‘Uzaylı değil, dünya dışı birey diyeceksin!’
Sarya TUNÇ
4-10 ekim haftası Uzay Haftası imiş efendim. Uzay, astronomi falan..
Hani şu Gora’daki ‘Komutan Logar, bir cisim yaklaşıyor efendim’ repliğindeki olası cisim ve onu kullanan olası canlılar...
ABD ve SSBC’nin(bugün de Rusya’nın) “Sovyetler uzaya ilk uyduyu fırlattı, biz üstünü yapalım, onlar insan göndermiş, biz iki tane gönderelim, yetmez ilk kadın kozmonot gönderelim” diyerek teknoloji geliştirmek suretiyle devam ettirdiği “soğuk savaş” süredursun mesele Türkiye açısından stabil bir ivme ile ilerlemeye devam ediyor.
Uzay Bilimleri ve Astronomi araştırmaları açısından Türkiye’de yapılan çalışmaları yadsımak istemiyorum ama ne kadar yetersiz ve geride olduğumuz ortadadır sanırım. Biz daha çok dedikodusunu yapalım, konu bulamadığımız zamanlarda televizyon programlarında saat dolduralım, ortamlarda arkadaş korkutmada kullanalım falan...
En nihayetinde ‘Uzaylılar Türkiye’ye gelse’ temalı sokak röportajlarında “Namaz kılmayı öğretirdim, aleme götürürdüm, misafir sonuçta” yanıtları veren bir milletiz.
Biz daha çok olayın uzaylılar, uzaylı istilası vs tarafındaki ilgili yerimizi koruyoruz.
Malumunuz uzaylılar, uzaylı istilası meselesi tüm dünyada yıllardır istikrarını koruyan, gündemden düşmeyen ve merak uyandıran bir konu.
Uzaylılar gelecek, uçan daire ile dünyayı istila edecek, insanları kaçırıp popişine çip takacak falan.. Vizyonumuz bu.
Öyle bir hikaye ki 1970 yılında konuşulan, uzaylıların uçan dairesi ve çip teknolojisi yıl olmuş 2015 ve bir gram ileriye gidememiş.
Filmlerde bile öyleyiz. Şimdilerde küçümseyerek, dalga geçerek bahsettiğimiz ‘Turist Ömer Uzay yolunda’ filmi olsun, Cüneyt Arkın’ın ‘Dünyayı kurtaran adam’ı olsun ne kadar önüne geçebildik bu trendin allasen. Bilgisayar teknolojisi ile görsel açıklarımızı kapatıyoruz ama hayal gücümüz aynı noktalarda seyrediyor.
Uzaylılar hep bizden daha kısa boylu, böyle ecüş bücüş, kafası büyük falan.. Dünyamıza periyodik olarak uçan daireler ile ziyarete gelen, şöyle bir bakıp muhatap olmadan geri giden, ve her seferinde birine görünen varlıklar.
Bi’ kere yıllardır gezegeni tavaf edip giden bir ziyaretçi. Belli ki uğramaya değer bulmuyor.
‘ANLATILAN SENİN HİKAYENDİR’
Ama asıl korkulan açıklamayı geçtiğimiz Cuma günü ünlü Fizikçi Stephen Hawking yaptı.
Hawking’e göre, matematiksel olarak dünya dışı varlıkların var olduğunu kabul etmek oldukça olası bir teori. Hawking, bu varlıkların göçebe bir kültüre sahip olma olasılıklarının altını çiziyor ve bu canlıların kendi gezegenlerindeki kaynakları tüketmiş, yaşama uygun başka gezegen arayışı içinde olma olasılıklarının ve eğer Dünya onlar için uygun olursa, bu durumun dünyanın işgali ile sonuçlanabileceğini de sözlerine ekliyor.
Söylemeden geçemeyeceğim ki okurken Hawking bizden bahsediyor diye düşündüm.
Aslında hâlâ bize ironi yoluyla bir şeyler anlatıyor olma ihtimali var.
Kendi evine eşyasına üvey evlat muamelesi yapan ama Mars’ta araştırmalar sonucu bulunabilecek herhangi bir detay için ülkeler ve şirketler arası uzuuun protokoller hazırlayıp bulunacak herhangi bir ‘şey’in kullanılamayacağı üzerine sözleşme imzalatan bir topluluğuz. En son Mars’ta bulunan suyun kullanılamayacağına dair protokolü de biliyoruz.
Neyse artık Hawking de onaylayıp böyle bir duyuru yaptıysa bence o kardeşlerimizle iyi geçinmeye başlayalım.
Önce dilimizi düzeltelim: “Uzaylı değil, dünya dışı birey diyeceksin kardeşim!” makul bir uyarı biçimi örneğin.
Ona dünyanın elimizin değdiği her köşesini istila ettiğimizi, ‘Valla bak, olsa dükkan senin’ jargonuyla anlatacaksın. Sonra onların bizi götürmesi için içten içe iknaya koyulacaksın.
Bunu bir düşünelim...
Evrensel'i Takip Et