İş takibi için kulüp yöneticiliği
Tamer Arda ERŞİN
Ankara
Spor kulüplerinin yöneticilerinin genelde büyük şirket sahipleri olduğuna dikkat çeken avukat Ertuğrul Cem Cihan, şirket patronlarının iş takibi ve medyada reklam yapmak için bu yöntemi kullandığını söylüyor. Cihan, transfer sistemini de “Modern kölelik sistemi” olarak tanımlıyor.
Kulüp yöneticilerinin, yöneticilik sıfatıyla kendilerine çıkar sağladığını ifade eden Taraftar Hakları Dayanışma Derneği (Taraf- Der) avukatı Ertuğrul Cem Cihan, sporun nasıl ticari faaliyetleri aklama ve iş takibi yapma aracı haline geldiğini şöyle açıklıyor: “Dünyada ve Türkiye’de geçmişten beri büyük şirket sahipleri kulüplerin yönetimine geliyor. Bu sayede hem bedavaya kendi reklamlarını, hem de iş takibi yapıyorlar. Bir şehirdeki kulüp başkanı, o şehri emniyet amiri, valisi, belediye başkanıyla ilişkiye geçiyor. Bu büyük kulüplerde daha yüksek makamlara, bakanlara kadar ulaşıyor. Tüm Türkiye’ de itibar sahibi oluyor. Başbakan vb. kişiler görüşebiliyor.”
BORÇLANDIR, HARCA VE GİT
“Ne Aziz Yıldırım ne de başka bir kulüp başkanı, başkanlıktan yaptığı reklamı başka bir şeyden yapmadı. Bakın hala bazı kulüp başkanlarının isimleri hafızalarda. Örneğin Malatyaspor’un eski Başkanı Nurettin Güven gibi karalık adamların bile isimleri hala hafızalarda. Bu başkanlıkla toplum gözünde itibar meşruiyet kazanıyorlar.”
“Kulüplerin parasını da kullanıyorlar. Dahası kulüpleri kendilerine borçlandırıyorlar. Bunların kulüplere para falan verdiği de yok. Örneğin Yıldırım Demirören kafasına göre transfer yaptı. ‘Kulübe şu kadar para verdim’ dedi. Giderken Beşiktaş’ın bütün alacaklarına el koydu. Bunun taraftarlar olarak düzelmesini istiyorsak, kolektif bir kulüp yaratmalıyız.”
SÖZLEŞMEDE SPORCU İRADESİ YOK
Endüstriyel sporla, oyuncuların “köle” haline geldiği görüşünü dile getiren Cihan, şunları söylüyor: “Futbolcuların mal gibi alınıp, satılması modern bir kölelik sistemidir. Ronaldo da benzer bir açıklama yapmıştı. İnsanlar sözleşme imzalarken kendi iradesine sahip olamıyor. Reklam, programlara katılmak zorunda bırakılıyor. Yukarıdaki oyunlarda durum bu. Aşağıdakilerin durumu daha kötü. Alt liglerde oynayanlar, antrenörler, masörler ciddi emekçi sınıfındalar. Güvensiz çalışıyorlar. Aslında kapitalizm de bu insanları sisteme dahil etmek kullanılan yöntem bir yıldız yaratıp, onun hayaliyle yaşatmak. İnsanların itiraz etmelerini engelliyor. ‘Onlar gibi olabilirsiniz’ diyorlar. Sanat camiası gibi. Bir insan nasıl pop yıldızı olur, diğerleri bu hayalle yaşarken, pavyonlarda sarhoş avutmak zorunda kalır, aynısı futbol da oluyor.”