‘Kardeşim verdiğin oy, grev yasağı ve yoksulluk olarak geri dönüyor’
Vedat YALVAÇ
Gebze
7 Haziran seçimlerinden sonra başlayan çatışmaların, ölümlerin ve en son Ankara’da yaşanan büyük katliamın etkisi altındaki seçim atmosferini işçilerle konuştuk. Türk Metal’in örgütlü olduğu Autoliv, Petrol-İş’in örgütlü olduğu Megaplas ile Cambro Özay ve Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Sarkuysan ve Kroman Çelik fabrikasından işçilere “Ne olacak bu memleketin hali?” diye sorduk.
Görüştüğümüz işçiler arasında HDP’li, MHP’li, CHP’li ve EMEP’li işçiler vardı. Ancak hem metal direnişi sırasında hem de Birleşik Metal-İş’in grevi döneminde kolaylıkla görüşebildiğimiz AKP’li işçileri, tüm ısrarımıza rağmen bu kez röportajımıza katamadık. Hem bu durumdan, hem de aktarılanlardan, işçiler arasında az çok bir birliğin sağlanabildiği fabrikalarda bile, memleketin siyasal gündemi üzerinden ayrışmalar, küçük de olsa gerilimler yaşandığını anlıyoruz.
ERDOĞAN’IN PLANI TUTMAYACAK
İşçiler tekrar seçime gidilmesinin baş sorumlusu olarak AKP’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı görüyor. Gerekçeleri aşağı yukarı aynı. Autoliv’de çalışan CHP’li bir işçi, “HDP barajı aşınca, Türklerin oylarını kazanmak için savaşa sarıldı ve seçime gitti” diyor. MHP ve HDP’ye oy veren işçiler de bu konuda benzer şeyler söylüyor.
Kroman Çelik İşçisi Zeki Ataman, “Bunlar başa gelemeyeceklerini biliyorlardı. Bilinçli olarak hükümet kurmadılar. Bu yüzden Erdoğan bir kaos ortamı yarattı” diyor. Cambro Özay İşçisi Şah İsmail de “Bu savaşı çıkarmasının nedeni dünden farklı olarak dindar kesimin dışında milliyetçi oylara oynamak istedi”diyor, ama “bunun tutmayacağını” düşünüyor. Sarkuysan işçisi Recep Karataş ise “1 Kasım’da sonucun aynı çıkması durumunda AKP’nin neler yapabileceğini artık kestiremediğini” dile getiriyor.
İÇ SAVAŞ KAYGISI
CHP’ye oy vermiş bir başka Autoliv işçisi “AKP tek başına iktidar olmadığı gün çatışmaları başlattı. Savaşta gariban çocukları ölüyor, olan yine işçiye oluyor” diyerek, iki tarafın da silah bırakmasını, diyalog yolunun bir an önce açılması gerektiğini belirtiyor. “Parası olana bir şey olmuyor. Bak Bilal İtalya’ya kaçtı” diyerek onu destekleyen Recep Karataş, “İşçilerde çok olmasa da bir iç savaş korkusu oluştuğunu” dile getiriyor. “Eğer Cumhurbaşkanı çıkıp ‘400 vekil verilseydi bunlar olmazdı’ diyorsa, başka sebep aramaya gerek yok. İnsan kör ve sağır olsa bile bunların yaptıklarını görür, duyar. Onca yaptıklarına rağmen AKP’ye nasıl oy veriyorlar anlamış değilim. Resmen Allah gibi tapıyorlar” diyen Sarkuysan İşçisi Metin Karataş’a göre de “Memleket iç karışıklık düzeyine getirildi.”
ÇATIŞMA FABRİKALARDA
Çatışmaların ve ölümlerin olmadığı yıllarda işçilerin, sorunlarını gündeme getirmeye daha çok olanak bulduğunu belirten EMEP’li Autoliv işçisi, “Metal sektöründeki işçi, kanını emen patronlara ve onların sözcüsü haline gelmiş, bürokrasiye boğulmuş sendikalara karşı ayaklandı. Her gün ölümlerin olduğu yerde böyle bir direniş olamazdı” diye düşünüyor. Bu yüzden işçilerin siyasete dahil olması ve sürece müdahale etmesi gerektiğini söylüyor.
Megaplas İşçisi Sinan Karataş da onunla aynı fikirde; “Çatışmaların olmadığı dönemde iş cinayetlerinden, taşeron çalışmaya kadar bir çok şeyden söz edebiliyorduk. Şu anda bunların hiçbirini konuşamıyoruz. Neredeyse iş cinayetlerine karşı çıkanlara bile terörist diyecekler” diyor. Savaşın işçileri böldüğünü söyleyen Karataş, MHP’li olup çatışmalı süreçle birlikte AKP’yi savunmaya başlayan işçiler olduğunu ve bu işçilerin “Giderek saldırganlaşmaya başladığını” ifade ediyor.
İşçilerin, “Yıllardır aynı koşularda sömürüldükleri arkadaşlarına terörist diyecek hale getirildiğini” belirten Recep Karataş, şöyle devam ediyor: “Fabrikalarda tartışmalar var. Savaş ortamı her iki tarafı da rahatsız ediyor. ‘Kürtler bizim kardeşimiz’ diyor. Ama bir taraftan da Kürtler ölsün, PKK ölsün diyor. Bunun dış güçlerin oyunu olduğunu söylüyor. Tartıştığımızda cevap veremiyor ama suçlamaya gelince HDP’yi suçluyor.”
Birleşik Metal-İş’in grevinin AKP tarafından yasaklanmasının AKP’li işçilerde kırılma yarattığını, bunun 7 Haziran seçimlerine oy vermeme şeklinde yansıdığını söyleyen Kroman Çelik’ten Zeki Ataman, “Aslında tepki büyüktü. Ancak orada biz eksik davrandık. İşçiler mücadeleye küstü. Koyu AKP’li işçiler bile AKP’ye düşman hale gelmişti oysa” diye anlatıyor. Recep Karataş da bu işçilerin bazılarının çatışmaların başlaması ve kutuplaşmanın artmasıyla birlikte AKP’ye geri döndüğünü belirtiyor.
HDP’NİN BARAJI AŞMASI LAZIM
Görüştüğümüz işçilerin tümü, HDP’nin barajı aşması gerektiğini düşünüyor. Trabzonlu ve Giresunlu MHP’li işçiler de HDP’nin barajı aşmasına seviniyor. Bunun bir nedeni AKP’yi ve Erdoğan’ın başkanlık hayallerini engellemiş olması, evet. Ama işçiler, Kürtlere ve Alevilere “ikinci sınıf” muamelesi yapılmasına da karşı. Sarkuysan’da çalışan CHP’li bir işçi, “HDP Türkiye partisi olmalı, bence HDP’nin önü açık” derken, Autoliv’de çalışan MHP’li bir işçi, “HDP’lilerin her türlü temsil edilmesi lazım, onlar da Türkiye vatandaşı” diye konuşuyor.
İŞÇİYİ YASAL TEFECİLERİN ELİNE DÜŞÜRDÜLER
SARKUYSAN İşçisi Metin Karataş, “Aldığımız ücretin yarısı vergiye gidiyor. Faturaları, kirayı ödeyince bir şey kalmıyor” diyerek AKP döneminde işsizliğin ve yoksulluğun arttığını belirtiyor. İki çocuk babası Karataş, 1650 TL aldığını ve sürekli mesaiye kaldığı halde aldığı ücretin yetmediğini ifade ediyor. “Şu an bankaların elinde yaşıyoruz. Yasal tefecilerin eline düşürdüler bizi” diyerek söze giren bir Autoliv işçisi, eşi de çalıştığı halde aldıkları ücretin kendilerine yetmediğini dile getiriyor. “2009 yılında devlet hastanesinde göz ameliyatı oldum. İyi yapmamışlar. Şimdi özelde olacağım. İndirimli haliyle 3 bin 900 TL istiyorlar tek göz ameliyat için. O da SGK’den yararlanmış hali” diye anlatan başka bir Sarkuysan işçisi de 1600 TL ücret ile bunu nasıl karşılayacağını soruyor.
HİÇBİR YERDE DEMOKRASİ YOK
Ülkede demokrasi olmadığını, halkın kendi kendisini yönetemediğini, Kürtlere ve Alevilere ayrımcılık yapıldığını belirten Autoliv’den CHP’li bir işçi, “Herkes eşit olsa bu sorunlar ortaya çıkmaz” diyor. Aynı fabrikadan EMEP’li bir işçi de şunları söylüyor: “Demokrasi deyince ilk olarak seçim akla geliyor ama bizim fabrikalarımızda, sendikalarımızda, hiçbir yerde demokrasi kalmadı ki seçim de olsun. Önce buraları değiştirmemiz lazım. Kim çıkıp sendikasına ya da fabrika yönetimine sorunlarını söyleyebiliyor. Şu an size görüş veriyoruz ama ismimizi veremiyoruz. Niye? İşten olmamak için. Bu meselede bile ismimizi gizlemek zorunda kalıyoruz.”
O SORUYU BEN DE KENDİME ÇOK SORDUM
Oylarını hangi kıstaslara göre kullandıklarını, başka bir ifadeyle oy verdikleri partiye neden oy verdiklerini soruyoruz. MHP’li işçi aileden böyle gördüğünü söylüyor. CHP’li işçilerin bir kısmı vaatlerin, bir kısmı da yine MHP’li işçiler gibi ‘gelenek’ etkisiyle oy kullandıklarını belirtiyor. HDP’ye oy verenler ise farklı bir arayışla, çeşitli kesimleri kapsaması ve AKP’yi geriletmesi nedeniyle oy verdiklerini ifade ediyor.
“Biz yıllardır babadan dededen hep MHP’ye oy veriyoruz” diyen MHP’li Autoliv işçisi, koalisyona yanaşmadığı için 1 Kasım’da MHP’ye oy vermeyi düşünmüyor. CHP’ye oy veren bir Autoliv işçisi ise nedenlerini şöyle açıklıyor; “Kılıçdaroğlu iyi adam, esnek adam. CHP Atatürk’ün kurduğu bir parti. İnsan haklarına daha saygılı bir parti. Sosyalist bir parti.” Aynı işçi ‘CHP başa gelirse sorunlar çözülür mü?’ sorumuza “O soruyu ben de kendime çok sordum ancak cevabını bulamadım” diye yanıt veriyor.
Cambro Özay İşçisi Barış Hürsam, HDP’ye oy vermiş. MHP’ye oy verip de şimdi AKP’ye oy verecek olan işçi arkadaşları olduğunu belirtiyor. Camro Özay’dan Şah İsmail 46 yaşında olduğunu, bugüne kadar sadece iki kez oy kullandığını, ikisini de HDP’ye verdiğini anlatıyor. “HDP’de farklı düşüncede insanların bir arada yer alması bende bir umut yarattı” diyor. Şah İsmail ise çevresinde “Bakanların yargılanmaması, Cumhurbaşkanının seçimler için sahneye çıkması” gibi nedenlerle eskiden AKP’ye oy verip de şimdi vermeyecek olan birçok kişi olduğunu söylüyor. Sarkuysan İşçisi Recep Karataş, “CHP veya HDP vaatte bulununca nasıl yapacak bunları diyorlar. Ama aynı şeyleri AKP deyince yapabilir diyorlar. 13 yıldır iktidarda olan bir parti bugüne kadar neden yapmadı o zaman?” diye sorarken, Metin Karataş “Artık gençlerin ölmediği, iş güvencesinin olduğu bir geleceği hangi parti getirecekse onları başa getirmek lazım” diyor.
NASIL DEĞİŞECEK?
SARKUYSAN’dan Recep Karataş, “Öncelikle AKP’nin gitmesi lazım. Ancak bu yetmez. Halkın tüm kesimlerini kapsayan partilerin iktidara gelmesi lazım” diyor, “Adam diyor siyaset yapmam. İşçi siyaset yapmalı. Tabanın tabanı etkilemesi, onun da tepemizdekileri etkilemesi gerekiyor. İşçi günlük siyaset yapmalı ve yanlış olana hemen müdahale edip değiştirmeli. Diğer türlü böyle köle gibi yaşamaya mahkumuz. Benim bir oyum var verip geçerim diyor. Kardeşim verdiğin o bir oy dönüp dolaşıp sana grev yasağı, taşeron çalışma ve yoksulluk olarak geri dönüyor. Devletin kurumlarını ele geçirmiş. Orada baskı kuruyorlar.”
Aynı fabrikadan arkadaşı Metin Karataş da “Halkın aslında yapabileceği o kadar çok şey var ki, tek yumruk olunursa olunur. Çocuklarımız var. Onların geleceği için fedakarlık yapmamız gerekiyor. İşçilerin birleşmesi lazım her şeyden önce” diye konuşuyor.
EMEP’li Autoliv işçisi talepler etrafında birleşme çağrısı yapıyor; “Daha iyi çalışma koşulları, daha iyi bir ücret... İşçilerin talepleri etrafında bir araya gelmesi gerekiyor. Burjuva partileri işçileri bölmek için her zaman bir şeyler yapıyor. Bu ortamın değişmesi biz işçilerden, fabrikalardan geçiyor.”
İŞÇİLER: TABLO DEĞİŞMEYECEK
Seçim konuşulur da tahminler sorulmaz mı! Biz de işçilere sorduk. Autoliv işçileri MHP’nin düşüş yaşayacağı ancak genel olarak tablonun çok değişmeyeceği noktasında ortaklaşıyor. Bazı işçilerin görüşleri ise şöyle:
Recep Karataş (Sarkuysan): Tablonun fazla değişmeyeceğine inanıyorum. AKP oylarında azalma var. CHP oylarında biraz artma olur. Kararsızların bir kısmının CHP’ye oy vereceğini düşünüyorum. HDP’de çok az bir düşüş yaşanabilir. Tuğrul Türkeş’in AKP’ye geçmesi nedeniyle bazı MHP’liler AKP’ye olumlu bakıyor.
Savaş Kaplan (Kroman Çelik): Hemen hemen aynı tablonun ortaya çıkacağını düşünüyorum. MHP’nin tavrından dolayı AKP’de 1 puanlık bir artış olabilir. 7 Haziran’da bir muhalefet bloku oluştu. CHP’de de 1 puanlık artış olabilir. HDP’nin barajın altında kalabileceğine inanmıyorum.
Barış Hürsam (Cambro Özay): Seçimlerde HDP’nin yüzde 13’ün üzerine çıkacağına inanıyorum. AKP tek başına iktidar olamaz yine. MHP’nin oyu düşer. Çünkü hiçbir şeye yanaşmıyor.
Metin Karataş (Sarkuysan): Oy durumunda çok büyük bir değişiklik yok. En büyük kayıp MHP’de görülüyor. Eğer MHP koalisyon işlerine yanaşsaydı koalisyon kurulurdu. Egoistlik yaptı. Daha önce CHP’ye oy verip de 7 Haziran’da HDP’ye oy veren bayağı kişi var çevremde. O oylarda bir değişiklik yok. 1 Kasım’dan sonra da aynı ortam oluşacak bence. Ama AKP yine koalisyon kurdurmayacak. AKP’nin kısmi de olsa oylarında düşüş olacak. MHP’nin oyu da düşer. Saadet Partisine oy verecek MHP’liler var benim çevremde. Meral Akşener’in aday gösterilmemesi de bir tartışma yarattı işçiler arasında.
Sinan Karataş (Megaplas): Çok değişim olacağın düşünmüyorum. MHP’ye oy verenlerden keşke AKP’ye oy verseydik diyenler var. AKP’nin biraz artar. Geçen dönem CHP’ye oy verip bu dönem HDP’ye oy verecekler var.