25 Ekim 2015 14:30
/
Güncelleme: 17:13

Fatih POLAT

AKP’nin daha önceki İstanbul mitinglerinin tümünü izlemiş biri olarak, Yenikapı’daki bu mitingi de daha önceki birçok mitingde olduğu gibi alandaki bir ‘partili’ gibi izledim. Derdim elbette ‘hafiyelik’ değil, AKP tabanının bu dönemki ruh halini samimi bir ortamda daha içeriden bakarak anlamaya çalışmaktı.

GÜVENLİK GEMİYE BİNERKEN BAŞLADI

Saat 13.30’da Feshane İskelesi’nde AKP bayrakları ile donatılmış gemilerin önüne geldim. Çantamdaki not defterlerini de, üzerinde bir basın kurumunun ibaresi olmayanlardan seçmiştim bir arama ihtimaline karşı. İyi de olmuş. Tam gemiye binecekken yanıma gelen sivil giyimli bir kişi polis olduğunu söyledi ve beni yan tarafa çağırdı. Üstümü aradı, çantamın gözlerine kadar baktı ve ardından da kimliğini isteyerek GBT’me baktı. Sonra kimliğimi verdi ve ben de gemiye bindim. O anda çok sayıda sivil polisin gemilere binenler arasında kuşkulandıklarını aramak için orada hazır beklediklerini fark ettim.
Hava açık sayılırdı. Geminin üst tarafındaki açık kısma geçtim. 

ERDOĞAN ŞARKISI İLE AKP MİTİNGİNE

Birazdan AKP’nin şarkıları çalınmaya başlandı. En çok çalınan içinde tempolu bir vurgu ile Recep Tayyip Erdoğan geçendi. Gemide bir seçim ortamına dair enerjiyi en çok dışa vuran genç kadınlardı. 27 Mart 1994 Yerel Seçimleri’nde Refah Partisi’nin yükselişinde ve Erdoğan’ın da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu dönemde de aktif çalışmalarıyla göz dolduran, kendinden sıkça söz ettiren kadınlar uzun süredir AKP’nin yükselişininde de etkililer. 
Yenikapı’da daha önce gerçekleşen mitinglerde de bu dikkatimi çekmişti. 

GENÇ KADINLAR COŞKULARIYLA DİKKAT ÇEKİYORDU 

Bazıları türbanlı, bazıları ise başörtüsü yanında kot pantolan giyen ve hafif makyaj yapan kadınlardı. Onlar açısından bakıldığında AKP onların başörtüleriyle dışına itildikleri kamusal alanda bir özne olarak temsil edilmek yanında, iktidar olmaya dair güçlü duyguyu da onlara yaşatan partiydi. Yani onların dışlanma duygularını bir iktidar imkanı ile telafi eden partiydi. Gemideki yolculuğumuz sırasında AKP bayraklarıyla fotoğraflar çektiren ve selfie çektiren kadınlar Yenikapı’daki miting alanının da en coşkuluları arasındaydı.

Ancak AKP tabanında bugün hissedilen o tek başına iktidar olunan eski günlerdekilerden farklıydı. Örneğin 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri öncesi, 23 Mart günü Yenikapı’daki miting alanında dönemin Başbakanı olarak Erdoğan konuşurken, genç bir partili kadının bana “Abi nasıl, tarih yazıyor değil mi?” dediğini hatırlıyorum. Şimdi durum daha farklıydı. Yitirilen tek başına iktidar acaba yeniden yakalanabilir miydi? Bunun heyecanı ve endişesini, konuştuğum partililerin ifadelerinde gördüm.

AKP MEDYASI TABANIN DİLİNİ BELİRLİYOR

Feshanede yanımda oturan 50 yaşlarındaki kişiye dönüp “Ne diyorsunuz hocam, bu seçimde tek başına iktidar olunur mu?” diye sorduğumda şu yanıtı aldım: “Vallaha bu millet aklını peynir ekmekle yemediyse olması lazım. Bir riskli durum var ama ben yine de yüzde 45 filan olur diyorum. Zaten 7 Haziran’da Güneydoğu’dan biraz oy alabilseydik o zaman da olurdu. Ama Ağrı, Van, Diyarbakır’da almamız gereken oyu alamayınca böyle oldu. Bir de, o gevur Aydın Doğan var ya, her şey onun başının altından çıkıyor.” Araya girip, “Aydın Doğan’ın o kadar gücü var mı ki?” diye soruyorum. O da, “Ben kamyoncuyum. O eskiden Sirkeci’de basit bir galericiydi. Ondan araba alırdır. Ama şimdi hortumlanarak aldı yürüdü.” 

- Peki Saadet Partisi’nin durumu ne olur?

- Ben eskiden Saadet Partisi’nde yöneticiydim. Orada beş altı tane ihtiyar kaldılar. Artık Erbakan Hoca’nın partisi değiller. Dönüp AKP’ye gelseler belki 1-2 milletvekili kazanırlar. Yüzde 2’yi bile yakalayamayacak haldeler.” 

- Peki AKP tek başına iktidar olamazsa?

- O zaman zor. Türkiye koalisyonlarda hep kaybetti.

Biz konuşurken bir partili gelip sandviç ve meyve suyu dağıtıyor. Ardından da beyaz ve sarı renklerde AKP bayrakları dağıtılıyor sıradan hepimize.

BİR AKP’Lİ: DURUM BIÇAK SIRTI

Bir süre sonra diğer yanımda oturana dönüyorum ve “AKP tek başına iktidar olur mu bu seçimde?” diye ona soruyorum. Söze “İnşallah” diye geriyor ve devamında söylediklerinde AKP kurmayları ve hükümeti yakın basın organlarının işlediği propagandanın etkisi hemen hissediliyor: “HDP Ankara’da o bombayı patlatmasaydı, kesin tek başına iktidar olurdu AK Parti. O bombayı kendileri patlattılar. Şimdi yine yüzde 11’in üzerinde alırlar gibi görünüyor. Valla durum bıçak sırtı.”

YENİKAPI’DA SIKI GÜVENLİK

Biz laflarken gemimiz Yenikapı’ya yanaşıyor. Gemi’den inip alana yönelirken uzun bir demir bariyer kordonundan geçiyoruz. Çift taraflı polisler var. Alana giriş noktasına geldiğimizde X Ray cihazını görüyorum ve çantamı cihaza bırakıp geçtikten sonra. Polisler üzerimi aramak istiyorlar. İçimdeki yelekten ötürü montum kabarık gösteriyor, belki de ondan. Arama kısa sürüyor. Ama alanın çevresinde ciddi bir güvenlik önlemi dikkati çekiyor. Bu önceki AKP mitinglerinden daha fazla bir önlem. 

Alanda Davutoğlu gelmeden önce kürsüden yapılan konuşmalarda Türkiye üzerinde bir “oyun” oynandığı belirtilerek, bu oyunu AKP’nin bozabileceği savunuluyor.

HDP’YE KARŞI AÇIK BİR KUTUPLAŞMA VAR

Alanın farklı noktalarında konuştuğum insanlarda da, özelikle HDP’ye karşı açık bir kutuplaşma hali hissediliyor. Örneğin bir kişi, “Geçen hafta Kuzey Irak’tan geldim. Orada iş yapıyorum. Biliyorsunuz orada Kürt yönetimi var. Ama oradaki Kürtler Türkiye’nin iyiliğini istiyor, HDP’ye oy verenler gibi değiller” dedi.

Davutoğluğu’nun konuşması zaten canlı yayınlandığı ve bütün ajanslarca geçildiği için burada ona dair özel bir vurguya gerek yok.

Ancak onun da bu alana tıpkı daha önce Erdoğan’ın yaptığı gibi helikopter ile alanın üstünden tur attıktan sonra indiğini belirtelim.

Bu arada alandaki katılımın önceki mitinglere göre daha zayıf olduğu açıktı. Bunu mitinge katılan AKP’lilere de sordum, onlar da böyle söylediler. Bunu seçim sonuçlarına dair bir veri olması bakımından değil, sadece bir kıyaslama olarak alanın fotoğrafını yansıtabilmek için aktarıyorum. 

AKP’yi iktidara taşıyan yoldaki en önemli merkez olan İstanbul’daki 1 Kasım öncesi AKP mitinginde endişe ve heyecanın iç içe geçtiğini söyleyebiliriz. Kaybedilmiş olan iktidarın yeniden kazanılıp kazanılamayacağına dair sorgulamanın yol açtığı tedirginlik, sohbeti biraz ilerlettiğinde partililerde kendisini hemen açığa vuruyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et