27 Eylül 2015 00:59

Savaşın olduğu yerde eğitim olmaz

Paylaş

Hasan AKBAŞ
Fırat TOPAL
Diyarbakır

7 Haziran seçimlerinin ardından geri dönülen çatışmalı süreçte çocuklar katledildi onlarca yurtdaş polis ve asker saldırısıyla hayatını kaybetti. Bölgede geride kalanlar ise çatışmalı süreçte yaralarını sarmaya çalışıyor... Arkadaşlarını kaybeden, savaş ortamında travma yaşayan çocuklar okula başlama hazırlığında.
Bölgede çocuklar asker ve polis kurşunlarıyla katledilirken 2015-16 eğitim-öğretim yılı başlıyor. En son Cizre’deki ablukada okul çağındaki Cemile Çağırga (10), Selman Ağar (10), Mehmet Sait Naici (17), Sait Çağdavul (18), Osman Çağlı (18), Özgür Taşkın (18) kurşunların hedefi oldu.

2015-16 eğitim öğretim yılı başlarken bölgede savaş ortamı giderek kızışıyor. Özel güvenlik bölgelerine her gün yenileri eklenirken kent merkezlerinde çocuklar başta olmak üzere siviller asker ve polis kurşunlarının hedefi halinde. Böyle bir ortamda eğitim-öğretimin sağlıklı yapılamayacağını söyleyen eğitimciler öğrencilerin ve öğretmenlerin can güvenliğinin olmadığına dikkat çekiyor. Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) çağrısıyla da eğitimde yaşanan sorunlara ve anadilde eğitime dikkat çekmek amacıyla bölge illerinde yarından itibaren bir haftalık eğitim boykotuna gidilecek. Çağrıya kitle örgütleri de destek veriyor.

‘SAVAŞ ORTAMINDA SAĞLIKLI BİR EĞİTİM OLMAZ’

Bölgede anadilde eğitim başta olmak üzere eğitimde yaşanan sorunlara dair adım atılmazken yeni savaş konsepti ile eğitim sistemi daha da geriye gitmiş durumda. Konuya ilişkin gazetemize konuşan Eğitim-Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube Eş Başkanı Yıldırım Arslan “Öğrencilerimizin öldürüldü bir süreçte sağlıklı bir eğitimin yapılması mümkün değil” dedi. Sürecin öğretmenleri de olumsuz etkilediğini kaydeden Arslan, “Bu ortam eğitimcileri ciddi anlamda kaygılandırıyor. 90’lı yılları aşan bir süreç yaşanıyor. Çatışmaların yoğunlaştığı yerlerde okullar hasarlı halde. İl merkezleri dahil olmak üzere ilçelerde ve kırsalda kimsenin güvenliği yok. Ölümlerin, gözyaşının ve kanın olduğu bir ortamda sağlıklı bir eğitim görüleceğini düşünemiyoruz. Eğitimcilerden, öğrencilere ve aileleri mağdur eden bir süreç yaşanacak. Çatışmaların saldırı konseptinin getirdiği bir süreçle eğitime başlanacak. Mesela, Cizre’de, Diyarbakır, Silvan, Lice, Bağlar, Sur gibi yerlerde okul çağında öldürülen çocuklar varken, evlerinde annelerinin kucaklarında öldürülen çocuklar varken, dahası savaşın getirdiği psikolojik durumun ardından öğrenciler ve aileler nasıl yeni eğitim yılına girecek” dedi.

Güvenlik politikalarının yerine Kürt halkının taleplerinin karşılandığı bir sürece girilmesi gerektiğini söyleyen Arslan, okul boykotun hem bu sürece dikkat çekmek hem de halkın taleplerinin yerine getirilmesi için önemli olacağını söyledi. Bu nedenle boykot çağrısını desteklediklerini belirten Arslan, “Biz öğrencilerimizin öldürülmemesi ve halkların kendi dilinde eğitim alabilmeleri için gerekli adımların atılmasını istiyoruz” dedi.

‘OKULLAR POLİS KARARGAHI HALİNE GETİRİLİYOR’

DTK Dil ve Eğitim Komisyonu üyesi Osman Özçelik ise yatılı bölge okulları başta olmak üzere ihtiyaç duyulduğunda okulların asker ve polis karargahı olarak kullanıldığını ifade ederek, “Olağan üstü haller yaşıyoruz. Özellikle çatışmaların yoğun olduğu yerlerde okullarda tahribat var. Zaten binaların çoğu sağlıklı bir eğitimin yapılabileceği yerler değil. Ayrıca çocukların savaş nedeniyle yaşamış olduğu travma eğitim yapmaya olanak vermiyor” dedi. Yıllardır dile getirilen anadilinde eğitim hakkının temel insani bir hak olduğunu kaydeden Özçelik, “28 Eylül’den itibaren okul boykotu çağrısı yapıyoruz. Bu çağrı haklı ve yerinde bir çağrıdır. Bu bilime ve öğretime karşı bir boykot değildir. Bu boykot çağrımız maniple edilmeye çalışılsa da biz bu anti demokratik eğitim sisteminin düzeltilmesi ve ölümlerin durması için bu çağrıyı yapıyoruz. ” dedi.

‘ANADİLİNDE EĞİTİM YERİNE KAN AKITIYORLAR’

Ramazan Çiçekli adlı yurttaş da çatışmalar nedeniyle çocukların can güvenliği olmadığını söyleyerek, “Sur içinde günlerce sokağa çıkma yasağı ilan ettiler. Okullar açıldığında bu savaşı nasıl devam ettirecekler? En ufak bir olayda çocuklarımızı hedef alıyorlar. Biz anadilimizde bir eğitim isterken çocuklarımız öldürülüyor. Bu boykota halk destek veriyor. Kan akıtmaya devam ederlerse okula gitme oranları düşer” dedi.
Lise öğrencisi Ferhat Tanka da,  yıllardır eğitim dilinin Türkçe olmasından kaynaklı sorunlar yaşadığını belirterek, “Kürt gibi yaşarken, okulda Türkleştiriliyoruz. Çok zorluklar çekiyoruz. Türkçe öğrenene kadar zaten sağlıklı bir eğitim alamıyoruz. Şimdi ise her an bir arkadaşımız ölecek diye bakıyoruz. Bende ölebilirim. Bu psikolojiyle okula nasıl devam edebiliriz?” diye sordu.

‘ÖLÜMÜN GÖLGESİNDE OKULA GİDİYORUZ’

Meslek lisesi öğrencisi Orhan Sayar ise okulların açılmasının kendisini heyecanlandırmadığını belirterek, "Yine teneffüse çıktığımız zaman gaz bombalarıyla gözlerimiz yanacak, çoğu zaman okul olmayacak. Kirpilerle, akreplerle okula gideceğiz. Okul çıkışı TOMA'nın hedefi olacağız. İçimizden biri ya kurşunla ya gaz bombasıyla vurulacak" dedi. Yaşananların öğrencileri olumsuz etkilediğini söyleyen Sayar, "Bakıyorum Batıyla burayı bölmüş gibiler. Burada ölümün gölgesinde okula gidiyoruz. Okulda da birçok sorun yaşıyoruz. Sokakta Kürt okulda Türk oluyoruz. Ben Türkçem bozuk diye çok hakarete uğradım. Bu durum değişmeli. Kitabı Kürtçe okumalıyız, karekökü Kürtçe cevaplamalıyız" dedi.

OKULLAR BOYKOT EDİLECEK

Demokratik Toplum Kongresi tarafından anadilinde eğitim talebinin yasal güvenceye kavuşturulmamasına tepki olarak, bir haftalık okulları boykot etme çağrısına kamu emekçilerinden de destek geldi.  KESK Diyarbakır Şubeler Platformu bileşeni emekçiler yaptığı açıklamayla, anadilinde eğitimin yasal güvenceye kavuşturulmasını isteyerek yeni öğretim yılında, “çocuklarımızı okula göndermiyoruz” dediler.

KESK Şubeler Platformu, BES Diyarbakır Şube binasında yaptığı basın toplantısıyla okul boykotunu desteklediklerini ve çocuklarını okula göndermeyeceklerini açıkladı. KESK Dönem Sözcüsü Bedirhan Çetinkaya, “Dil bir kültürel mirastır. Herkesin anadilini ve kültürünü sevme ve geliştirme hakkı, devletlerin de bu hakkın kullanılmasını hayata geçirme sorumluluğu vardır” dedi. Anadilinde eğitimin en temel insan hakkı olduğuna vurgu yapan Çetinkaya, bunun yasal güvenceye kavuşturulması gerektiğine vurgu yaptı.  Çetinkaya, “Temel hak olan anadilinde eğitimin önündeki yasal ve anayasal tüm engeller biran önce ortadan kaldırılması için DTK tarafından, yapılan boykot çağrısını anlamlı buluyoruz. Biz de bu çağrıyı destekliyoruz ve “çocuklarımızı okula göndermiyoruz” diye konuştu. DİSK Genel-İş Sendikasına üye işçiler ile Diyarbakır 78’liler üyeleri de yaptıkları açıklamayla boykotu desteklediklerini duyurdu.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

DAYMER ‘oylarmız HDP’ye’ dedi

SONRAKİ HABER

Bağlar'daki polis saldırısında en az 4 kişi yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa