3 Ekim 2015 17:18

Evlatlarımızı bir çırpıda harcayacak pervasızlığı görüyorum onlarda

En güzel insan, kanım, canım, gözümde tüten, beni güldüren yüz, duyduğumda en mutlu olduğum ses, sana en içten selam oğlum. Ne hissettiğimi sana nasıl anlatsam bilemiyorum.

Evlatlarımızı bir çırpıda harcayacak pervasızlığı görüyorum onlarda

Dilek ŞAHİN / ANKARA

Merhaba oğul!
En güzel insan, kanım, canım, gözümde tüten, beni güldüren yüz, duyduğumda en mutlu olduğum ses, sana en içten selam oğlum. Ne hissettiğimi sana nasıl anlatsam bilemiyorum. Başına oralarda bir iş gelirse, geri dönemezsen diye boğazım düğümleniyor, gözlerim doluyor. Soğuk toprağa yakıştıramıyorum, düşünmek bile beni korkutuyor oğlum.
“Vatani görev, şehit düşersen en yüksek mertebe” diye bize yutturmaya çalışıyorlar ya oğul, öfkem daha da büyüyor. Bunu diyenler şehit olmaktan öyle korkuyorlar ki kendi canından olanları, sağlıklı çocuklarını ya sakata çıkararak ya da para vererek göndermiyorlar. Düşünüyorum da bizim emeğimiz de canımız da ne kadar ucuz onların gözünde. Ucuz diyorum, çünkü kendi iktidarlarını korumak uğruna senin gibi yüzlercesini feda edecek kadar menfaatçiler.
Oğul, zor günlerde gittin askere. Bir asker annesinin “param yoktu, o yüzden seni yaşatamadım, özür dilerim” diyen sözleri kulaklarımda. Hiç zengin semtlerden şehit cenazelerinin ardından ağıtların yükseldiğini duydun mu? Göçük altında kalan, inşaattan düşen duydun mu?
Korkuyorum! Gece boyunca uyku girmiyor gözlerime. Gözümden koruduğum yavrumun ya başına bir şey gelirse diye. Vatan diyerek bizi uyutup, saraylarını yaptılar ve saltanatları sürsün diye de istiyorlar bu savaşı. Daha düne kadar çözümden bahsedenler bugün savaş diyorlar. Ne değişti?
Evlatlarımızı bir çırpıda harcayacak pervasızlığı görüyorum onların söylemlerinde. Şehitlik mertebesinden bahsedenler, zırhlı araçlarla, yüzlerce koruma ile geziyorlar. Peygamberlikle eşdeğer bir mertebeyi, “şehit olmayı”, neden bizim çocuklarımıza layık görüyorlar? Yoksulluğu bize yakıştırırken, ölümü bizim çocuklarımıza yakıştırırken, kendilerinkine ise gemicikler, kasalar dolusu para, yatlar, katlar, şirketler...
Kaygılıyım oğul, gözü dönmüş bunların, utanma duyguları yok olmuş. Asker cenazelerini seçim kürsüsü zannediyorlar. Daha çok ölüm, daha çok seçim konuşması... Hemencecik hazırlar ekipleriyle televizyoncuları, kameramanları, imamları ile bizim isyanımızı bastırmaya...
İşte oğul bu pervasızlıklar beni daha da kaygılandırıyor. Korkuyorum “Acaba şimdi ne hesap peşindeler, bizim çocuklarımızı cepheye, ateşe gönderirken neyin hesabını yapıyorlar?’’ diye. Ölümü, şehitlik diyerek, vatan savunması diyerek, bize yutturmaya, kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Ben seni sana emanet ediyorum. Kendine iyi bak. Oğul, gözlerinden hasretle öpüyorum, dönüşünü sabırsızlıkla bekliyorum.
 

Evrensel'i Takip Et