20 Eylül 2015 04:51

Ya o savaşlar bitecek ya o sınırlar geçilecek

Binlerce yerinden edilmiş Ortadoğulu ve Afrikalının, batınını sınırlarını yerle bir ederek illegallikten meşruluğa doğru sürdürdüğü yürüyüş aslında tarihin en büyük barış yürüyüşlerinden biri. Avrupalı liderlerin ödünü koparan bu yürüyüşün tek nedeni savaş ve tek freni de barış çünkü.

Ya o savaşlar bitecek ya o sınırlar geçilecek

Elif GÖRGÜ

Bir haftada yine Akdeniz’de göçmen tekneleri battı, kimi ölüler hiç bulunamayacak, kimileri Türkiye ya da Libya kıyılarına, ama daha çok yüzümüze yüzümüze vurmaya devam edecek.
Kıyıya vurmak istemeyen 29 yaşındaki Iraklı Mustafa Cesim Muhammed ise yüzme öğreniyor. Irak’tan Avrupa’ya göç etmeye karar vermiş: “Irak’ta bir geleceğimiz kalmadı” demiş el Cezire’ye.
 ABD öncülüğünde işgal edildikten sonra milyonlarca sivilin öldürüldüğü, farklı mezheplerden Iraklıların birbirine düşman edildiği, altyapısı bombalarla harap edilmiş, içme suyundan elektriğine kadar her türlü insani ihtiyaca ulaşmanın hak olmaktan lüks olmaya geçtiği, gericiliğin radikalleşerek ve örgütlenerek insanlığın başına yeni dertler, emperyalistlere de işgaller için yeni bahaneler verdiği, 3.6 milyon kişinin yerinden edildiği Irak, Iraklılar için yaşanılamaz hale getirildi. Parası olan pasaport çıkartıyor. Son haftalarda günde 11 bin ila 12 bin arası pasaport verilmeye başlanmış (el Cezire).
Parası olmayan -ki çoğunluk onlardır- bulduğu suda yüzme öğrenmeye çalışıyor, Mustafa Cesim Muhammed’in yaptığı gibi. Haberin videosunda Mustafa’nın, Alan Kurdi’den belki birkaç yaş büyük oğluna suda hayatta kalmayı öğretme çabasına şahit oluyoruz. Ölen çocuğun dramıyla, yaşayan çocuğun dramının eşit derecede kederlendirdiği dünya sisteminin adı olan emperyalizm, kalkmış bize “benim sınırlarımı ayakkabılarıyla geçtiler” masalı anlatıyor. Tarihe utanç notu olarak düşecek olan ise ülke sınırı geçen ayaklar değil, o ayaklara çelme atarak insanlık sınırını aşanlar olacak.

ÖLÜ GÖÇMEN HÜZNÜNDEN CANLI GÖÇMEN KORKUSUNA
Muhammed gibi Iraklıların yüzme öğrenmeye başlaması Avrupa’yı yönetenlerin pek hoşuna gitmeyebilir. Avrupalı liderlerin müdahalesiyle dünya, 3 yaşındaki Alan Kurdi’nin boğularak ölmesinin açtığı “ölen göçmenler” tartışmasından, boğulmadan Avrupa kapılarına kadar ulaşabilen canlı göçmenleri “ne yapacağı” tartışmasına hızlı geçti. O yüzden unutulma ihtimali olanı hatırlatalım: 2015’in ilk dokuz ayında Avrupa’ya geçmeye çalışırken ölen göçmenlerin sayısı 3 bin. Hayata tutunma seçenekleri birer birer ellerinden alınan Ortadoğulu ve Afrikalılara tanınan ölümlerden ölüm beğenme özgürlüğü ise oldukça geniş. Akdeniz’de boğulmanın yanı sıra, kamyon kasasında havasızlıktan, Sahra çölünde susuzluktan ölme seçenekleri var.  O Sahra çölü ki dünyada tarihinde “insanın suda yüzme eylemi”ne dair ilk izlerin bulunduğu yer!
Sahra’nın Libya sınırlarında kalan bölümüne düşen Sura vadisindeki “yüzücüler mağarası” duvarları milattan 10 bin yıl önce çizilmiş yüzen insan figürleriyle dolu. Zamanında bölgede 30 bin metrekarelik göl olduğu tespit edilen yerde şimdi göç mağdurları susuzluktan ölüyor. İnsanın yüzmeyi keşfettiği toprakların kıyıları boğulanların toplu mezarlarına dönüşüyor.

SINIRLAR GEÇİLDİ SİNİRLER GERİLDİ
Ortadoğu’daki zenginliğin yerle bir edilmek süratiyle el konulmasında bölgenin gerici hükümetlerinin de verdiği omuzla büyük payı olan ülkeler, savaşları, şirketleri ve silah ticaretleriyle büyüttükleri zenginlikleri; yağmaladıkları halklarla paylaşmamak için ne tür kapılar inşa edeceklerini şaşırmış durumdalar (*) Avrupa ülkeleri arasında serbest geçiş hakkı veren Schengen anlaşması askıya alınırken, Avusturya ordusunu sınırlara yığıyor, Yunanistan adalarına ulaşanlara gaz sıkarken Macaristan sınırına dikenli teller inşa ediyor. Bu yazı yayınlanana kadar kimbilir başka hangi biçare önlemler gündeme gelmiş olacak. Ama fayda yok. Emekçilerin kemerini sıkma meraklısı Avrupa burjuvazisi için dişini sıkma zamanı!
Mesela İspanya hükümeti bir zahmet tellerin hiçbir sınırı örtemeyeceğini anlatmalı. Cebelitarık boğazının karşısındaki İspanya Krallığı toprağı olan Melilla kenti ile Fas arasındaki sınırda 11 kilometre boyunda ve 6 metre uzunluğunda, sadece son yapılan “yenileme”si için İspanya’nın 33 milyon avro harcadığı sırt sırta üç ayrı sıralı telden oluşan sınırdan hala binlerce Afrikalı geçiyor. Hem de Fas polisi elinde silah göçmen avlarken.  Buna rağmen sadece 2014 yılında resmi verilere göre 2 bin kişi, hayatla ölüm arasındaki sınırı alt etme mücadelesinin karşısında ülke sınırlarının hiçbir kıymeti olmadığını tekrar tekrar kanıtlayarak ne yapıp edip o sınırı geçmiş. Kimi gazete haberlerinde yalınayak göçmenlerin yüksek telleri aştıktan sonra ayaklarının kan içinde kaldığı yazıyor. Ortadoğu ve Afrika’ya sınır çizme ustası Avrupa’nın kendi sınırlarının üzerine, Ortadoğu ve Afrika halkları kanları ve terleriyle yüz binlerce çizik atıyor.

EN BÜYÜK BARIŞ YÜRÜYÜŞÜ
Başka binlerce göçmen ise artık gizlenmeyi saklanmayı bıraktı, doğrudan sınırlara doğru kitlesel yürüyüşler başladı, durdur durdurabilirsen! Dökümanlı-dökümansız, yasal-yasadışı göç kavramlarını literatürden söke söke, bölgedeki savaş politikalarına çelme taka taka yürüyor halklar. Yerinden edilen binlerce kişi Avrupa’ya, ama hem de illegallikten meşruluğa doğru yürüyor artık. Yürüyenlerin yarıdan fazlası Suriyeli, önemli bir bölümü Afganistanlı, Irak, Eritre diye devam ediyor istatistikler.
2015’in göç rakamları, “2. Dünya savaşından sonraki en büyük göçmen krizi” denilenin aslında tarihin “en büyük barış yürüyüşü” olduğunu gösteriyor. Bu giderek büyüyen yürüyüşün tek nedeni savaş, tek freni de barış çünkü.
İster tel çekilsin, ister çelme takılsın, ister asker yığılsın... Emperyalizm yarattığı ve varlığını sürdürmek için yaratmaya devam ettiği insanlık dramlarıyla yüzleşecek;  ya o savaşlar bitirilecek, ya o sınırlar geçilecek.
(1) Almanya’nın Ortadoğu’ya ve Afrika gericilerine sattığı silahların ayrıntılı bilgisi için Yücel Özdemir’in “Almanya diktatörleri silahlandırıyor” yazısı ve ABD’li silah tekellerinin nasıl kâr ettiklerinin ayrıntılar için Aydın Çubukçu’nun “Savaş ve ticaret” yazısı okunabilir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et