Kuşkonar Katliamı: Bakanlık takdiri AYM'ye bıraktı ama katliamı meşrulaştırmaya çalıştı
Adalet Bakanlığı, 1994 yılında Şırnak’ın Kuşkonar ile Koçağıllı köyünde savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 38 kişinin öldüğü katliamda yaşam hakkı ihlali olup olmadığının takdirini dosyanın taşındığı Anayasa Mahkemesine (AYM) bıraktı. AYM’ye dosyayla ilgili görüş bildiren Bakanlık, katliamın TSK tarafından yapıldığını kabul etti ancak, güvenlik güçlerinin “Bir terör veya yakalama operasyonunda” fiili saldırıyla karşılaşmamış olsalar da güç kullanabileceğini söyleyerek saldırıyı meşrulaştırmaya çalıştı.
‘HATA OLMASI HAKSIZ HALE GETİRMEZ’
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), Türkiye’yi 2 milyon 305 bin avro tazminata mahkum etmesinden sonra Türkiye’de yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı çıkmış bunun üzerine dosya AYM’ye taşınmıştı. Adalet Bakanlığı dosyayla ilgili AYM’ye gönderdiği 19 sayfalık görüş yazısında, önce ailelere AİHM kararı gereğince yaşanan ihlaller nedeniyle toplamda 2 milyon 305 bin avro tazminat ödendiğini hatırlattı. Bakanlık daha sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2.2 fıkrasını dayanak yaparak, güvenlik güçlerinin “Bir terör veya yakalama operasyonunda” fiili saldırıyla karşılaşmamış olsalar bile amaçları gerçekleştirmek için güç kullanabileceğini savundu. Daha sonra bir hata olduğunun anlaşılması halinde bile kullanılan gücün otomatik olarak haksız hale gelmeyeceğini ileri süren Bakanlık şöyle devam etti: “Aksini düşünmek, devlete ve kanun adamlarına görevlerini yaparlarken, belki de kendilerinin ve diğerlerinin yaşamlarına zarar verebilecek gerçekçi olmayan bir külfet yüklemek olur.” Olayın içinde bulunduğu koşulların güç kullanılmasını gerektiren makul bir inancın varlığını göstermesi gerektiğini de söyleyen Bakanlık, bu nedenle mağdur ailelerinin yaşam hakkının esas bakımından ihlal edildiği yönündeki şikayetlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerektiğine karar verdi.
Adalet Bakanlığı, 19 sayfalık görüş yazısının sonunda yer alan sonuç bölümünde ise, “Başvurucuların şikayetlerinin kabul edilebilirlik ve esas yönünden incelenmesinde yukarıda belirtilen hususların da gözetilmesi konusunda takdiren Anayasa Mahkemesine ait olduğu düşünülmektedir” dedi.
AYM’NİN KARARI KRİTİK
Adalet Bakanlığının AYM’ye gönderdiği görüş yazısını değerlendiren mağdurların avukatı Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, “Görüşte, olayı kabul eden, bombalama eyleminin güvenlik birimleri tarafından gerçekleştirildiğini ancak yanılmış olabileceğini ifade ediyor. Çünkü, Bakanlık AİHM’nin bu olay için verdiği kararın çok önemli olduğunu biliyor. AİHM verdiği karar ile, bugüne kadar bütün kararlarında ayrılarak hükmün nasıl yerine getirileceğini göstermiştir. Uçuş ekibinin kimlikleri ve onların talimat verenlerin yargı önüne çıkarılması istenilmiştir. Oysa Genelkurmay Askeri Savcılığı takipsizlik kararı vermiştir. Adli ve idari makamların bu AİHM kararını yerine getirmedikleri biliniyor. Bu da AYM’nin vereceği kararı kritik hale getiriyor” dedi. Genelkurmay Askeri Savcılığındaki resmi belgelerde uçaklara hedef verilirken hedefin sivillerin bulunduğu köyler olduğunun belli olduğunu söyleyen Elçi, “ Avrupa Konseyi de AYM’nin vereceği kararı merak ile bekliyor. Bu aynı zamanda Roboski (Uludere Ortasu) ve bundan sonra yürütülecek operasyonlar konusunda yol gösterici olacaktır” diye konuştu. (Diyarbakır/DHA)