entelektüel oluyor. Misal biraz önce bir kafatasçı, dördüncü yudumundan itibaren bağırmadan konuşmaya, beşinci yudumdan itibaren hakaret cümleleri kullanmadan derdini anlatmaya, altıncı yudumdan itibaren de empati kurmaya başlar gibi oldu. Devamını bilemiyoruz, zira karşı masada oturuyorduk ve kahve bizi etkilemiş olmalı ki, lavaboya gitmek zorunda kaldık. Tam bu noktada kısa bir bilgi; kahve zihni açma, dikkati artırma, odaklanmayı sağlama gibi özelliklerinin yanı sıra tuvalet ihtiyacını da tetikler. Ay pek bir sevinçliyiz, sayemizde yeni bir şey daha öğrendiniz. Eh kahve içen ve lavaboya giden çok olunca kuyrukta beklemek de kaçınılmaz oluyor. Döndüğümüzde ise kafatasçı artık tam bir entelektüeldi ve bir kitap üzerine konuşuyordu.
Bu arada ağrı kesicilerin etkisini de yüzde 40 artırıyor; bilginiz olsun. “Bu cümle de şimdi neyin nesi” dediğiniz duyar gibiyiz. Demeyin, sorun lütfen. Evet, çok doğru bildiniz, ağrı kesici ile birlikte kahve içmenizi istiyoruz. Bütün bu bölümde bir sosyal mesaj gizliydi, ama siz bunu çözemeyeceksiniz. Türkçesi “acılarınızı kahve ile sağaltın.”

MOLA PITIRCIKLARI
Histerik ruh halleri iyi değildir. Sonuç ortada, o vakit mola vermek iyidir. Ve mola da en iyi kahve ile olur. Bu arada yukarıda yazmıştık ve 40 değil de 42 olabileceğini söylemiştik. Bu durum size pek bir saçma gelmişti; ama kahve ve hatırlı 40 yıl, pardon 42 yıl meselesine dair söyleyecek sözümüz var. Aslında bu yazının başıydı, ama evrene dair her şeyin cevabı 42 olunca, giriş kısmı en güzel buraya yakıştı. Ve başlıyoruz: Bir kahvenin 40 yıl hatırı var derler. Gerçekten durum böyle midir? Eğer bu soruyu bize soracak olursanız ağzımız tribünlere oynar ve “evet” der. Yüreğimiz ise “hayır”ı çığlık çığlığa haykırır, ama siz duyamazsınız bunu. Yani bizde ikircikli bir durum söz konusu. Muhtemelen sizde de... Öte yandan konumuz ikircikli tutumlarımız değil, zira o meseleye girecek olursak, fena halde ağzımızı bozabiliriz ki bunu istemeyiz, üstelik sizlere sempatik de gelmeyiz. Ki zaten bu durumu yazının başında yitirmiştik.
Öte yandan bu sayının mola pıtırcığı biziz. Neden mi? Cizre desek, gündem desek, ölümler desek, cesedi günlerdir buzdolabında bekletilen 12 yaşındaki kız çocuğu desek, kundaklamalar desek, linçler desek...
Yani ciddi şekilde kahveye ihtiyacımız var. Çünkü daha önce de söylediğimiz üzere kahve “mola” demektir bir yerde. Hanımlar ve beyler o vakit kısa bir mola vermenin sakin sakin düşünmenin zamanı geldi.

SON SÖZ
Saçlarını ensesinde bağlamış olan kumral kadın doktor, bulunan toplu mezardan çıkarılanlara bakıyor. Özenli bir şekilde yan yana getirilen bir sürü kafa, kol ve bacaktan, iskelet insanlar oluşturulmuş. Kendisine uzatılan plastik bardağın içindeki kahveyi yudumlarken, “Kötü, ucuz kahve gibisi yok, beyni açıyor” diyor. Kahveyi dünyanın en ünlü zincir mağazasından satın alan gri takım elbiseli adam ise gülümsüyor, sonra peşi sıra şunları söylüyor: “Evet, yaşasın kötü ve ucuz kahve satan yerler.” Kemerinin hemen üstüne bir polis rozeti yerleştirilmiş. Ve ikisi de kahvelerini yudumlarken olayı tartışıyorlar. “Kafalarından tek kurşun ile vurulmuşlar, 12 yetişkin erkek. Bu bölge çok zor dönemler yaşadı, 1935’ten eski olamazlar” sözleri kadın doktorun ağzından dökülürken, siyahi polis ise; “Failleri kimler, dahası yaşıyorlar mı?” diye devam ediyor.
Bu sahne iki sezonluk maratonun ardından yayından kaldırılan yabancı bir dizide geçiyor ve emin olun kahve orada bir aksesuar değil. Sakinlik, dinginlik ve akılcı düşünce için verilen kısa bir mola sadece; anlayana...

Evrensel'i Takip Et