28 Eylül 2015 14:29

Diyarbakır'da DİHA ve Azadiya Welat'a polis baskını: 32 kişi gözaltına alındı

Diyarbakır’da DİHA, Azadiya Welat, Aram Yayınları ve KURDİ-DER’in bulunduğu binayı basan polis, 32 kişiyi darbederek gözaltına aldı. (Fotoğraf: Cumhur Daş)

Paylaş

Diyarbakır’da DİHA, Azadiya Welat, Aram Yayınları ve KURDİ-DER’in bulunduğu binaya silahlarla baskın düzenleyen polis “makul şüphe” gerekçesiyle DİHA, Azadiya Welat ve Kurdi-Der çalışanı 32 kişiyi gözaltına aldı. DİHA muhabirleri de dahil olmak üzere binada bulunan tüm kurumların çalışanları polis tarafından binanın en alt katına indirilerek kimliklerine ve telefonlarına el konuldu ve şiddet uygulandı. Daha sonra polis, DİHA, Azadiya Welat, Aram Yayınları ve KURDİ-DER çalışanı 32 kişiyi ablukaya alınan ajans binası önünde bekletilen polis araçlarına bindirerek, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü.

Baskın yapan polislerin elinde hiçbir arama izni olmadığı, resmi bir belgenin bulunmadığı belirtildi. AKP’nin 24 Temmuz’da devreye koyduğu savaş konsepti sonrası DİHA 20 kez sansürlenmişti. Günlerdir DİHA'nın bulunduğu binanın karşısında zırhlı araçlar bekletiliyordu.

Polis, baskının gerekçesi olarak, AKP Diyarbakır İl Binası önünde akrep tipi polis aracına yönelik saldırıyı gerçekleştiren kişinin bu binaya kaçması gösterildi. DİHA çalışanlarından edindiğimiz biligiye göre, kapışar kırılarak doğrudan gözaltı işlemi yapılmaya başlandı. Çalışanlar hem gözaltına alınırken hem de otobüste darbedilirken sık sık hakarate maruz kaldılar. Yakınlarının durumunu öğrenmek için ajansın önüne gelenler de polis saldırısıyla karşılaştı.

DİHA ve Azadiya Welat baskınına karşı dayanışma çağrısı

Baskın kararı, saldırıdan 10 dakika önce alınmış!

BASKINI İZLEYEN EVRENSEL VE İMC-TV MUHABİRLERİ TEHDİT EDİLDİ
Yaşanan baskın üzerine bölgeye giden gazetecileri polis, plastik mermi ve gaz bombalarıyla dağıttı. Sokağın diğer ucuna giden Evrensel Muhabiri Hasan Akbaş ve Fırat Topal ile İMC-TV Muhabiri Kadriye Devir Uçar ile Gökhan Çetin'in yayına gelen aracın kapılarını açan sivil polisler silahlarını gösterdi ve "Başınıza bela almak istemiyorsanız görüntü çekmeyip buradan uzaklaşacaksınız" diyerek gazetecileri tehdit etti.

Gözaltında bulunanlardan bazılarının isimleri şöyle: Müjdat Can, Dicle Müftüoğlu, Reşit Bayram, Ömer Çelik, Devren Toptaş, Mazlum Dolan, Nurettin Akyıldız, Siyabend Yaruk, Ercan Bilen, Ferah Kılıç, Meltem Oktay, Ramazan Ölçen, Zafer Tüzün, Zeynel Abidin Bulut, Besalet Yaray, Ferit Köylüoğlu, Mahmut Rubanas, Aziz Oruç, Ayşe Nevroz, Suzan Toprak, Nazemin Çap.

DİHA EDİTÖRÜ ALTAN: BASKIN, SANSÜRÜN DEVAMI

DİHA Kürtçe Haber Editörü Erdoğan Altan, "24 Temmuz'dan beri DİHA 21 kez sansurlendi. Bugünkü baskın ve gözaltılar da bunun bir devamıdır" dedi. Altan şunları söyledi: "Baskın sırasında 'makul şüphe' gerekçe gosterildi. Biz dışarıda beklerken binaya yaklastırmadilar.  Arkadaşlarımız arama izni istediklerinde bir belge sunmadılar. Savcılıktan bir saat sonra belge getirdiler. İçeride de tüm arkadaşlarımızı zemin kata toplayıp yukarı katlarda arama yapılmış. Bu da usulsüz bir durum. İlk başta avukatlar da binaya alınmadı. Gozaltındakiler binadan çıkarıldıktan sonra avukatlar girebildi. Biz DİHA olarak derinleşen savaşı deşifre ediyorduk. Beytüşşebap'da, Silopi'de, Cizre'de, Silvan'da ve birçok yerde sarayın savaşını deşifre ettik. Bunun bedelini ödetmek istiyorlar. Ancak daha önce de KCK basını adı altında muhabirlerimiz ve editorlerimiz tutuklanmıştı. Halkımız sahip çıktı. Birçok yerde gönüllü muhabirlerimiz bize haber geçti. Bu son saldırılar da bizi susturamayacak. Gerçekleri halka ulaştırmaya devam edeceğiz."

POLİS ABLUKASI DEVAM EDİYOR

Baskın yapılan binada polis ablukası devam ediyor. Polisin, kurumların bilgisayarlarını ve belgelerini incelediği öğrenildi. Binada bazı avukatlar ve Kurdi Der Başkanı Ali Erdemirci ile HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı, Adana Milletvekili.Meral Danış Beştaş da hazır bulunuyor. Dışarıda ise çok sayıda polis ekibi beklerken gazeteciler binaya yaklaştırılmıyor.

Baskına ilişkin Evrensel'e konuşan Kürdi Der Merkez Yöneticisi Nuri Aydoğan baskın sırasında Kürdi Der öğretmen ve öğrencilerinin de göz altına alındığını belirterek "Okul boykotunun başladığı gün böyle bir baskının yapılması planlıdır. Bu durumu kınıyoruz" dedi. Baskın için bahane üretildiğini söyleyen Aydoğan, "Binanım karşısında 24 saat polis ekibi bekliyor. Özellikle son 2 aydır binaya kim gelse polis taciz ediyordu. AKP'ye saldıranların buraya gelmediğini kendileri de biliyor. Binada DİHA, Aram ve Azadiya Welat çalışanları da hedef alındı. Gözaltına alınanlar tartaklandı. Son dönemde yaşananları, gerçekleri anlatan basın susturulmak isteniyor" dedi.

TGS: HALKIN HABER ALMA HAKKINA SALDIRI
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Twitter hesabından yaptığı açıklama ile, DİHA ve Azadiya Welat'ta gazetecilerin gözaltına alınmasını "halkın haber alma hakkına saldırı" olarak değerlendirdi. 

POLİS BİNADAN AYRILDI
Polis, avukatların yaptığı itiraz sonucunda saat 22:30 sıralarında binadan ayrıldı. Gözaltına alınanların da bu gece serbest bırakılması bekleniyor. 

OTURMA EYLEMİ BAŞLADI
Gazeteciler bina onunde oturma eylemi baslatti. Milletvekilleri ve gozaltina alınanların aileleri de eyleme katıldı. Saat 23:00'de açıklama yapıldı.

GAZETECİLERDE BARUT İZİ ARANDI
DİHA, Azadiya Welat, KURDİ-DER ve Aram Yayınları’nın bulunduğu binaya yapılan polis baskınında gözaltına alınan gazetecilerin Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü bahçesinde tutulduğu öğrenildi. Polisin skandal bir uygulamaya imza atarak gazetecilerin el ve yüzlerinde “barut izi” araması yaptığı belirtildi. (Diyarbakır/EVRENSEL)

Baskın sonrası Cumhur Daş'ın çektiği fotoğraflar:


GAZETECİLERDEN BASKINA TEPKİ
Gazeteci Levent Gültekin, Türkiye'de AKP iktidarı ile birlikte son birkaç yıldır basın üzerinde peyder pey yükselen baskının artık kontrolden çıktığını belirterek, "Türkiye bir gazetenin iktidar aleyhine haber yaptığı için bir milletvekili tarafından işgal edilmesini bile yaşadı. Benzer olayları bütün medya grupları üzerinde görüyoruz. Çünkü, iktidar kendi sesi olmayan kendi çizgisinden farklı haberler yapan medyaya tahammül edemiyor. Ama bu sadece medya sorunu değil Türkiye sorunu değil. Türkiye'nin kendisi yangın yerine dönmüş durumda Türkiye yanarken ağlayacak durumda değiliz. Türkiye'nin kendisi artık bir yangın yeri" dedi.

Gazeteci Celal Başlangıç da "DİHA son dönemlerde bütün gerçekleri ortaya çıkardı. AKP'nin yalanlarını çektiği görüntülerle belgeleyerek ortaya çıkardı. 20 defa TİB ile engellemek istediler anacak baş edemediler. AKP bugün kendi iktidarını korumak için her türlü baskıyı kullanıyor" diyerek baskına tepki gösterdi.

Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat ise DİHA, Azadîya Welat, KURDî-DER ve Aram yayınlarına yapılan polis baskının, Kürdistan'da AKP'nin devreye koyduğu savaş konseptine karşı hayatını ortaya koyarak gazetecilik yapan özgür basın temsilcilerine yapılan alçakça bir saldırı olduğunu söyledi. Polat, Kürt halkının 7 Haziran seçim sonuçları nedeniyle cezalandırıldığını ifade ederek, "Kürt halkını cezalandırmak için gerçeklerden taviz vermeyerek gazetecilik yapan meslektaşlarımıza alçakça saldırıyorlar. Basın meslek örgütlerinin harekete geçmesi gerekiyor. Yapılan baskın hukuksuz bir uygulamadır. Bu süreç demokratların test edildiği bir süreçtir. Muhalif partiler de bu baskılara karşı durmalıdır. Alçakça göz altıyı kınıyorum" diye konuştu.

Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş ise şöyle konuştu : "Medyaya yönelik her türlü baskıyı kınıyorum. Gazetecileri ve siyasi görüşü ne olursa olsun gazetecilik yapmaya çalışan kurumlara yönelik baskılar Türkiye'deki demokrasi ayıbının öncelikli maddelerindendir. Ülkemizdeki demokrasi ayıbı kapandığı yerde gittikçe açılıyor dört yıl önce bir gazeteci tutuklama furyası başladı o dönem rejim yine kendine tehdit gördüğü gazetecilere farklı görüşten gazetecileri tutuklamıştı. Bu sefer aynı furya Kürt hareketini izleyen medyaya yönelik yaşanıyor bunlar Türkiye için büyük bir utançtır medyanın siyasi görüşü ne olursa olsun meslektaşlarına dönük baskılara karşı bir arada durması ve birlik olması gerekiyor. Hürriyet gazetesine yapılan saldırılar ile Dicle Haber Ajansı’na dönük saldırılar arasında hiçbir fark yoktur.”

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da, baskını endişe verici olarak gördüğünü belirterek, "Baskıların medya dünyasının geniş bir alanına yayılmasından dolayı bu tür şeyleri de beklemiyorduk değildik. Son dönemde medyaya yönelik baskıların çok geniş bir politik hal alınması nedeni ile doğrusu şaşırmadık. 7 Haziran'da hükümet propagandasında yetersiz kalınması nedeni ile 1 Kasım'a kadar eleştirel bütün seslerin dizginlenerek siyasi hesapların görülmesi olarak görüyorum. Gazetecilerin hitap ettiği sosyal çevreler de bu baskıdan da nasibini alıyorlar siyasi otoritenin gündeminde yaygınlaştırılan hukuka aykırı işlemler olarak görüyorum" dedi.

Gazeteci Vivet Kanetti de polis baskınının kabul edilemez olduğunu kaydederek, “Hiçbir gerekçesi olamaz bir basın ajansının basılmasının hiç bir açıklaması olamaz. Umarım kısa zamanda bu sorun çözülür" dedi.

Gazeteci Aydın Çubukçu ise "Genel olarak bu savaş ortamı demokrasiye karşı bir savaş anlamına gelmeye başladı. Özellikle bölgeden doğru bilgi almamızı sağlayan bu ajanslara baskın doğrudan haber alma özgürlüğümüze yapılan bir saldırıdır. Bölgeden doğru haber veren ajanslara karşı bu saldırı savaşın örtülü ve kirli yüzünü saklamayı amaçlamaktadır" ifadeleriyle polis baskınına tepkisini gösterdi.

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay ise gazetecilere düşman bir siyasi iktidarla karşı karşıya olunduğunu ve basına yönelik baskının en ağırının bölgede çalışan gazeteciler üzerinde yürütüldüğünü söyledi. Abakay, “DİHA’ya yapılan baskın da bunun bir parçası. Derhal gazeteci arkadaşlarımızın görevlerinin başına dönmesini talep ediyoruz. Bu tür baskınlar sadece DİHA’ya değil bütün basına yönelik olduğunu biliyoruz. DİHA’ya yapılan bu baskın herkese, muhalif olan herkese gözdağıdır. Gazeteci arkadaşlarımız ve DİHA ile dayanışmaya devam edeceğiz” dedi.

Akademisyen Kerem Altıparmak da, DİHA’ya yönelik 24 Temmuz’dan bu yana TİB tarafından uygulanan sansür uygulamalarını hepsine itirazda bulundukları ancak gerekçesiz bir şekilde itirazların reddedildiğini dikkat çekti. Altıparmak, hakim kararı olmadan yapılan hukuksuz aramanın Anayasa ve AİHM aykırı olduğunu belirterek, tepki gösterdi. (DİHA)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Yüksekova’da da sandıkları taşıma kararı alındı

SONRAKİ HABER

Obama: Suriye için İran ve Rusya dahil her ülkeyle çalışmaya hazırız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa