Artık yeter! Edi bese! Aşkva dubağun!
Ben Lazona dağlarını yüreğinde barındıran genç bir kadınım. Zaman zaman Uça Zuğa (Karadeniz) kadar hırçın, zaman zaman da durgun ve sakinim. Her ne kadar Batı’da yani İstanbul’da doğup büyümüş olsam da aidiyetim yağmuradır, dereleredir, yeşiledir ve hiç tükenmesini istemediğim sevgiyedir…

Ansera
Çekmeköy/İSTANBUL
Ben Lazona dağlarını yüreğinde barındıran genç bir kadınım. Zaman zaman Uça Zuğa (Karadeniz) kadar hırçın, zaman zaman da durgun ve sakinim. Her ne kadar Batı’da yani İstanbul’da doğup büyümüş olsam da aidiyetim yağmuradır, dereleredir, yeşiledir ve hiç tükenmesini istemediğim sevgiyedir…
1990 yılında geldim dünyaya… İdrak edemediğim o zamanlarda birçok kişiyle akraba oldum bir anda; kardeş oldum, evlat oldum, kuzen oldum, yeğen oldum… Ne onlar seçti beni ne de ben istedim onları… Büyüdüm, büyütüldüm; alıştık, doğanın kanunu gereği alışmak zorundaydık… Zaman geçti, kimisi sevgi tohumları ekti yüreğime, kimisi nefret…
Ben bebekken annem beni ninnilerle ayağında sallarken, bize çok uzak görünen ama aslında bir o kadar içimizde olan bir memlekette yani Doğu’da benim gibi bebeklere ninniler söylenmiyordu. Silah namlusundan çıkan kurşunlar, atılan bombalar türküleri olmuştu. Orada feryatlar yükselirken ben beşiğimde uyuyordum, babam işine gidiyor, annem ise ev işiyle ve benimle uğraşıyordu. Sıcacık yatağımızda uyurken biz, oralarda köyler yakılıyor, çoluk çocuk demeden insanlar yollara düşüyor ve aidiyetlerinden bir bir koparılıyordu.
ÇOCUK YÜREĞİNDE YER YOKTU SINIRLARA
Bu topraklarda böylesine koca uçurumlar varken olan bitenden bihaber okul çağlarım başladı. Sokaklarda ip atladım, e biraz da futbol oynadım mahallenin çocuklarıyla… Bir çocuk vardı adı X, babası Kürt’tü annesi Türk. Biraz hırçındı, biraz da yaramaz. Kan kardeşi olduk gizli gizli. Kızıyorlardı bana onunla oynamamam için. Sebebini hala bilmem. Diğer bir arkadaşım vardı adı Y. Roman bir aileye sahipti. Biraz farklı bir kızdı Y. Süsüne püsüne düşkündü… Yaşına göre biraz fazla büyük düşünüyordu. Çok fazla anlaşamasak da oyun oynarken anlaşmazlıklarımız ortadan kalkardı. Seviyordum onunla oynadığım oyunları ama onunla da oynamam yasaktı. Nedeni neydi diyecek olursanız ben de tam olarak bilmiyorum. Sanırım bize çok uymuyormuş. Kime ve neye göre uymuyor? “Biz” derken ‘biz’den kasıt neydi? Oysa ki oyun oynarken gayet de uyumluyduk… Bir diğer arkadaşım vardı Z. Alevi bir ailede dünyaya gelmişti. Babaannemlerin oturduğu yerde yaşıyordu. Ne zaman o tarafa geçsem hep onunla oynardım, gülerdim, eğlenirdim.
Hepsiyle ayrı ayrı anılarım, paylaşımlarım oldu anlayacağınız. Zaman geldi aynı şeylere ağladık, zaman geldi kahkahalarımız göğü inletti… Çocuk yüreğimizle mutluyduk, sınırlarımız da yoktu, kalın çizgilerimiz de…
SEVGİ NEREYE GİZLENDİ?
Büyüdük; ayrı yollara düştük her birimiz. Ben büyüdükçe kavramlar da büyümeye başladı. Kimlik diye bir olgu öğrendim mesela… Bir de mezhebin önemli dokunuşunu… Kürtlerden dost olmaz, Alevilerin elinden yemek yenmez, onunla şu olmaz, bununla bu olmaz… Şu doğru değil, bu günah, bu yanlış, bu haram…
Peki çocukluğumda olan biten neydi; koca bir yalandan mı ibaretti? Başta dedim ya aidiyetim sevgiyedir diye. Sevgi nereye gizlendi? Çevremdekiler kadar ayrıştırıcı olamadım, sınırları sevmedim hiç! Yasak olan her şey ilgimi çekti, küçük kara balık misali yapma dedikleri, gitme dedikleri yerleri merak ettim durmadan. Büyüklerim çocukken hep dalga geçerlerdi benimle; “Türk filmlerinden fırlamış küçük Ayşe gibisin” derlerdi. Öyleydim evet. Sevmek güzeldi, üzülmek, acıları paylaşmak, duygudaşlık yapmak… Bunlar hep güzeldi…
‘O ZAMAN SEN DE HAİNSİN!’
Yıl 2015. Yine bir yerlerde bir şeyler yasak bazı çocuklara. Kavrayamadıkları kimlikleri yasak, ana rahminden çıkar çıkmaz öğrendikleri ana dilleri yasak. Şimdi 25 yaşındayım ve birileri çıkmış kendilerinde devlet haddi dedikleri bir had bularak bana onu sevme bunu sevme diyorlar. O terörist, bu çapulcu diyorlar. Ben soru sormanın yasak olduğunu unutarak neden dediğimde de “sus, pis terörist” diyorlar. Öyle bir virüs bulaştırıyorlar ki, eşime, dostuma beni düşman belletiyorlar.
Ben insan seviyorum diyorum, ezilen insanlar var, ölen çocuklar var, sürgün yiyenler, zorbalık gösterilenler var, emekleri sömürülen işçiler, emekçiler var diyorum. En yakın dostum diyor ki “Sen de hainsin!” Ama nasıl hainim? Neden hainim? Ne zaman bu topraklarda özgür bir gökyüzünün mücadelesini vermek hainlik oldu? Ne zaman insan sevmek suç oldu?
Bu soruları onların kin tohumlarıyla yanıtlayamıyorum. Aklım ayrıştırmayı, ötekileştirmeyi almıyor; kabullenemiyor. Üzülüyorum ama bu üzüntü ile güçleniyorum. Mücadele aşkım daha çok artıyor. Daha çok Kürde, daha çok Laza, Çerkeze, Ruma, Ermeniye sarılmak istiyorum. Varsın annem, babam silsin beni, varsın en yakın dostum düşman olsun bana, varsın akrabalarım reddetsin beni! Ben daha çok Alevi canların ekmeğini yemek istiyorum. Romanlarla daha çok sohbet etmek istiyorum.
HALKLARI BAŞBAŞA BIRAKIN ARTIK
Şundan, bundan ayrımının olmadığı, özgür bir dünya umut ediyorum. İnşa etmek istiyorum. Küçücük tuğlalar taşıyorum cebimde, kocaman saraylarda nifak tohumları ekenlere inat! Bizleri Kürt, Türk, Laz, Ermeni diye ayırarak, gizliden gizliye sömürenlere, cebimizdeki paralara göz koyanlara, işçileri cinayetlere kurban edenlere, kadınların bedenlerini hiçe sayanlara inat; daha çok yükseltmek istiyorum özgürlüğün sesini. Öyle bir çığlık atmak istiyorum ki; yıkılsın dağlar üstlerine, yıkılsın sınırlar, yıkılsın Lazona; insanlık uyansa!
35 günlük bebek ne anlar sizin kavganızdan; onlar sokaklarda koşsa! Buzdolaplarında çocuk cesetleri olmasa ya da sokak ortasında vurulmasa.
Artık yeter, edi bese, aşkva dubağun!
Yere batsın çıkarlarınız, yere batsın saltanatınız ve düşmanlığınız! Çocukluğumuzu istiyoruz biz; huzuru ve barışı! Ölen askerler de biziz, ölen gerilla da! Ceylan da biziz, Uğur da… Halkları baş başa bırakın artık; aşklar da böyle yaşanmaz mı zaten?
Benim cebimden çaldığın paralarla kardeşlerimi vuramazsın; artık yeter! Bu ülkeye barış gelecek nefrete inat, bu ülkenin dağlarında çiçek açacak ve Karadeniz’in çocuklarından dağların çocuklarına selam durulacak her zaman. Bizler emeğimizin kavgasını omuz omuza vereceğiz ve güzel bir dünya inşa edeceğiz çocuklarımıza…
Evrensel'i Takip Et