Dicle Anter: Miras
Günümüzde halen savaş ve kaos devam ediyor. Doğal olarak barış söylemleri de güncelliğini koruyor. Babam eşit yurttaş olarak bu ülkede, barış ve huzur içinde yaşamanın koşulları olduğunu defalarca söylemiştir. Kendi yaşadığı dönemde de, sonra da Kürtlere karşı inkâr ve imha devam etmiş, halen de devam etmektedir. Babam 'Cumhuriyet kurulurken yanlış kurulan denklemin sonuçları da hep yanlış çıkar' derdi.

Dicle ANTER
Musa Anter’in katledilmesinin üzerinden 23 yıl geçti. Geçmişi dinlerken onun söylemleri aklıma geliyor. Mesela şöyle bir cümlesi halen kulaklarımda çınlar; “Bu konu yani Kürt sorunu masa başında çözülür, yoksa ileride birileri silahı eline alır dağa çıkar, bizleri çok ararsınız.” Ve bugünlere baktığımızda bile bile lades olduğumuz ortaya çıkıyor. Babam uzun yıllar bu topraklarda olup biteni de çok iyi takip etmiş ve Dersim katliamından sonra da sorunun temeline inmiştir. İlk gözaltısını liseli yıllarda Adana’da okurken yaşamış biri olarak ülke farklılıklarına yakından tanık olmuş bir kişi. Bu tanıklığa bilerek ses çıkarmamak ve karşı durmamak olmazdı tabi ki. Ve mücadele yılları 40’lı yıllardan başlayarak öldürülünceye kadar devam etti.
Kendisine has üslubuyla oldukça farklı biriydi. Onun sohbetlerine tanık olan kişi ve kurumlar (özellikle mahkeme salonları ) konuşmalarından, düşüncelerinden, esprilerinden büyük keyif almışlardır. Birçok kişinin babamla ortak bir anısı vardır ve bugün bile ve eminin yarınlarda da bu anıları herhangi bir yerde herhangi bir zamanda karşılaştığımız kişiler anlatmaya devam edeceklerdir. Bu anıları dinlemek, anlatmak Musa Anter’in her kesimde ne kadar etkileyici olduğunu da ortaya çıkartıyor. Öyle ki, şimdi bile arkadaş sohbetlerinde ondan bahsederken “Ax ax tam Apê Musa’nın zamanı. Keşke yaşasaydı da bunlara kalemiyle, konuşmasıyla, esprileriyle cevap verseydi.”
Bu yazıyı 17 Eylülde Ankara’dan Musa Anter davasının duruşmasından dönerken yazdım. Uçakta değişik duygularla yazıma devam ederken geçen 23 sene bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Mahkemede sanıkları her defasında olduğu gibi yine çok zayıf ve çelişkili gördüm. Bugünkü duruşmanın da geçen duruşmalardan çok da farkı yoktu. Onlar gözlerin ve yüzlerin konuştuğunun farkında değillerdi. Dilleri ile ikna edeceklerini zannediyorlardı. Hamit Yıldırım yarım yamalak Türkçesiyle, dokuz sene koruculuk yaptığını, vatanını sevdiğini, bayrağa olan bağlılığını ifade ederken şerefli bir Kürt olduğunu da bağıra bağıra söylüyordu. Savaş Gevrekçi, JİTEM rütbelisi olarak her zaman ki gibi hiçbir şey bilmediğini, Musa Anter’i tanımadığını, öldürülünce Musa Anter ismini duyduğunu belirtti… Ve duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
Günümüzde halen savaş ve kaos devam ediyor. Doğal olarak barış söylemleri de güncelliğini koruyor. Babam eşit yurttaş olarak bu ülkede, barış ve huzur içinde yaşamanın koşulları olduğunu defalarca söylemiştir. Kendi yaşadığı dönemde de, sonra da Kürtlere karşı inkâr ve imha devam etmiş, halen de devam etmektedir. Babam” Cumhuriyet kurulurken yanlış kurulan denklemin sonuçları da hep yanlış çıkar” derdi.
Öyleyse ne yapmalıyız? Tabi ki denklem çözmeyi bilenlerle denklemin yanlışlarını bulup en doğru sonuçlara ulaşmalıyız. O zaman Musa Anter’in mirası hepimizi bir ömür boyu barış ve huzur içinde yaşatır, torunlarımızın torunlarına yeter de artar…
Evrensel'i Takip Et