30 Eylül 2015 12:51

Savaş, öldürmediğini hiçleştirir

Paylaş

Takyedin ÇİFTSÜREN

Savaşa karşı duran, iki dünya savaşına tanıklık eden, savaşın korkunçluğunu iliklerine kadar yaşayan, bu savaşların ruhunda açtığı çukurları bir türlü kapatamayan ve kapatamayacağını anladığında, hem kendine karşı hem de insanlara karşı sorumluluğunu yerine getiremediği için eşiyle birlikte intihar eden bir yazar Stefan Zweig. Savaş çığırtkanlığının moda olduğu bugünlerde, bir köşe kapan, Zweig’in “ciddiye alınacak bir yazar olmadığını” iddia ediyor, artık birilerinin “kral çıplak” demesi gerektiğini savunuyor.

Bilmediği ya da bildiği halde bu fikri ilk kez ben buldum derdinde olduğu için daha önce “kral çıplak” diyen kişileri görmezden geliyordu.

Ancak ister onun düşüncesi olsun, ister başkasının, bu düşünce okuma yetisi kıtların düşüncesidir.  Stefan Zweig, insan ruhuna dokunan acıyı, ilk başta kendi içinde hisseden biri. Böyle bir yazar, başkalarının da aynı acıyı yaşamadan bilmelerini, anlamalarını, savaşı savaş cephesi dışında kalanlardan değil de savaşanlardan dinlememizi öğütler. Savaş isteyen biri, başkalarının savaşta ölmesini kutsal görürken Zweig’i sevmesi beklenemezdi.

DR. B’NİN HİKÂYESİ

Eserin olayları, bir gemiyle yolculuk eden anlatıcının, konuşmayan, kendi içine kapanık, yabani kişinin Satranç Ustası Mirko Czentovic olduğunu öğrenmesiyle başlar. Czentovic, daha çocuk yaşta babasını kaybedince bir peder tarafında himaye edilir. Tesadüf eseri satrançtaki yeteneği keşfedilince, derslerinden başarısız olan bu çocuğun büyük bir üne doğru giden hayatı da başlamış olur. Suskun, içine kapanık, insanlarla sağlam ilişkiler kurmakta zorlanan Czentovic’in, yapabildiği tek şey oyun taşı itmektir.

Anlatıcının hırslı bir arkadaşı ise ünlü bir satranç ustasını yenmek için çabalar. Bu çabaların ortasında, beklenmeyen bir elin yardımıyla oyun berabere biter. Bu el Dr. B’nin elidir.
İşte asıl korkunç olan burada başlar. Dr. B’nin hikayesi.

Nazi iktidarının para için yaşamalarına izin verdiği “önemli kişiler”dendir  Dr. B. Metropole Otelinde tutulan, kendisinin de içinde bulunduğu kişilere uygulanan şiddeti şöyle açıklar: “Bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.” Bu otelde çıldırmamak için satranç oynamaya başlar Dr. B.

SAVAŞIN, HUKUKSUZLUĞUN HAYATI MAHVEDEN YANI

En korkunç olana karşı dururken yapılan eylem, tekrarlanan oyun, hep aynı yöntemler, günde tekrarlanan yüzlerce hayali hamle, çıldırmayı beraberinde getirir. Hayali hamlelerle yaşama tutunmaya çabalayanların gerçekle karşılaştıklarında yaşadıkları hayal kırıklığı, sonsuz bir cezanın yaptığı etki... Savaşın, hukuksuzluğun hayatı mahveden yanı.

İşte Stefan Zweig, bu eseriyle bize savaşın korkunç ölümcül yanını verirken, savaşı savaşmayacak olanların istediklerini, savaşın korkunç çıplaklığını gösterdiği için sevilmiyor. Savaşın kaybettiren yanının sadece cephede savaşan insanların ölümüyle bitmediğini, gerek kitap özelinde hiçsizleşerek ölenlerin gerekse de onun ve eşinin intiharına uzanan sürecin okunmasıyla daha iyi anlaşılacaktır.

 

ÖNCEKİ HABER

Meslek liseliyim; ucuz iş gücüyüm

SONRAKİ HABER

Meslek lisesi gelecek meselesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa