Kirpi üreten medya patronu
Fırat TURGUT
İşçi, işsiz, genç, yaşlı, kadın, erkek... Herhalde herkes, dünyanın neresinde olursa olsun, büyük ya da ufak çapta bir savaşın-iç savaşın-çatışmanın etkilemediği bir kesimin olmadığı konusunda hemfikirdir.
Savaşın sürmesi; ölümü bir kenara koyarsak, bazen çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kalan bir kadın, bazen öksüz-yetim bir çocuk, bazen elsiz-kolsuz bir insan, bazen ‘dağılmış’ bir aile, bazen talepleri gölgelenen bir sınıf olarak karşılık bulur. Bu liste çeşitli boyutlarıyla uzar da gider. Hem de tahmin edilemeyecek kadar...
Savaş istemez mesela çocuğu askerde ya da dağda olan bir anne-baba... Savaş istemez sevdiği nefer olan genç bir kadın ya da erkek, ya da anne babası tarafların birinde “görev” alan bir çocuk... Çünkü savaş üzer, savaş ağlatır, savaş parçalar... Ve savaş zordur...
SAVAŞ VE GAZETECİLER
Savaş gazeteciler için de zordur. Öyle “Sınırdan bildiriyor” denilip aslında bir öğretmen evinin önünden bildiren gazeteciler için değil, savaşın olduğu ülke sınırları içerisinde ama savaş-çatışma bölgesine uzak bir otelde haber yazan gazeteciler için de değil... Haber için çatışma bölgesinde bulunan, çatışmaların içine giren gazeteciler için zordur. Buna kimsenin itirazı olamaz...
Öte taraftan muhabirden aldığı haberi yayına hazırlayan, yüzde 1 ihtimal bile olsa yanlış anlaşılır kaygısıyla, gediğine oturmuş manşet lafından vazgeçen gazeteciler için de zordur... Çünkü bu kaygıyla hareket eden gazeteci taraftır, barışın tarafındadır.
GAZETECİLİKTE ‘STRATEJİK DERİNLİK’
Bunun yanında, savaşlar-çatışmalar var oldukça ve işin içinde bir tarafın iktidar-koltuk hırsı oldukça (Türkiye’deki çatışmaları sadece bu şekilde açıklayamayız) iktidar yanlısı bazı gazeteciler için savaş kolaydır, “keşke devam etse, hiç bitmese”dir. Meseleye “haber kaynağı” olarak, aşağılık ve bir o kadar aptalca bir noktadan baktıklarını zannetmiyorum elbette. Mesele bir derinlik barındırıyor, “stratejik bir derinlik”...
Sadece bir örnek üzerinden gidelim; Star gazetesi... AKP’li vekillerin köşe yazıları yazdığı, kimi yazarlarının Erdoğan’dan “LİDER” diye bahsettiği gazetenin sadece attığı manşet laflarından bile iktidar yanlısı olduğu bilindik. Manşet laflarının çoğunun bir önceki gün konuşan Başbakanın ya da Cumhurbaşkanının ürünü olduğuna defalarca tanık olduk. Sonucunda bebek-çocuk ölümleri olan Bölge’ye yönelik operasyonları yaptıran iktidarın yetkililerinin, operasyon konusundaki laflarını olduğu gibi manşetten vermesi, bu gazetenin de savaş istediği anlamına gelir mi? Bu konuyu açarsak sağlam tezler çıkarılır ve “Evet, bu gazete savaş istiyor” denilir. Ama biz şimdilik mevzunun bu kısmına girmeyelim. Daha somut bir örnek üzerinden açıklayalım.
STAR’IN BMC HABERİ
8 Eylül günü Star gazetesinin birinci sayfasında “Yanlış haberlere BMC’den cevap: O araçlar kirpi değil” başlığıyla şöyle bir haber yer aldı: “Türkiye’nin en büyük zırhlı araç üreticisi BMC, Hakkari Dağlıca’daki terör saldırısıyla ilgili bir açıklama yaparak kamuoyunu bilgilendirdi. BMC’nin açıklaması şöyle: 6 Eylül 2015 tarihinde Dağlıca-Yüksekova yolunda, PKK’nın gerçekleştirdiği hain saldırı ülkemizi ve bizleri derinden üzdü. Bazı yayın organlarında yer alan yanlış bilgilendirmeler üzerine BMC olarak kamuoyuna bir açıklama yapma gereği duyduk. Dağlıca’daki hain saldırıda, PKK’lı teröristler tarafından uzaktan kumandayla patlatılan zırhlı araç, bir takım yazılı ve görsel basında yanlışlıkla Kirpi olarak yazılmıştır. Bu araç tasarımı ve üretimi BMC tarafından gerçekleştirilen zırhlı personel taşıyıcı ‘KİRPİ’ aracı değildir. Bazı yayın organlarındaki bu yanlışı düzeltme gereği hissettik. BMC Ailesi olarak şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyoruz. Tüm Türkiye’nin başı sağ olsun.”
PATRONUN TİCARİ KAYGISI
Bu haber diğer yandaş basında da yer aldı. Peki gazeteler ve haber siteleri bu haberi niye verdi? Burada iki önemli neden açığa çıkıyor. Birincisi, kirpi üreticisi şirketin ya da yetkililerinin hedef olmaması, tepki çekmemesi. Buna bağlı olarak ikincisi, kirpi üreticisi şirketin ticari kaygısı.
Peki bu haber ilk olarak Star gazetesinde niye yer aldı? İlk iki nedenle birlikte en önemli neden, bir medya patronunun aynı zamanda savaş araçları üreten bir şirketin patronu olması... Ethem Sancak’tan bahsediyoruz. Erdoğan’a ilanı aşk etmesiyle bilinen medya patronundan... Çok çaba harcamaya gerek yok. İnternette “Ethem Sancak ve kirpi” kelimeleri aynı anda tarandığı zaman Star gazetesinin sahibi Ethem Sancak’ın BMC’nin de sahibi olduğu ortaya çıkıyor. Ve BMC’nin zırhlı, personel taşıyan araç diye geçen kirpiyi ürettiği... Ve üretilen kirpilerin TSK’ya satıldığı... Ve TSK’nın aldığı 600 kirpinin “terörü” bitirmek için yetmediği, en az 3 bin kirpi alması gerektiği...
SAVAŞ KAZANDIRIYOR!
Durum yeterince açık ama biz yine de basit bir özet geçelim: İktidar tarafından Bölge’ye yönelik askeri-polisiye operasyonlar var. Bu operasyonlarda görevlendirilen askerlerin “güvenli” bir şekilde taşınması için zırhlı araçlar lazım. Bu zırhlı araçları üreten Ethem Sancak’ın patronluğunu yaptığı bir şirket var, bu ve buna benzer iktidar öncülüğündeki operasyonlar için zırhlı araç satıyor ve iyi para kazanıyor. Satmaya devam etmesi ve para kazanabilmesi için iktidarla da iyi anlaşabilmesi lazım. Bunun için de patronluğunu yaptığı medya organının iktidara muhalif olmaması lazım vs... Döngü böyle devam ediyor işte...
Nihayetinde... Gazetesi ne kadar “Şehit acısı”, “Arkasında 2 çocuk bıraktı”, “Eşi hamileydi” şeklinde, “İçimiz yanıyor” diyerek haber yaparsa yapsın, Ethem Sancak savaştan kazanıyor. Hem de trilyonlar kazanıyor. Ve “O araçlar kirpi değildi” başlıklı açıklamasını sahibi olduğu gazetenin birinci sayfasından vererek, savaştan para kazanmak istediğini bir kez daha gözümüze sokuyor. Ve nihayetinde, kirpilerden ya da akreplerden açılan ateş Bölge’de çocukları öldürüyor.
Ve soru şu: Umurunda mı arkada bırakılan 2 çocuk Ethem Sancak’ın ve gazetesinin? Umurunda mı hamile eş? Umurunda mı Bölge’de ölen çocuklar? Umurunda mı savaşın bitmesi?
Sonuç olarak savaşa kirpi üreterek hizmet eden medya patronları el üstünde tutulurken, kirpilerden açılan ateşin çocukları öldürdüğünü haberleştiren gazetecilerin Diyarbakır’da bürosu basılıyor... Ve maalesef bu ülkede kirpi üretenlere de gazeteci deniyor...