11 Ekim 2015 04:10

Mithat Fabian SÖZMEN

Kürt illerinde 2 ayı aşkın süredir ağır silahları, zırhlı araçları ve maskeleriyle ‘yabancı’lar dolaşıyor.
HDP’ye yüzde 80’in üzerinde oy veren ilçelere, çatışmaların başlamasıyla yerleştirilen bu ‘yabancı’lar, varlıklarını, ‘90’lardan hatırladığımız pratiklerle duyuruyor.
Sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgelerde halkı sözlü taciz, infaz, işkence bu “özel” ekibin ayağını bastığı istisnasız her yerden gelen haberler.
Ağrı/Diyadin’de katledilen fırın işçisi çocuklar, Varto’da işkenceye uğramış cansız bedeni teşhir edilen kadın gerilla, sokakta keskin nişancı kurşunlarına kurban giden siviller, cesedi zırhlı aracın arkasında sürüklenen Hacı Lokman Birlik...
2 aydır tanık olduğumuz insanlık suçları, seçim sonrası başlayan savaşın iki ana hattından birini(diğeri Kandil’i hedef alan yoğun hava bombardımanı) oluşturuyor. Savaşın bu ayağı ise, askerden çok yukarıda saydığımız eylemlerin arkasındaki ‘Polis Özel Harekat’ eliyle yürütülüyor.
Son dönemde iradesini her zamankinden daha güçlü bir biçimde Kürt siyasi hareketiyle birleştiren, her zamankinden daha moralli ve kendine güvenli olan bölge halkını psikolojik olarak kuşatmayı amaçlayan bu kirli savaş halka “Öyle kolay kazanamazsınız” demek istiyor.

İDEOLOJİK MÜHİMMAT IRKÇI VE DİNCİ

*Zapt ettiklerine inandıkları mahallelerin duvarlarına “T.C BURADA” yazıp, önünde bozkurt işaretleriyle çektirdikleri fotoğrafları gayri resmi sosyal medya hesapları aracılığıyla paylaşmaları da;
*Sokağa çıkmanın yasak olduğu ilçelerde zırhlı araçlarından “Vurun kafirlere”, “Ermeniler sizinle gurur duyuyor, Ermenisiniz Ermeni” diye anons yapmaları da;
*Kent merkezindeki ilerleyişlerini havaya ateş açarak tekbirlerle kutlamaları da; aynı psikolojik savaşın unsuru.

‘SARAY’A BAĞLI GLADİO’

Türkiye’de ‘90’lardan bu yana “Kontrgerilla”, “Gladio” gibi tariflerle yan yana anılan ‘Polis Özel Harekat’ın son dönemde yeniden bu kadar öne çıkması, elbette onların söyleyeceği biçimde “vatan sevgisi”nin değil siyasi tercihin, daha doğrusu Kürtlere karşı yeni bir savaşı öyle ya da böyle muhataplarına kabul ettiren Saray’ın ürünü. Başta HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş olmak üzere Kürt hareketinin farklı kanatlarından yapılan “Saray’a bağlı Gladio” vurgusu da bunu kast ediyor.

‘GERİ DÖNDÜK’ DİYEN JİTEM

Peki kim bu ‘Saray’a bağlı Gladio’? Hangi düşünceden besleniyor, kimlerden oluşuyor? Buna dair çıkarımda bulunabilmek için elimizdeki önemli verilerin başında sosyal medya paylaşımları geliyor.
Irkçı ve dinci/mezhepçi ideolojik niteliğini sosyal medyada yaptığı “teşhir”lerle açığa vuran, tipik ülkücü referansları vermekle birlikte, Kürtlere karşı savaşta AKP, MHP, BBP hatta yer yer Vatan Partililerin de kolaylıkla destekleyeceği sloganlarla paylaşımlarda bulunan hesapların arasında Twitter’da öne çıkanı @_J_I_T_E_M_ oldu.
Varto’nun ateş altında olduğu 16 Ağustos’ta saat 10.11 tarihli, “An itibariyle Varto’dayız...
#Jitem’den selamlar... “ mesajıyla Twitter’a giriş yapan ve profilinde “Geri döndük” sloganını kullanan bu hesap, Hacı Lokman Birlik’e dair fotoğrafların yanı sıra bölgede çatışmaların yaşandığı çok sayıda ilçeden geçtiği propaganda amaçlı görüntülerle tanınıyor.
AKP’liler Birlik’e dair fotoğrafın fotomontaj olduğu yönündeki dezenformasyon girişiminin kısa sürede çürümesinin ardından söz konusu hesabın “Paralelci” olduğunu öne sürdü. Bu iddiaya göre, fiilen ülkeyi yöneten ve ‘Paralelci’ çaycı görse içeri attıran Saray’ın, ‘Erdoğan’ı başkan yapma’ kampanyasında sahaya sürdüğü en önemli güç yine ‘Paralelci’!

‘2014 MART MUTABAKATI’

@_J_I_T_E_M_ hesabının “FETÖ ile 13 sene kucak kucağa olanlar bizi FETÖcülükle suçluyor. Ne içtiniz lan sabah sabah?” sözüyle yanıt verdiği bu iddianın elbette herhangi bir inandırıcılığı bulunmuyor. Savaşın sahadaki aktörünün kökenine dair daha yakın tahminlerde bulunmak için 2014’ün ilk aylarındaki büyük mutabakata bakmak lazım. Söz konusu dönemde Erdoğan ve AKP, Veli Küçük, Sedat Peker, Erhan Tuncel, Zirve Katliamı, Danıştay saldırısı sanıklarını vs. serbest bırakmış, tipik ‘derin devlet’ yapılanmasıyla simgeleşmiş isimlerin tahliyesi bu kesimlerle imzalanan bir barış anlaşmasına işaret etmişti. ‘Ülkücü mafya lideri’ olarak bilinen Sedat Peker’in cezaevinden çıktığından bu yana hükümetle ne kadar içli dışlı olduğunu açıklamalarından ve Erdoğan’ın da katıldığı Taha Ün düğünündeki tablodan biliyoruz. Sedat Peker’le kurulan yakın ilişkinin bir benzerinin, aynı dönemde serbest bırakılan ‘90’ların namlı ‘derin’ kasaplarıyla kurulmuş olması ihtimali hiç de düşük değil.

‘ORTAK AMAÇLAR’

Murat Karayılan’ın “Savaşı Saray yürütüyor ama dayandığı ittifaklar var. Devlet içindeki bir kesimle ortak amaçlarda birleşti” sözleriyle ifade ettiği bu mutabakat, bölgede ‘90’lardan kalma görüntülerin mimarı durumunda.
‘Geri dönen’ şeyin adı JİTEM mi yoksa kendilerine başka bir isim mi verdiler bilmiyoruz. Kesin olarak bildiğimiz şey, T.C’nin bölgede İsrail, IŞİD ve diğer cihatçı gruplarla birlikte savaşı en çirkin yöntemlerle; cenazelere işkencelerle, sivil katliamlar ve halka yönelik ırkçı/dinci sloganlarla yürüten askeri yapılanmaya sahip olduğunu bir kez daha kanıtladığı. NATO’nun dünyanın her yerinde personelini aşırı sağcılardan oluşturduğu ‘Özel Harekat’ın 2015 savaşındaki pratiklerinin etkisi uzun sürecek. Sömürge orduları halinde halka zulmedenler unutulmayacak.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yağma iklimi

Yağma iklimi

Enerji şirketlerinin patronlarının bizzat yönetimine girdiği Saray iktidarı, “iklim değişikliğiyle mücadele” adı altında sermayeye yeni kaynak aktarma hazırlığında. İktidarın Meclise getirdiği tasarıya göre karbon emisyonu ticareti sistemi kurulacak, “atmosferi kirletme hakkı” alınıp satılan bir mala dönüşecek. Sistem karbon ticareti zenginleri yaratırken, halka zehir kalacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
CHP'li belediyelere silkeleme ve sabah dörtte operasyonlar yapılırken AKP'li Sincan Belediyesine Cumhurbaşkanlığı bütçesinden 30 milyonluk bağış yapıldığı iddia edildi.

Evrensel'i Takip Et