Suriye’de uzlaşma mümkün mü?
Yücel ÖZDEMİR
Köln
2012’den bu yana Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da olduğu gibi iş birlikçi bir rejim kurmak için yoğun bir çaba harcayan ABD, müttefikleri ve onun bölgesel iş birlikçileri Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, İsrail gibi ülkeler, gelinen aşamada barutu tüketmiş görünüyor. New York’ta toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna katılan ABD Başkanı Barack Obama ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye’de nasıl bir strateji izlenmesi gerektiği konusunda adeta kozlarını paylaştılar.
Şimdi önemli soru; ABD, Avrupa ve bölgesel müttefiklerin oluşturduğu blokla Rusya-İran ekseni arasında bir uzlaşmanın sağlanıp sağlanamayacağı yönünde. Bu nedenle bütün hesaplar mevcut Suriye Lideri Başar Esad’ın görevde kalıp kalmayacağına endekslenmiş durumda. Rusya Lideri Putin, 10 yıl aradan sonra BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Batı’nın bugün “bela” ve “Yok edilmesi gereken örgütü” olarak gördüğü IŞİD’e karşı bir tek Esad rejimi ve Kürtler’in savaştığına dikkat çekerek, bu güçlerin desteklenmesi gerektiği çağrısında bulunuyordu. Ve Putin, konuşmasında “Suriye krizinin sorumlusu Suriye muhaliflerini destekleyenler. Onlar Suriyeli muhalifleri donatıp eğitiyorlar. Sonra da onlar IŞİD’in saflarına geçiyor” dedi. Burada asıl olarak ABD ve müttefiklerinin yanı sıra Türkiye gibi ülkeler kastediliyor.
RUSYA’NIN HAMLE ÜSTÜNLÜĞÜ
ABD ve müttefiklerinin Suriye’de rejim değişikliği için izlediği yanlış politikanın hedefine ulaşamaması, gelinen aşamada bir taraftan kendilerinin çıkarlarını da tehdit eden bir terör örgütünü (IŞİD) ortaya çıkarırken, diğer taraftan 250 binden fazla insanın ölmesine, milyonlarca insanın göç etmesine neden oldu. Bu nedenle her ölümün, cinayetin sorumlusu bu yanlış politikayı dayatanlardır.
Suriye’de Rusya-İran ekseninin etkisini kırmak için başlatılan sürecin başını çeken ABD ve Lideri Obama’nın gelinen aşamada “Suriye krizini çözmek için İran ve Rusya dahil her ülkeyle birlikte çalışmaya hazırız” demesi, tam bir ikiyüzlülük örneği, çünkü bu “kriz” asıl olarak Rusya ve İran’ı Suriye’de etkisizleştirmek için çıkarılmıştı.
Açıktır ki; ABD’nin “Suriye macerası” fiyaskoyla sonuçlanmış durumda. Bu doğal olarak etki alanı sınırlandırılmak istenen Rusya-İran ekseninin elini güçlendirmiş ve hamle üstünlüğü sağlamıştır.
Hamle üstünlüğünü fırsat bilen Rusya tarafından hemen İran, Irak ve Suriye’den oluşan IŞİD’e karşı bir koordinasyon merkezi kuruldu. Bununla yetinmeyen Rusya, bölgenin önemli bir aktörü olduğunu göstermek için çeşitli ülkelerin katılımıyla bir konferans düzenlemeyi de hedef olarak önüne koymuş durumda.
Bu hamle üstünlüğünün elbette Rusya’nın bölgedeki çıkarlarını koruma ve güçlendirme temeline ilerleyeceği anlaşılıyor. Ancak, Batı’nın üç yıldır olup bitenleri hiçe sayarak, bir kenara çekilmesini beklemek büyük bir yanılgı olacaktır. Çünkü bütün bu çatışma, kaos, terör asıl olarak Rusya-İran ekseninin Suriye üzerindeki etkisini kırmaya yönelikti. Bu nedenle Batı, Suriye’de tam anlamıyla başarısız olduğunun görünmemesi için kimi hamleler yapmaya devam edecek. Bunların başında Esad’sız bir geçiş dönemi talebi geliyor. Obama ve Hollande’nin Esad’ın gidişini bu denli öne çıkarmaları bundan. Hamle üstünlüğünü yakalayan Rusya-İran ekseni de mümkün olduğu kadar geri adım atmamaya çalışacak. Bu nedenle kısa sürede kolay bir çözüm mümkün görünmüyor.
MECBURİ ORTAKLIK YA DA ANTİHİTLER KOALİSYONU
Ama, gelinen aşamada bölge üzerinde etkili olmak isteyen bütün güçlerin kontrol edemediği büyük bir alanda, hepsinin çıkarlarını tehdit eden bir terör örgütünün ortaya çıkması, adeta birlikte davranmaya zorunlu kılmış durumda. Putin’in “Antihitler Koalisyonu”na benzer bir iş birliğini önermesi dikkat çekici. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile batılı kapitalist devletler, siyasi olarak ayrı kampta olmalarına rağmen Hitler’e karşı aynı cephede yer almışlardı. Çünkü, Hitler hem Fransa ve İngiltere’ye, hem de SSCB’ye savaş açmıştı. Terör örgütü IŞİD de bugün bölgede söz sahibi olmak isteyen bütün büyük devletlerin çıkarlarına aykırı hareket ettiği için hedef durumuna gelmiş bulunuyor. Obama’nın, Putin ile yaptığı görüşmede, IŞİD’e karşı ortak askeri operasyona yeşil ışık yakması tam da bu nedenledir.
Ne var ki; IŞİD karşıtlığı üzerine kurulacak bir koalisyonda da her eksenin kendi çıkarlarını koruma bulunduğu için, ortak düşman yok olduğunda kılıçları yeniden birbirine çekecekler. Şimdiki dengeler açısından bakıldığında, Batı’nın kısa ve orta vadede Suriye’de dayanacağı bir güç oluşturması mümkün görünmüyor. Hal böyle olunca hedeflerine ulaşmaları zor. Sonuçta Suriye içinde rejim gibi önemli bir dayanağı olan Rusya-İran ekseni, uzun bir süre daha Suriye’de etkili olmaya devam edecek gibi görünüyor.