Evrensel Sennur Abla’sını çok özleyecek
Fatih POLAT
Sennur Sezer edebiyatımızdaki kadın şairler içindeki en önemli isimlerden biridir. Edebiyatımızın işçi kadınıdır. Ve Orhan Alkaya’nın, “sevdalınız komünisttir”in kadın olanı” sözü onu ne güzel anlatır. Bir edebiyat tarihçisidir, çok iyi bir yazardır, dilcidir, gazetecidir... Onun her bir yönü üzerine kitaplar dolusu laf edilebilir. Bu yazı, kapsamı itibariyle onunla paylaştığım, paylaştığımız yirmi yıllık zamana dair bazı değinmelerle sınırlı olacak.
Sennur Abla Evrensel’in başından beri yazılarıyla bize güç veren isimlerinden biridir. Evrensel’i hazırlayan bizler için çok önemli bir başvuru kaynağıdır. Edebiyatın, sanatın pek çok alanına dair bir gelişmeyi, o gelişmenin tarihsel arka planını öğrenmek için ona başvurduğumuzda bizi hiç geri çevirmemiştir. Halk kültüründen, işçi hareketine, oradan mekanların tarihine kadar birçok konuda ondan ayrıntılı bilgi edinmeniz günün her saati mümkündür. Bir türkünün kaynağından, Cibali’ye, oradan tersanelere kadar ya da bir ozana, yazara ilişkin olarak aklınıza gelen her konuda ayrıntılara kadar uzanan bilgi dağarcığını bize hep çok cömert bir biçimde sunmuştur.
Sennur Sezer, Evrensel’in hem öğretmeni, hem de mütevazı bir emekçisiydi. Adnan (Özyalçıner) Ağabey ile birlikte çoğu zaman, manşet toplantı masamızın yanına ilişip, konuştuğumuz gündemlere ilişkin yorumlarıyla ele aldığımız konuyu daha derin işlememize yardımcı olurken, yaptıkları şakalarla çoğu gün de neşe kaynağımız olmuşlardır.
Sennur Abla’nın Evrensel’in kültür sayfasında yazdığı ‘mektuplar’, o mektubun yazıldığı yazarlar için bir onur kaynağı olmuştur. Edebiyatımızın genç ve yetenekli kalemlerinden bazılarıyla yaptığım sohbetlerde “Sennur Abla bana da mektup yazsa, ne kadar mutlu olurum” dediklerini hatırlarım. Hatta kendisine ‘Abla bir bize mektup yazmadın’ diye takıldığım olmuştur. O da ‘Sizin için mektup ne ki!’ gibi güzel teselli cümleleri ile gönlümüzü hoş etmiştir. Ondan mektup alamamış olsam da, Hayat Televizyonunda yaptığı ‘Maksat Muhabbet’ programına konuk olmuş olmayı kendim için büyük bir onur ve keyif sayıyorum.
Türkiye’de bir elin parmağı kadar işçinin başlattığı direnişlere bile hastalıklarını dert etmeden gider, onlara şiirler okur, dönüp gazeteye onların direnişine dair izlenimler yazardı.
Kendimi onun en şanslı öğrencilerinden biri sayıyorum. Birlikte çalıştığımız Evrensel ve Hayat Televizyonundaki diğer arkadaşlarımın da bu duyguyu paylaştığını biliyorum.
Sennur Abla’dan öğrendiğim en önemli şeylerden birisi de, güzel söz ile doğallık ve sadelik birbirini tamamladığında ortaya çıkan şeyin çok esaslı olduğuydu.
Örneğin Evrensel ile dayanışmak için Türkiye’nin ya da Avrupa’nın bir kentinde birlikte katıldığımız etkinliklerde ikimiz de konuşmacıysak ben onun, sözü süslemek için özel olarak kasmadan sadelikle estetiği nasıl iç içe geçirdiğini, salonun dikkatini nasıl kendisinde topladığını imrenerek izlerdim. Şimdi tabii bunları gözlerim dolarak hatırlıyorum. Ondan öğrenmeye devam edeceğimi söyleyerek noktalayayım. Anısına sevgiyle ve saygıyla...